TÜSİAD BERTARAF OLUYOR

       TÜSİAD  BERTARAF  OLUYOR

 
        TÜSİAD’ın farklı görüşlerde akademisyen ve kanaat önderine siparişlediği anayasa taslağı ana hatları  açıklandı. 
        AB Kopenhag siyasi kriterleri “temel ilkeler,kimlikler,din ve vicdan özgürlüğü,kuvvetler ayrılığı” başlıklarında anayasanın ruhunu oluşturuyor.            
        Önceki anayasalarda olmayan ve hükümleri nedeniyle tartışılan mevcut anayasanın değiştirilemez 2. ve 3.maddeleri kaldırılıyor ve parlamenter rejimin anayasaya hakim olması sağlanıyor.
   
        *
        Neticede  TÜSİAD’ın anayasa taslağı bu sistematik dahilinde,” Devlet odaklı değil birey odaklı,
        Milliyetçi değil çoğulcu felsefede,Türklüğe değil vatandaşlığa, laikliğe değil siyasal islamın sekülerizmine,
        Yargı ve askeri vesayete değil güçlü parlamenter sisteme, merkezî değil  yerinden yönetime” dayanıyor!
 
        *               
        TÜSİAD’ın anayasası; Batı’nın gelişmiş  standartlarıyla barışçıl ve istikrarlı dünya için farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil yeniden yapılanma,yetki devri gibi insan odaklı yöntemlerle çözüleceği iddiasıyla,
        Muazzam bir sosyolojik değişimi sağlamanın mücadelesinin yapıldığı  bir gündeme tesadüf ediyor.
        Değişimin görünen unsurunu;ülkeleri etkin kılan ekonomilerinin gelişmişliği ve istikrarı,teknolojik üstünlükleri,kültür,sanat, rekabetçilik,insan gücü ve sosyal sermayeleri, yenilikçilik,tarihi hafıza ve medeniyet bağları gibi faktörler ya da yumuşak güç kavramı belirliyor.
        Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı Projeleri -işte, Kuzey Afrika ve Ortadoğu islam ülkelerinin sosyolojik değişiminin esasını oluşturuyor.
        *
        Projelerin Eşbaşkanı Başbakan Erdoğan’ın yakın bir tarihte  Ege’li işadamlarına hitaben,”Demokrasi bir amaç değildir, demokrasi bir araçtır.Artık bakıyorsunuz ki İslam dünyası bir şey konuşuyor;’İslam ile demokrasi bir arada olabiliyormuş.Nerede bu,Türkiye’de” ifadesi; Türkiye’den hareketle Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde yaşanan sosyolojik  değişimi resmediyor ve hedefi belirliyor.
        *         
        Osmanlı Devletinin ardından sınırlarını Avrupalı devletlerin çizdiği suni Ortadoğu haritasının savaşa zemin hazırladığı,
        Türkiye ulus devleti ile laik ilkenin ise devlet ve iktidar merkezli bir coğrafya ve kültür empozesiyle tek boyutlu etnik- dünyayı nesnel kabul eden birey ve vatandaşlık tanımlarının zihin daralmasına ve çatışmacı kimliklere yol açtığı,
        Çözüm için bin yıllık ortak tarihi tecrübe,kültürel etkileşim ve medeniyet inşasının amili Osmanlı’nın “pan-islamizm”i yeniden diriltiliyor.
        Pan-İslamizmin değerlerinden hareketle oluşturulmak istenen anayasasıyla Türkiye; Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya model ediliyor!
        *
        Arap dünyasında değişen  sosyoloji, bireysel dini duyarlılıkları ağır basan insan tipi yerine siyasal manada  dini anlayışları ön plana çıkaran,cemaatleşmenin ya da örgütlenmenin ötesinde partileşmiş, hedefini kendi radikal dini referanslarında belirleyen insan tipini ortaya çıkarıyor.
        Böyleyse,Arap ülkelerine bireysel  değil islami devlet odaklı anayasalar gerekiyor-ki, model ülke Türkiye’den hareketle TÜSİAD anayasası bu gereğe örnek olmuyor!
        Sosyoloji değişirken altından çıkacak mezhepsel ve etnik kimliklerin uluslararası,bölgesel ya da ulusal  kaoslara  neden olması-elbette, istenmiyor.
        O halde Arap ülkelerinin milliyetçi değil çoğunlukçu  felsefede ve  güler yüzlü otoriter ya da siyasal islamcı  anayasa ihtiyacına da model ülke Türkiye’den hareketle TÜSİAD anayasası  örnek teşkil etmiyor!
        Güler yüzlü otoriter anayasada kuvvetler ayrılığı ilkesinin de otorite yanında olması gerekiyor-ki,TüSİAD anayasası bunu da göstermiyor!
        * 
        Anayasa sistematiğiyle TÜSİAD’ın;girişim özgürlükleri, hukuk devleti ve katılımcı demokrasinin paylaşımcısı olduğu çok nettir.
        Gelir getiren faaliyetlerde kaynaklara el atma biçiminden gelişip zamanla uluslararası ölçeğe taşınmış, aldığı kararlar ve uyguladığı politikalarla ülke ekonomisini etkileme gücünde bir baskı grubu olarak,
        TÜSİAD’ın yüksek biçimde uzlaşmayla  batı standartlarında demokrasi talebinde yeni anayasasının;
        Türkiye modelinden hareketle Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da değişim rüzgarlarını es geçtiği görülüyor.
        Bu suretle Başbakan Erdoğan’ın  ” Bitaraf olan bertaraf olur” söyleminin gerçekliği ortaya çıkıyor.
        Ayol! Erdoğan,Türkiye’den tüm İslam toplumlarınının ekonomi politiğini  islami siyaset yönüne çevirmenin mümessilliğini yapıyor!
        Bu karakteri anlayamayan,ortaklaşmayan,sorumluluğunu almayan TÜSİAD’a giderek Türkiye için  geçmişte kalan ve küçülmeye aday AB pastasından bir dilim kalıyor- eh,o halde;bertaraf olmaya dolu dizgin gidiyor… 
        *
        Bu noktada TÜSİAD’a -çaresiz,Atatürk’ün yolunu  izlemek düşmektedir.
        Kısıtlanmadan yaşamak, seçimlerini kendileri yapmak özgürlüğünde her riski göze alarak savaşmak!
        Aklın ve ilmin rehberliğinde Türk kültürünün çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarılması,
        Tam bağımsız, millet egemenliğinde huzur ve refah için,
        Akılcı ve bilimci,vicdan ve düşünce özgürlüğünde,ulusal birlik ve bütünlükle,
        Seçme ve seçilme hakkında söz ve karar sahipliğinde,
        “Millete ve insanlığa adanmışlıkla özgür bireyler olmak idealinde” bir anayasanın destekçisi olmak-ki;
        Bu son ifade- zinhar; Cem Boyner’in “Türkiye’de insanların özgürlüğünün,onurunun,haklarının ülkenin bölünmesinden daha önemli olduğu”talihsiz açıklamasını da reddediyor.
        Arkadaş, Türkiye bu düşünce temelinden  yükseliyor.

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir