Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yaşanan halk hareketleri ve iktidar değişiklikleri, bölgede yeni bir dünyanın oluşmakta olduğunun habercisi.
Bazı düşünürler buna “Domino” etkisi diyorlar.
Benzetme bence doğru.
Son birkaç ay içerisinde halk hareketlerinin yaşandığı ülkelerin birçok ortak yanları var.
Arap ülkeleri olmaları,
Halkın büyük çoğunluğunun ve özellikle de yöneticilerin Müslüman olmaları,
Asgari düzeyde bile insan haklarının bulunmaması,
Halkın ezici çoğunluğunun günde birkaç dolarla geçinebilecek yoksullukta olması,
Halkın eğitimin düzeyinin çok düşük olması,
Ülkenin zengin ama birkaç ailenin dışında halkın genelinin fakir olması,
Demokratik seçimle işbaşına gelen hükümetlerin bulunmaması,
Tek adam yönetimi,
Ordunun yöneticinin kontrolünde olması,
Siyasi imtiyazların bulunması,
Yolsuzluk ve rüşvetin diz boyu olması.
Bir başka benzerlikte tüm bu ülkelerin Akdeniz’e kıyılarının olması.
Akdeniz’e kıyısı bulunmak demek, Münhasır Ekonomik Bölgesi var demek.
Münhasır Ekonomik Bölge kavramı ise akla hemen “Doğal Gaz ve Petrol”ü getirmekte.
Bu benzerlikler birer tesadüf mü?
Hiç sanmıyorum.
Yeni bir oluşumun başlangıcı bence.
19. yüzyılın sonlarına doğru tohumları ekilen Kapital düzenin, en verimli ve gösterişli yıllarını yaşadıktan sonra sonunun geldiğinin işareti bence bu günlerde yaşadıklarımız.
Yep yeni bir ekonomik düzenin içine girmeye hazırlanıyor bölgemiz ve dolayısıyla da dünyamız.
İflas etmek üzere olan Kapital düzenin yerine yenisi gelirken, bölgede eskisine benzemeyen yep yeni bir yönetim sistemi de yerini alacak gibi.
Bundan sonra bu bölgedeki yönetim tarzı ve refah dağılımı eskisine kıyasla daha farklı olacak.
Halk hareketinin yaşandığı ülkelerde, yönetime katılım daha geniş tabanlı ve halkın istediği doğrultuda olacakken, neredeyse birkaç yüzyıldır sayılı ailelerin elinde ve kasasında biriken serveti oluşturan gelirler de halka daha çok yansımaya başlayacak.
Zaten bu serveti elinde bulunduran ailelerin bu paraları bu günden sonra harcamaları da olanaksız. BM’nin, AB’nin ve ABD’nin aldığı kararlar buna olanak vermeyecek.
Yüzyıllardır her olanaktan ve varlıktan yoksun yaşamış olan bu bölgedeki halkın eline bundan böyle eşit şekilde (!) dağılacak olan milli gelirin, bölgede yeni bir ekonomik canlanma başlatacağı kesin.
Ekonomik canlanma demek, yeni kavramlar, yeni anlayışlar, yeni siyasi oluşumlar ve yeni yeni gelişmeler demektir. Hem olumlu hem de olumsuz.
Tunus’ta başlayan halk hareketinden sonra “Domino etkisi” ile diğer Arap ülkelerine sıçrayan bu hareket gerçekte bana 1789 Fransız İhtilalini hatırlatıyor. Bu ihtilalden sonra Avrupa’da önce demokrasi kavramı, İnsan hakları kavramı, devletlerin yönetim tarzları, monarşik idare yönetimi ve yaşam tarzı kökünden değişmişti. Bu değişiklik arkasından sanayi devrimini, onun hemen sonrasında da sömürgeciliği getirmişti.
Orta Doğu ve Afrika’nın kuzey sahillerinde yaşanan bu gelişmelerin Kafkaslara ve Afrika’nın derinliklerine sıçraması büyük bir olasılık.
Özellikle Ermenistan’daki yaşam koşulları ve ülkenin siyasi yapısı ile siyasileri bu ülkelerden pek farklı değil.
Hep birlikte gelişmeleri izleyeceğiz. Bölgedeki yeni gelişmelere hazır olun.
Prof. Dr. Ata ATUN
2 Mart 2011
Bir yanıt yazın