TRAJİKOMİK
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, Türkiye-AB ilişkilerindeki ikiyüzlülüğe işaretle Başbakan Erdoğan’ı “Türkiye-AB ilişkilerinde yapıcı olmayan, pantürkist fikirlere sahip ve tuhaf bir kişi” olarak eleştiriyor.
PKK terör örgütü lideri Murat Karayılan ise, “AKP hükümetinin Kürt siyasetçilere yönelik politikasının değişmemesi halinde KCK Yüksek Adalet Divanının suçlu bulduğu AKP’lileri tutuklayabileceğini” açıklıyor.
Bir yanda AB üyeliği öte yanda Kürt Sorununun çözümünde Başbakan’ın şahsına öfke yükseliyor!
*
Abdullah Öcalan, hareketi için tarihi değerde 12 Haziran seçimlerinin stratejisini “AKP ne kadar Kürtlerden daha fazla oy alır ve Kürtlerin oyu ne kadar azalırsa,kürtlerin talepleri,statüleri büyük tehlikeye girer. Kürtler geriler ve yok olma noktasına gelirler” odağında kuruyor.
Kürt Sorununun çözümüne yönelik muhatapların sorunu tartışması gerekir düşüncesinden hareketle ve stratejisine güc vehmetmek üzere 1 jest ve 5 koşul düzüyor!
*
Jesti;13 Ağustos 2010’da aldığı çatışmasızlık kararıdır.
Koşullar konusunda süreç ilerlerken tasfiye olmak-olmamak ikilemine düşüyor, seçimlerde başarılı olmak üzere Fethullah Gülen’e tehdit anlamında uzlaşma öneriyor.
Ne ki,5 koşul; Abdullah Öcalan ile yapılan diyaloğun müzakereye dönüşmemesi, durdurulması istenen operasyonların devam etmesi,KCK tutuklularının salıverilmesi yerine 150 yıl hapis cezası istenmesi, Hakikatleri Araştırma ve Anayasa Komisyonunun kurulmaması ve Seçim Barajının indirilmemesi üzerine,
Çatışmasızlık kararı savunma haricinde kaldırılıyor ve Fethullah Gülen uzlaşmasından çıkabilecek bir sonuca zaman tanımak için Mart ayı sonuna kadar son kez uzatılıyor.
Öcalan uzlaşma barajını 30-35 milletvekiline kuruyor- ki,gerçekleşmesi halinde bunun ne anlama geldiğini Türk halkının şimdiden düşünmesi gerekiyor!
*
Ne ki,Fethullah Gülen merkezli AKP;tek kutuplu dünyanın tek süper gücü olduğu gerçeğine zemin bulabilmek için çeşitli girişimleri bulunan ABD’ye el vermektedir-ki;
Osmanlı Devletinin yıkılış sürecinde ortaya çıkan ve sınırlarını Avrupalı devletlerin çizdiği suni Ortadoğu haritasının çözümden çok sorun ürettiği, istikrardan çok çatışmaya yol açtığı, barıştan çok savaşa zemin hazırladığını savlıyorlar.
Ortadoğu’nun en gelişmişi Türkiye ulus-devletinin devlet ve iktidar merkezli bir coğrafya ve kültür tanımını dikte ettiği,empoze ettiği indirgemeci ve tek boyutlu etnik-seküler birey ve vatandaşlık tanımlarının akıl tutulmasına, zihin daralmasına giderek çatışmacı kimliklere yol açtığının iddiasındadırlar.
Bin yıllık ortak tarihi tecrübeyi, kültürel etkileşimi ve medeniyet inşasını çatışmacı kimliklere dönüştüren bu paradigmanın bugünün gerçekleriyle örtüşmediği ileri sürülüyor.
ABD nin mutlak desteği alınıyor!
Abdullah Öcalan hareketi -işbu kimliğe karşı mücadele ediyor…
*
Çünkü Fethullah Gülen merkezli AKP;Türkiye ulus devleti ve laik demokrasisinde her tür sulandırmayı sağlamanın yanında,Kürt Sorunu çözümünde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimini esas almakta ve münasebetlerin geliştirilmesinin iki tarafa da barış getireceğini planlamaktadır.
Tarih,coğrafya ve kültürün Türk ve Kürt halklarını kardeş kıldığından hareketle ilişkilerin geliştirilmesinde siyasetin yanında kültür, ekonomi, ticaret, eğitim ve sağlık alanlarında da çok yakın işbirliği kuruluyor.
Etnik milliyetçilik üzerinde kurulan her türlü politika reddedilirken, demokratik hak ve özgürlükler güvence altına alınıyor, demokratik kurumların güçlenmesi ve ilişkilerde demokratik aktörlerin seferber edilmesine gayret ediliyor.
Bu politikanın ilerletilmesine yönelik -şimdi,Kuzey Irak’ta muhalefet talep yükseltiyor!
Demokratikleşme ve standartlarının yükseltilmesiyle ekonominin kalkınacağı,ekonominin kalkınmasıyla hak ve özgürlüklerin ileri gideceği,
Bu suretle Türk ve Kuzey Irak Kürdistan’ında halkların; terörü dışlayacağı,
Buradan öte bölgeye de barış geleceği hedefleniyor.
*
İşbu noktada hayalin sonu bulunmuyor!
Hayal;Osmanlının yıkılması travmasının Balkanlar,Ortadoğu ve Kafkasya’nın insani ve kültürel coğrafyasında yarattığı parçalanmışlık ve daralmışlığın oluşturduğu ekonomik,siyasi,sosyal ve dini her sorunu çözüyor.
Üstelik-elbette önce,Türkler gavurlaşmaktan kurtuluyor!
*
Demokratikleşme ve standartlarının yükseltilmesiyle ekonomi kalkınıyor,ekonominin kalkınmasıyla hak ve özgürlükler ileri gidiyor.
Ne ki bu gelişim yeterince hasarlanmış ulus-devlet ve lâik demokrasisi olan her ülkenin yeni sömürge olmasının önüne geçmesine yeterli olmuyor.
Abdullah Öcalan hareketi tasfiye ediliyor.
Büyüğün küçüğü yuttuğu bu kürede “Sevr’i” ekonomik şartlar belirliyor…
*
Batı siyasi ve ekonomik kriterleriyle küreselliğin liderliğine ortak ve paylaşımcıdır.
Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, Türkiye’nin yönünü Ortadoğu’ya çevirmesinden şaşkın,”Başbakan Erdoğan, Türkiye-AB ilişkilerinde yapıcı olmayan tuhaf bir kişi” deyiveriyor…
Bir yanıt yazın