Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 18 Mart’ta, Libya’ya karşı hava sahasını kapatma, yaptırımlar uygulama ve askeri saldırı kararı aldı.
Kararın gerekçesi ise “sivilleri korumak”mış.
Libya’yı parçalamak ve çıkan petrolü denetim altına almak denseydi daha doğru olurdu.
19 Mart tarihinde başlayan uluslararası askeri koalisyonun hava operasyonları şiddet ve saldırı içerdiği için, savaşa dönüşme riski de oldukça yüksek.
Özellikle Fransa’nın bu saldırıları da tek başına başlatması da bir tesadüf değil.
Fransa’da aşırı sağcı “Ulusal Cephe” (FN) Pazar günü yapılan yerel seçimlerden güç kazanarak çıktı.
Babası Jean Marie le Pen’den aşırı sağcı “Ulusal Cephe”yi devir alan Marine Le Pen’e verilen destek (%15.26), Nicholas Sarkozy’in partisi merkez sağ “Halk Hareketi Birliği”ne (UMP) verilen desteğe (%17.13)çok yakın. Aradaki fark sadece yüzde 2’den bile az. Ana muhalefet partisi olan Sosyalist Parti (PS) ise yüzde 25,11 oyla ilk sıraya yerleşti.
Sonuçlar, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin partisinin halk desteğini kaybettiğini gösteriyor. Le Pen’in Ulusal Cephe’si 400’e yakın seçim bölgesinde Sarkozy’nin Halk Hareketi Birliği’nden fazla oy alarak ikinci tura katılmaya hak kazandı. Bu seçim çevrelerinde Ulusal Cephe, Sarkozy’nin partisi ile değil Sosyalist Parti ile yarışacak.
Bu yerel seçimler gelecek yıl Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde önemli bir sınav olduğundan ve de geçtiğimiz haftalarda yapılan bir kamuoyu yoklamasının, gelecek yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sarkozy’nin Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in gerisinde kalacağını ve büyük bir olasılıkla da ikinci tura kalamayacağını işaret etmesi belli ki Sarkozy’nin paçalarını tutuşturmuş,
Sarkozy, Fransız’ların milliyetçi duygularına hitap etmek ve “Ulusal Cephe”ye gidecek oyları kendi tarafına çekmek için “Halk Kahramanı” olmak yolunu seçmiş anlaşılan ve BM GK tarafından alına müdahale kararından sonra daha “Komuta Merkezi” bile oluşturulmadan Libya’ya da ilk saldırının Fransız Hava Kuvvetleri tarafından yapılması kararını vermiş.
Fransız halkı bu zokayı yutar mı, o da ayrı bir konu.
Libya’da gelişen olaylar ve yaşanan dış müdahale, BM gerçeğini de bir kez daha gözler önüne serdi ve dünya kamu oyunun gündemine getirdi.
26 Haziran 1945 yılında San Fransisko’da imzalanan BM Kuruluş sözleşmesi 24 Ekim 1945 tarihinde de yürürlüğe girmişti. 2. Dünya savaşının galiplerinin kim olduğuna bakılarak kurulan BM’de, Güvenlik Konseyi de tamamen galip taraflarca oluşturulmuş ve askeri müdahalelerde, 5 daimi üyenin kararları geçerli olmuştur.
BM Güvenlik Konseyi, 18 Mart’ta, Libya’ya karşı hava sahasını kapatma, yaptırımlar uygulama ve askeri saldırı kararını, Çin’in ve Rusya’nın Çekimser oylarına karşılık ABD, İngiltere ve Fransa’nın “Evet” oyları ile almış ve kararın mürekkebi daha kurumadan da Fransa saldırıya geçmişti.
Belli ki, Amerika, İngiltere ve Fransa kendi çıkarları doğrultusunda, 192 ülkenin üye olduğu Birleşmiş Milletler kuruluşunu tepe tepe kullanmaktadır. Açıkçası BM’yi şemsiye gibi kullanmakta ve kendi isteklerine alet etmektedirler. Geriye kalan 187 üye ülke ise tamamen birer figüran rolünden ileri gidememekte.
Birleşmiş Milletlerin Kuruluş Esasları artık 21. Yüzyıl gerçeklerine ve insan hakları anlayışına göre tekrar gözden geçirilerek yeniden düzenlenmeli ve Güvenlik Konseyi de ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’nın hegemonyasından çıkarılmalıdır.
BM’ye üye bir ülkeye yapılacak askeri harekât, BM’ye üye 192 ülkenin birer veya ikişer yıllık üyelikleri ile belli bir sayıda ve eşit haklarla oluşturacağı bir Konsey tarafından salt çoğunlukla alınmalıdır.
BM’nin müdahale kararından sonra aynı Irak’ta yaşananlar gibi, yıllardır Kaddafi’nin bir tutkal görevi yaparak bir arada tuttuğu kabileler birbirlerinden ayrışmaya başlayacak ve Libya dağılma sürecine girecek.
Libya şimdi Güney Batı, Kuzey Batı ve Doğu Libya olmak üzere üçe bölünmeye doğru hızla gitmekte.
Güney Batı’daki Tuareg’ler tek başlarına bir bölge, Doğu’da Bingazi ve çevresinde konuşlanmış kabileler bir bölge ve Kuzey Batı’da da Tripoli ve başta Berberiler olmak üzere diğer küçük kabileler ve Fizan bölgesi de bir başka bölge oluşturacak.
Libya hiçbir zaman eskisi gibi bir bütün parça olamayacak artık.
Prof. Dr. Ata ATUN
Ata.atun@atun.com
Bir yanıt yazın