Başbakan Erdoğan’ın Düsseldorf konuşmasında çocukların önce Türkçe öğrenmesini istemesinin yankıları sürüyor. Yeni İçişleri Bakanı Friedrich önce Almanca öğrenilmesinin gerektiğini söyledi. Uzmanlar ise farklı düşünüyor.
Almanya’da yaşayan Türk çocukları önce Türkçe mi öğrenmeli, Almanca mı? Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a göre, çocuklar önce Türkçe sonra Almanca öğrenmeli. Başbakan Erdoğan’ı geçtiğimiz pazar günü Düsseldorf’da yaptığı konuşmada da, bu yönde bir ifade kullanması Alman siyasetçilerin tepkisini topladı. Zira Alman siyasetçiler Almanya’da yaşayan Türk çocuklarının öncelikle Almanca öğrenmesini istiyorlar. Nitekim, göreve yeni başlayan İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich de, göçmen çocukların öncelikle Almanca öğrenmesi gerektiğini söyledi. Muhafazakar Hrıstiyan Sosyal Birlik partili politikacı Friedrich, görevine başladıktan bir kaç saat sonra düzenlediği basın toplantısında da, Erdoğan’ın Türk çocukları önce Türkçe öğrensin şeklindeki sözlerine karşı çıkarak, önce Almanca öğrenilmesi gerektiğini dile getirdi.
Friedrich, “bu ülkede yaşayan, bu ülkeye uyum sağlamak isteyen, bu ülkede yetişen bir kişinin her şeyden önce Almanca bilmesi gerektiğine inanıyorum.” dedi.
Uzmanlar farklı düşünüyor
Uzmanlar ise ne Başbakan Erdoğan ile ne de Alman siyasetçilerle aynı görüşleri paylaşıyor. Başbakan Erdoğan’ın önce Türkçe öğrenilsin şeklindeki görüşüne katılmayan Freiburg Eğitim Bilimleri Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ingelore Oomen-Welke, Alman siyasetçilerin tepkisinin de gereksiz olduğunu dile getiriyor. “Siyasetçiler bir dilin nasıl öğrenildiğini bilmiyor, genel olarak söylemek gerekirse. Alman siyasetçilerin elbette Almanya’da Almanca konuşulmasını ve insanların burada yaşamlarını sürdürebilmelerini istemeleri doğru. Ama bunun gerçekleşebilmesi için önce Almanca’nın mı, yoksa başka bir dilin mi öğrenilmesi gerektiğini bilmiyorlar. Gösterilen tepki kuşkusuz abartılıydı.”
Türkçe mi Almanca mı?
Peki, Almanya’da yaşayan Türk çocuklarının iyi Almanca öğrenebilmesi için öncelikle hangi dili öğrenmesi gerekiyor, Almanca’yı mı Türkçe’yi mi? Oomen-Welke bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Dil didaktiği konusunda çalışan kişiler olarak bizim tavsiyemiz, çocukların öncelikle anne-babalarının iyi bildiği dili öğrenmesi. Bu çoğu kez Türkçe olabileceği gibi ailede konuşulan başka bir dil de olabilir.” Oomen-Welke, eğer anne-baba Almanca’yı çok iyi biliyor, kendi aralarında da Almanca konuşuyorsa, o zaman çocuklarla da Almanca konuşulması gerektiğini söylüyor.
Önemli olan çocuklarla konuşmak
Duisburg Essen Üniversitesi Türkistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Huber de, anne-babaların çocuklarıyla en iyi bildikleri dilde konuşması gerektiğini vurguluyor. Bu dil Türkçe olacaksa bunun İstanbul Türkçesi olması gerekmediğini belirten Huber’e göre önemli olan çocuklarla konuşulması, iletişim kurulması. Huber, bu konuda şunları söylüyor: ”Önemli olan özellikle ilk üç yıl içinde çocukla çok konuşulması, oynanması, sorular sorulması, çocukların soru sormasına izin verilmesi. Bu ister Almanca olur, ister Türkçe olur. Bu şekilde çocuk daha ilk baştan kendini ifade etmeyi öğrenir, sözcük dağarcığı gelişir, dil yapısı gelişir.” Huber, üç yaşından itibaren kreşe giden çocukların Almanca’yı ana dil düzeyinde burada öğrenebileceğini ifade ediyor.
“Çocuklar Türkçe’yi bile konuşamıyor”
Emel Huber, çocuklarla az konuşulmasının dil gelişimi açısından önemli bir sorun olduğunu belirtiyor. “Çocuklar sadece Türkçe bilerek okula başlıyor diye bir derdimiz yok bizim. Çocuklarımız Türkçe’yi bile iyi konuşamıyorlar ki. Mesele onu geliştirmek.”
Huber, bunun sadece dil meselesi olmadığını, toplumsal bir mesele olduğuna dikkat çekerek, eğitim düzeyi düşük olan Alman ailelerin çocuklarında da benzer sorunlar görüldüğünü belirtiyor. Bu çerçevede, Alman hükümetinin çocukların kreş çağından itibaren dil öğreniminde teşvik edilmesi için çaba göstermesini olumlu bulan Huber ancak uygulamada hâlâ aksaklıklar yaşanmasını eleştiriyor. Huber’in eleştirdiği bir diğer konu ise Almanya’da Türkçe derslerinin yeterince desteklenmemesi ve Türkçe’ye İngilizce veya Rusça’ya verilen değerin verilmemesi.
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman / Berlin
Editör: Ahmet Günaltay
Bir yanıt yazın