Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Libya, “demokrasi ve özgürlük” adına vuruluyor.
“Dövüle dövüle” bir güzel demokratikleştiriliyor!
Hedef, sivilleri “diktatörün” zulmünden korumak ve onlara demokrasiyi getirmek…
Aynen Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi!
***
Oyun, aynı oyun.
Oyuncular da…
Sahnede yine bir zalim diktatör, ezilen zavallı bir halk ve “dünyayı kurtaran adam”…
Diğerleri ise sadece birer “teferruat” ya da “kâğıttan kaplan”!
***
Bu arada, “Atlantik’ten Körfez’e kadar Arap Dünyası” diyenler…
Ve ekranlarda boy boy “Arap milliyetçiliği” adı altında egolarını tatmin edenler…
Yine en iyi bildikleri işi yapıyorlar…
“Tanrılarına” öz kardeşlerini kurban veriyorlar!
***
Dolayısıyla Arap dünyası bir kez daha…
Şair Derviş’in, “Yaz! Ben bir Arabım…” diye başlayan şiirine…
“Ben koskoca bir yalanım” demekle meşgul!
Yazık! Halleri tek kelimeyle “Arap saçı”…
***
Benliğini kaybeden…
Ve ruhlarını çok uzun bir zamandır zemzem yerine petrolle yıkayan bu aşiret reislerinden daha fazlasını da beklemek, zaten abesle iştigal olurdu…
Ne de olsa, kıblesini başka yönlere çevirenler için…
Allah’ın sopası eksik değil!
***
Peki, ya diğerleri?
Düne kadar “Osmanlı Milletler Topluluğu” diyenler, “Yeni Osmanlı”yı dillerinden düşürmeyenler…
Evet, sizler, neredesiniz?
Daha neyi bekliyorsunuz?
***
Ortadoğu, Afrika, İslam dünyası…
Ecdadımızın mezarlarının olduğu topraklar, yine yangın yeri…
Birileri bizim adımıza karar alırken, torunları yine ortalıkta yok…
Kemikleri ve ruhları bir kez daha sızlıyor!
***
Hani bölge bizden sorulurdu, ne oldu?
Nerede bizim meşhur tulumbacılar ve Tulumbacıbaşı? Nerede o büyük laflar?
Heyhat! Bir kez daha hayal kırıklığı, bir kez daha arazi durumu…
Yazık! Bu millete ve bu tarihe yazık!
Bir yanıt yazın