KÜRDİSTAN’A DA İSLAMCILIK
Ekonomik,siyasal ve sosyal istemleriyle halk hareketleri Tunus,Mısır,Yemen,Ürdün,Bahreyn ve Libya’dan hareketle tüm islam coğrafyasına çok güçlü bir değişimi dayatırken benzer halk hareketi Kuzey Irak Kürt Bölge Yönetimini de zorluyor.
Analistler bölgenin halk hareketlerinin ardında söz sahibi olmak isteyen akımların mücadele alanına dönüştüğüne, Sünni ve Şii örgütlerin aktifleştiğine işaret ediyor.
Sünni örgütler ülkelerinde yönetimin,diğer politik hareketlerin ve örgütlerin alternatifi milyonlarca garip-guraba,fakir-fukara tabakalarından yükseliyor.
Şii örgütleri İran’dan besleniyor.
*
Tunus’ta muhalif sünni temelli Al-Nahda Hareketinin lideri Raşid Gannuşi,sürgün dönüşünde “AKP’nin demokrasi ve İslam’ı barıştıran Türkiye deneyimini model aldıklarını” ve muhafazakar demokratlar olarak seçimlere katılacaklarını açıklıyor. Tunus için en iyi seçeneğin geniş katılımlı koalisyon olduğunu ve seçimlerin sağlıklı gerçekleşebilmesi için 6 aya ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Mısır isyanında aktif sünni temelli Müslüman Kardeşlerin de muhafazakar demokrat olarak katılmaya hazırlandığı parlamento seçimlerinde 1 milyon seçmeni harekete geçirebileceği-rağmen, özellikle kentli orta sınıftan genç seçmenlerden oluşan Kefaya Hareketi tabanında genişlemesine ihtiyacı olduğu bildiriliyor.
*
Yemen’de -yüzde 40’ı Şii’lerin hayat pahalılığı protestosundan yükselen isyan, bölgede Hizbullah’ını kurmak isteyen İran’ın etkisiyle mezhep farklılığından yürüyor.Uzun süredir çatışma halinde şii Husiler Hareketi ayrımcılığa tabi tutulduklarından bahisle özerklik talebindedir.
Ürdün’de isyanın büyümesi korkusuyla oluşturulan yeni kabine ulusal diyalog,seçim yasasının değişmesi ve yolsuzlukların bitirilmesini amaçlayan hızlı ve yaygın reformlar sözü veriyor.Nüfusunun önemli kesimini oluşturan Filistinliler -ki,yönetimde değillerdir, muhtemel isyanın kimliğini etnik dengesizliğe çevirmiş bulunuyor. Filistinliler Müslüman Kardeşler ve İran etkisinde bekleme kararındadır.
Bahreyn’de-yüzde 75’i Şii,Wefak muhalefetinde parlamentoda temsil nufuzundan, ayrımcılıktan şikayetçidir,
ifade özgürlüğü,siyasete mal edilmeyen bağımsız yargı istiyor.
*
İsyanların ardında ABD-İsrail ve müttefiklerinin Arap İslam coğrafyasında rahatlamalarına yönelik yeni stratejileri bulunuyor.
Strateji;demokratikleşme ve standartlarının yükselmesiyle ekonominin kalkınacağı,ekonominin kalkınmasıyla hak ve özgürlüklerin ileri gideceği ve terörün biteceğine dayanıyor.
Ne ki belki de beklenmeyen oluyor ve halk isyanlarının yaldızı altından sünni ve şii islami örgütlerin alan tutma rekabeti çıkıyor.
İran kaynaklı Şii islami hareketin rejim değiştirmeye yönelik aktiviteleri korku salıyor.
İran Deniz Kuvvetlerine mensup iki geminin Süveyş’ten geçip Suriye’nin Lazkiye limanına girmesi,İran’ın durumdan yararlandığı ve bölgede nufuzunu arttırma gayreti ve düşmanca bir hareket olarak algılanıyor.
*
Arap dünyasını saran halk isyanları Kuzey Irak Kürt Bölgesine de yansımıştır. Süleymaniye’de Halkın Hak ve Özgürlükleri örgütünün iktidarın yolsuzluklarına dikkat çekmek üzere organize ettiği yürüyüş, iktidarda Kürt Demokrasi Partisinin özel güçleriyle bastırılıyor.
Kürt Bölge Yönetiminde Barzani’nin KDP ve Talabani’nin YNK partilerinde demokrasi dışı yolsuzluklar ve haksızlıklar rahatsızlık veriyor.
Öte yanda yönetimin kendine temel partner olarak Ortadoğu halklarına kan kusturan ABD’yi alması, ulusal baskılara,zulme karşı başkaldırıda olan Kürtler için çelişki oluşturuyor.Kürt yönetimi ABD ve İsrail’e nefret duygusunda olan Kürt halkına yetersiz kalıyor. Halkın eksiğini gidermede büyük örgütlenme pratiğinde İslamcılar devrededir.Son anda daha da güçlenen Hizbullah örgütü dinsel mekanları denetimde tutuyor!
*
Bu gelişimi Türkiye’de AKP iktidarı çok önceden ekonomik girişimlerle sağlıyor.Kuzey Irak’ta başta petrol olmak üzere ekonomik zenginliklerinin değerlendirilmesi ve altyapı inşasında etkin yer almak için gerekli tüm tedbir ve önlemler alınmıştır. Denetimli şirket ve firmalar belirlenmiş,geliştirilen ekonomik zemin üzerinden politik, kültürel, sosyal ve yaşamın her alanına ilişkin etkinlik sağlanmıştır.
Karar AKP iktidarından, uygulama Fethullah Gülen cemaatinden geliyor.
Cemaatin düşüncesi tıpkı ABD-İsrail ve müttefiklerinin islam coğrafyasında uyguladıkları stratejiyle bire bir örtüşüyor.
Türkiye’de Kürt ve Alevi azınlıklar,din-vicdan,ifade ve örgütlenme özgürlükleri gibi sorunlar ve komşu ülkelerle ilişkilerde vesayetçi engellemeler nedeniyle çözüm sağlanamadığından hareketle;ulusalcı asker-sivil vesayeti her noktada alaşağı edilmiştir.
Cemaatin hükümette,yargıda,orduda,emniyette,istihbaratta,medyada ve bürokraside her kademede örgütlülüğü Türkiye’nin ekonomisi,siyaseti ve sosyo-kültürel yapısını belirliyor.
Kuzey Irak’ta da aynı örgütlülük sağlanmıştır.
Demokratikleşme ve standartlarının yükseltilmesiyle ekonominin kalkınacağı,ekonominin kalkınmasıyla hak ve özgürlüklerin ileri gideceği ve terörün biteceği gelecek belirleniyor.
Doğrusu Hizbullah örgütü de iyi yardımcıdır!
*
ABD-İsrail ve müttefiklerinin yaklaşımında iki karakter bulunuyor.
Elbette onlar Arap ülkelerinin esaslı değişikliklerle sömürgelikten çıkması yanında değildir.
Erdoğan ve Fethullah Gülen’de de biçimledikleri felsefede bugüne kadar yasaklı İslami örgütleri, islami uyanışı demokratikleştirme adıyla ekonomiye ortak etmek, hak ve özgürlükleri liberalizme açmak kurgusundalar.
Aslında iflah yokediliyor;bireyin imanında ılımlılaşması ve toplumunun pelteleşmesini sağlıyorlar.
Rejimlerin değişmesini ise asla istemiyorlar.
Bir yanıt yazın