09 Mart 2011 Çarşamba 21:04
Özbekistan devleti bu sefer de din propagandası yapmak,ülkede dini
örgüt kurmak suçlamasıyla ülkedeki 50’ye yakın Türk şirkete baskın
düzenleyerek kapattı.
Geçtiğimiz yıllarda da Özbekistan bölgede bulunan Fethullah Gülen cemaatinin açtığı okullara baskın düzenleyerek okullarda çalışan Amerikalı öğretmenlerin CİA ajanı olduğunu ve diplomat pasaportuyla ülkeye girdiklerini ortaya çıkararak 5 ABD li öğretmen ve 3 Türk öğretmeni tutuklayarak hapse atmıştı.
Okulları dini propaganda yaparak Özbek halkının gelenek göreneklerine milli birliğine aykırı hareket ettiği,öğrencilere Gülen’in kasetlerinin izletildiği,çocukların ibadet etmeye zorlandığı gerekçesini sunmuş,bu okullarda öğrencilerin Amerika’nın amaçlarına hizmet ettiğini belirtmişti.Ve ülkedeki cemaat okullarını kapatmıştı. BBC ve Özbek haber kanallarının verdiği bilgilere göre: Özbek idareciler ülkede bir dizi Türk şirketini köktendinciliğe maddi destek vermekle suçluyor.Ve Türk şirketlerinin Pantürkizm,dini propaganda nurculuk,Süleymancılık gibi faaliyetleri yürüttüğünü belirtiyor ve Özbek halkının yaşam şeklinin değiştirilmeye çalışıldığını belirtiyor. Perşembe günü devlet televizyonunda yayımlanan özel programda Türk şirketleri Özbekistan’la kardeşlik ilişkilerini ve ülkedeki elverişli yatırım ortamını kötüye kullandıkları ve vergi kaçırdıkları söylendi. Devlet televizyonuna göre, “Turkuaz”, “Güneş” ve “Kaynak” benzeri 50 ye yakın Türk şirketi Türkiye’de faaliyetleri yasaklanan “Nurculuk” dinî akımının gayelerini yaymaya çalışan yayınları dağıtmak ve gizli örgüt kurmakla iştigal ettiği açıklandı. Tutuklamaların ardından ‘’Kornamaklık’’ (nankörlük) adlı programda bu şirketlerin aramalarında,Fetullah Gülene ait kitaplar,video kasetleri,birçok dini yayın,hamas ile ilgili kitaplar,Taliban’a ait kitaplar ve bu örgütlere maddi yardım edildiğini gösteren belgeleri köktendinciliğe kanıt olarak toplandı.yine şirketlerde mescitler açıldığı ve çalışanların şirketlerin içinde namaz kıldığı da belirtildi. Baskını ve bu şirketlerin dini içerikli faaliyetleri de çekilen videolarla televizyonda yayınladı.ilgili baskın görüntüleri ( https://www.youtube.com/watch?v=nvmbcDQmGWU ) Özbekistan televizyonundaki suçlamalar Özbek güvenlik güçlerinin Taşkent’teki büyük “Turkuaz” alışveriş merkezine operasyon düzenledikten bir gün sonra yankılandı. Türkiye’nin Taşkent’teki elçiliğine yakın bir kaynak Özbek emniyet birimlerinin gerçekleştirdiği operasyonu “terör” olarak niteledi.(Bir takım cemaat yanlısı internet siteleri ise Özbek başkana karşı diktatör propagandası yapmaya başladı) Onun ifadesine göre silahlı özel polis gücü alışveriş merkezini basan ve bütün çalışanları yere yatırarak mağazaları yağmaladı. Silahlı görevliler “Turkuaz” yöneticisi Vahit Güneş’in evine de o esnada baskın düzenlemiş ve onu yere yatırarak dövmüşler, diyor isminin açıklanmasını istemeyen kaynak. Birkaç saat boyunca binadan çıkarılmadan tutulan Güneş’in durumunun kötüleşmesinin ardından Güneş hastaneye kaldırılmış. Alışveriş merkezindeki mallar polis tarafından arabalara yüklenerek götürülmüş. “Bu gibi operasyonlar önceleri de oldu fakat hiçbir zaman bu kadar kaba bir şekilde olmamıştı.” Diyor elçilik çalışanı. Bilindiği gibi ülkemizde de Gülen cemaatinin emniyette yargıda ve bir çok kurumda örgütlendiği hatta günümüzdeki birçok büyük davalarda da cemaat bağlantılarından endişe ediliyor ve bununla ilgili bilgi ve belgeler içeren kitaplar yazılıyor. Ahmet Şık’ın gözaltına alınırken DOKUNAN YANAR ifadesi ise tutuklamalarda cemaat yapılanmasına bir gönderme gibiydi. Yine cemaat ve Ergenekon bağı ile ilgili Nedim Şener’inde kitapları bulunuyor.Nedim Şener’e de tutuklu emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın emniyette cemaat örgütlenmesini yazdığı haliçte yaşayan simonlar kitabını kendisinin mi yazdığı soruları sorulmuştu.Savcılıkta yazılan kitaplarla ilgili sorular yöneltilmesi gazetecilerin gazetecilik faaliyetinden tutuklandığı izlenimini verdi. Eğer Özbekistan’da 54 işadamı cemaat üyeliği,dini propaganda yapmak,Özbekistan’da Amerika’nın CİA eşliğinde bölgeye hakim olma düşüncesi,Hamas’a ve Taliban’a maddi destek gibi ciddi olaylardan şüpheleniyor ise ve bu şirket sahiplerinin Gülen cemaati ile ilgili bağı ülkemizde biliniyor ise, hayatlarından şüphe duyulan bu insanlarla ilgili ülkemiz mavi Marmara’daki gibi tepki vermiyor ise Türkiye devleti yetkililerinin bu olayla ilgili hiçbir bilgi vermemesi ciddi şüphe uyandırıcı bir durum olarak karşımıza çıkar. Ve bu işadamlarıyla ilgili basında,dış işlerinde ve Türk elçiliğinden hiçbir bilgi verilmemesi bu işte bir bit yeniği olabileceği şüphesi mutlaka ilk akla gelen soru. Acaba devletimiz bu olayları cemaati zedeleyecek bir haber olduğu için mi Türk halkından gizliyor,okyanus ötesine selam yollayan başbakanımız ve cemaate yakınlığı bilinen Türk hükümetinin bu olayı halktan gizlemesindeki amaç ne olabilir ??? Büyük düşünelim ama yine de cevabı siz verin !!!
Haberinyeri <br /> |
Bir yanıt yazın