Dokunulmazlık Oyunu

 

Müzakerelerin gidişatı Rumların hedefledikleri yönden çıkıp aleyhlerine olabilecek bir doğrultuya girmeye başlayınca, Hristofyas’ın talimatı ile dikkatler başka yöne çekilmeye çalışılıyor.

Rum’un mazlum olduğu yönünde Avrupalıların beynini yıkamak amaçlı yüzyıllar önce Osmanlı idaresi döneminde de Kıbrıs adasında oynanmış oyunlar gene sahneye konmaya başladı.

KKTC yasalarına göre, izinsiz olarak girilmesi yasak ilan edilmiş Gazimağusa’nın bir semti olan “Kapalı Maraş” bölgesine, Cumartesi günü 2 Rum’un, Avrupa Parlamentosu üyesi oldukları için dokunulmazlıkları bulunan Polonya AP milletvekili Arthur Jaroslav Zasada ve Jaroslaw Leszek Walesa ile telleri aşarak girmeleri tam bir tezgah. Yanlarındaki kişilerin arasında 2 tane de papaz olması hiçte tesadüf değil.

Üstelikte güzel planlanmış bir tezgah.

Önce Milletvekilleri tutuklandığı için Avrupa Parlamentosu ve buna bağlı olarak da Avrupa Birliği devreye girecek, KKTC protesto edilecek ve konu Avrupa Parlamentosu ile Avrupa Komisyonlarına taşınacak. Türkiye ve KKTC protesto edilecek.

KKTC ve Türkiye’ye karşı yeni yaptırımlar talep edilecek, AB-Türkiye müzakerelerinin ilerlememesi için de bir yapay engel daha yaratılıp Türkiye’nin önüne konacak.

Sonra ikinci sıradaki Din sömürüsü devreye sokulacak.

Bu özenle seçilmiş dört kişinin yanında Neapolis Piskoposu Porfirios ve Peder Savva adlı 2 din adamının da olması tezgâhın düşünülüp, planlanarak yapıldığının güzel bir kanıtı.

Bilerek askeri bölgeye izinsiz girmek suçunu işleyen ve tutuklanmak için bahane yaratan kişilerle birlikte papazlar da polis karakolundaydı.

İşin içinde Kiliseler ve papazlar da bulaştırıldığı için, tümü de Hristiyan olan Avrupa Birliği üyeleri, milletvekilleri ve yöneticileri ile AB’deki tüm dini kuruluşlar ayağa kalkacak.

Bu bahane ile Müslüman Türklere karşı, Hıristiyan Avrupa’da olumsuz rüzgârlar estirilecek, KKTC’ye daha da yaptırımların konması istenecek.

Hristofyas’ın sözcüsü Stefanu zaten fırsatı kaçırmadı ve yasak bölgeye giren Avrupa Parlamentosu’nun 2 üyesinin, birisi papaz olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşı olan 2 kişinin tutuklanmasının işgalin ne demek olduğunu gösterdiğini, ayrıca Kıbrıs sorununa çözüm bulunması çabalarını tahrip ettiğini ve dinamitlediğini belirtti.

Yalan söylemenin ve olayları saptırmanın ustası bu Rumlar.

Gerçekte tutuklanan herhangi bir papaz yok.

Stefanu’ya göre Rumlar, KKTC’ye istedikleri zaman gelecekler, KKTC yasalarına göre suç sayılan her eylemi yapabilecekler ama tutuklanmayacaklar. Tutuklandıkları vakitte bunun adı “İşgal” olacak.

Üstelik kapalı bölge Maraş’a aslanlar gibi telleri atlayarak giren Matsis ve Afksendiu, tutuklanınca hemen hasta oldular ve tekerlekli sandalye istediler.

Maksat gazetelerde çıkan resimlerde kendilerini acındırmak ve acımasız Türkler hasta insanlarımızı bile tutukladılar dedirtmek.

Düzenin ve planın bir parçası olan ve ortak “Yaygara Korosu”nun diğer elemanı Yunanistan’da hemen devreye girdi ve Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Grigoris Delavekuras, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, yasa dışı yollardan girdikleri kapalı Maraş bölgesinde yakalanan Rumların “yasa dışı olarak alıkonulduklarını” iddia ederek, serbest bırakılmalarını istedi ve tutuklanmaları “Bu, yasa dışı bir düzen tarafından yapılan yasa dışı bir harekettir” şeklinde tanımladı.

Aslında Avrupa devletlerinin Rumları kayırmaları ve Türklere karşı Rumları savunmaları ve korumaları ilk değil.

Yüzyıllardır bu adada oynanan bir oyundur bu.

Osmanlı döneminde ticaretin merkezi olan Larnaka’da bulunan Avrupa Devletlerine ait Konsolosluklar, Osmanlı devletine karşı suç işleyen Rumların sığınak yerleri idi. Avrupalı Konsoloslar, kendilerine sığınan Rumları hemen personelleri ilan edip, dokunulmazlıkları altına almaktaydı.

Özellikle de 1821 Mora isyanı sırasında adadaki Rumlara gönderilen mektuplar, talimatlar, isyan eğitmenleri, silah, barut ve cephane hep bu Konsolosluklar ve Konsoloslukta çalışan personel tarafından yapılmıştı. 

Tarih gene tekrarlanıyor.

Avrupa’da ve Rumlarda bu kuyruk acısı olduğu müddetçe daha çok kez yaşayacağız bu tezgâhları.

Prof. Dr. Ata ATUN

http://www.ataatun.com 

14 Mart 2011

Aslında Avrupa devletlerinin Rumları kayırmaları ve Türklere karşı Rumları savunmaları ve korumaları ilk değil. Yüzyıllardır bu adada oynanan bir oyundur bu. Osmanlı döneminde ticaretin merkezi olan Larnaka’da bulunan Avrupa Devletlerine ait Konsolosluklar, Osmanlı devletine karşı suç işleyen Rumların sığınak yerleri idi. Avrupalı Konsoloslar, kendilerine sığınan Rumları hemen personelleri ilan edip, dokunulmazlıkları altına almaktaydı. Özellikle de 1821 Mora isyanı sırasında adadaki Rumlara gönderilen mektuplar, talimatlar, isyan eğitmenleri, silah, barut ve cephane hep bu Konsolosluklar ve Konsoloslukta çalışan personel tarafından yapılmıştı. Tarih gene tekrarlanıyor. Avrupa’da ve Rumlarda bu kuyruk acısı olduğu müddetçe daha çok kez yaşayacağız bu tezgâhları. - ata atun 2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir