KÜRESEL DALAVEREYE TEPKİ GİBİ BİR ŞEY
Bağımsızlık ve demokrasi ak’lın özgür iradesini gerektiriyor-ki,ancak o noktada insanlaşılıyor.
O nedenle uzun süredir çoğu Arap ülkesinde iradeyi -İran’ın şeytanı, Amerika sağlıyor.
Halklar küresel bir amaca yönlendirilmek üzere enformasyon yağmuruna tutulurken,
Bakınız-işte;yolsuzluklar,yoksulluk ve otoritarizme karşı ayaklanan Arap halkları,
Ulusal ya da bölgesel siyasi örgütlerce desteklenmiyor.
Mesela Müslüman Kardeşler süreç içinde iradesi bulunmayan halk üzerinden iktidar olmayı hedefliyor.
Bağımsızlık değil-üstelik sözde demokrasi ithal edilirken bedelini; halklar dirhem dirhem ödüyor.
*
2ooo’ lerde büyük şirketler daha düşük maliyet fakat daha yüksek kâr amacıyla sanayi üretimlerini,
Çin, Hindistan ve Güney Kore’ye taşıyor,tesislerinin ürünlerini dünyaya pazarlayarak büyük kârlar yapıyordu.
Fakat taşınan sanayi üretimi batının üretim gücünü zayıflatırken, kaliteli işgücünü olumsuz etkiliyor,
Bireysel ve toplumsal gevşemeye neden olarak sistemi taşıyamaz hâle getiriyordu.
*
Bu kez ABD ve Avrupa daralan pazarlarını silah yanında otomotiv ve havacılıkla desteklemeye başlıyor.
Dolar ekonomik değerinin çok üstünü satın alırken,Euro alternatif para olarak finans merkezlerinde yer alıyordu.
En güçlü değişim aracı Dolar ve Sterlin’in emisyon alanı daralınca,ABD ve İngiltere Merkez Bankaları;
Yeni strateji geliştiriyor; “Dünya Kur Savaşı” başlatılıyordu.
*
O nedenle ABD ve İngiltere küresel egemenlikleri için en büyük ithalatları enerjiyi kontrol etmelidirler!
Bu suretle Dolar ve Sterlinin gücü korunmalı, Euro’su ile AB saf dışı edilerek kendilerine bağımlı kılınmalıdır.
Almanya,Rusya ve Fransa ;Irak petrolünün çıkarılması,işlenmesi ve pazarlanmasının talibi oluyor,
Saddam Hüseyin petrol ihracaatını Euro ile yapacağını duyurunca,
ABD 2003’te, Irak’ı işgal ediyordu.
*
2008 ABD’nin büyük bütçe açıklarıyla bozulan ödemeler dengesi sonucu,
Amerikalıların azalan gelirleri Mortgage sistemini,
Banka- finans şirketlerinin ürettiği sanal ağların çökmesine neden oldu.
Fakat-doğrusu, ABD ile AB’nin eski finans ve türevi piyasalarda oluşan bağımlılıklarını da bertaraf edildi!
Dolar negatif yüklerini boşaltırken, bağlı AB’nin finansal ilişkilerini yok ediliyor,
Euro ekonomik krizin kaybedeni oluyordu!
*
İzlanda,Yunanistan,Portekiz,İspanya,İrlanda ve İtalya;
Borçlu oldukları Alman ve Fransız Bankalarını da vururken,
Almanya ve Fransa sanayilerini ve bankalarını korumak üzere başlattıkları “Ulusal Korumacılık”,
Giderek ülkelere yayılmaya başlıyor-öyle ki,AB istikrar fonu oluşturuyordu.
Üstelik geride toplam rezervleri 6 trilyon Dolar olan Çin ve Japonya’da bulunuyordu.
*
Ulusal korumacılık karşısında ABD devasa bütçe açığı ve değer kaybeden para birimine rağmen,
Hüküm verici konumdadır;.ekonomisinde faiz hadlerini yüzde sıfıra yakın tutuyor,
Faizleri daha da düşürerek yatırım ve talebi arttırmak imkanı bulunmuyor ve işsizliğini azaltamıyor.
AB’nin de yüksek borç seviyeleri finansal istikrara zarar veriyor,
Yüksek işsizlik büyümeyi frenlerken, banka kredileri pahalıdır.
Ekonomiler borçlarını ödeyebilmek ve büyümek kaygıları yaşıyor,gelir eşitsizlikleri sosyal gerilimleri yaratıyor.
*
Bu noktada uzun zamandır ihraç mallarının satışına fayda sağlamak adına,
Yuan’ın değerini düşük tutan Çin’in rekabeti dikkat çekiyor!
Ayrıca Çin, dolarlarını Afrika ülkelerinin tüm altyapı projelerine finansman desteği olarak dağıtıyor.
Euro’yu desteklemek amacıyla İspanya ve Portekiz’in devlet tahvillerine yatırım yapıyor.
Borç içinde yüzen ve kemer sıkan İngiltere’yi de yeni ilişkiler ağına dahil ediyor!
*
O yüzden ABD; parasal genişlemeyle Çin’e tedbir almaktadır.
FED ekonomik büyümeyi desteklemek üzere 2011 Hazirana kadar piyasalara 600 milyar dolar çıkarıyor.
Piyasaya akan para bankalardan tüketiciye,üreticiye,yatırımcıya kredi olarak dönüşerek talebi arttıracak,
Fazla dolar değer düşürürken doların devalüe edilmesiyle;
ABD’nin ihracaatı yükselecek,ithalat düşerek ekonomik büyüme sağlanacaktır!
Başta Çin olmak üzere artan sayıda ülkenin parasının değerinin de düşmesi kaçınılmaz olacaktır.
*
ABD hem-zaman diğer bir operasyonu da sürdürüyor!
Demokratikleşmeyle standartların yükseleceği,ekonominin kalkınacağı, hak ve özgürlüklerin genişleyeceğine,
Yüklendirilen Arap halkları ayaklanıyor.
İran’da da demokratikleşme hevesinin muhalefeti etkilemesi ve hükümeti sarsacağı,
Üstelik artan emtia fiyatları ve enflasyonla ABD ekonomisinin canlanmasına engel olan;
Kur manipülasyoncusu,korumacı politikalarıyla Çin ekonomi politikasının hizalanması hedefleniyor.
*
Süreç ilerlerken Libya’da Yeşil Devrim ve İran’ın Şii Devrimi rejimlerinin; .
Kendilerine özel hasletleriyle halk ayaklanmalarına karşı direnebileceği gerçeği karşısında,
Uluslararası ayrışmalar oluşuyor.
Yoksulluk,yolsuzluk söyleminde ayaklanan Arap halkları;
Olayların da etkisiyle artan fiyatlar ve enflasyon nedeniyle şaşkındır;
Kısa vadede umduklarını bulamayan halkların ABD’ye nefreti endişe yaratıyor.
*
Hesapta olmayan Japonya’da deprem felaketi ve nükleer santrallerden radyoaktif sızıntı,
Hammadde açısından zengin olmayan ve enerjide büyük ölçüde ithalata bağımlı yaşayan,
Son dönemde ekonomik durgunluk yaşayan Japon ekonomisini vuruyor.
Felaket bölgelerinin yeniden imarı sırasında güçlü talebin ekonomik canlanmaya neden olacağı bir yana
Dünya borsalarında Japonyanın değerli kağıtlarından başka büyük şirketlerinin hisse senetleri düşüyor.
Japonya Afrika ve Ortadoğu’daki yatırım programlarını durdururken,
Deprem zararları ve borçların ödenmesinde ABD ve AB’li banka ve sigorta şirketlerine zarar görünüyor.
En fenası,Japonya’dan ithal edilen mallarda radyasyon söylentisinin dahi,
Özellikle ABD ile ticari ilişkileri sarsacağı hesaplanıyor.
*
Japonya’da deprem büyük üzüntü veriyor.
Ne ki bir söylem realize oluyor gibidir;eden buluyor…
Bir yanıt yazın