“Ben de artık Ermeni milleti karşısında görevimi yerine getirmek ve Türkün kafasını kesmek için Ermeni gönüllülerine yardım etmeye gidiyorum”.
Yüzyıllar boyunca ulusal devletçilikten yoksun olup diğer devletlerin elinde politik araç olarak kullanılan Ermeni halkının genetik hafızasında, Türklere karşı amansız nefret ve barışmaz düşmanlık hissi yaşıyor. Türkleri bir millet olarak imha etmek ve onların topraklarına sahip olmak gibi riyakâr amaçlarını kendi ulusal ideolojileri olarak gören Ermeniler, Türklere karşı amansız vahşiliklerle korkunç katliamları gerçekleştirmişler. Fakat hiçbir tarihi esası olmayan, uydurma `Ermeni soykırımı` halen uluslararası kamuoyunda kendine destek bularak siyasi baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Elbette, yaşanan olaylar, siyasi amaçlar doğrultusunda tahrif olunarak sahteleştirilmiştir. Peki, gerçek olayları yansıtan, arşiv belgelere, kaynaklara dayalı tarih neyi gösteriyor?
19 Mayıs 1985 tarihli `New York Times` ve `Washington Post` gazetelerinde yayınlanmış Türkiye tarihini araştıran 69 ünlü Amerikan akademisyenin açıklamasında yer alıyor: ” Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’nin Müslüman ve gayri Müslim nüfusunun çektiği eziyetleri gözetmeden, sadece Ermeni nüfusunun eziyetleri üzerine odaklanmaya yöneltmek tarihi bir adaletsizliktir. Ermenilerin soykırım kurbanı olması fikri kesin olmayan olgulara dayanıyor. Yani, Türklerin Ermenileri toplu olarak öldürmelerini onaylayan bir olgu yoktur ”
Amerikalı uzman Castin Mackarty yazıyor: “Biz güvenilir kaynaklardan biliyoruz ki, Anadolu`da 1912-1922 – yılları savaşında 1.5 veya 2 milyon değil, 600 bin Ermeni öldü. Ama buralarda öldürülmüş Müslümanların da sayısını bilmek gerekir. İstatistik gösteriyor ki, 2.5 milyon Anadolu Türk-Müslüman katledilmiştir. Ermenilerin yaşadığı altı vilayette 1 milyondan fazla Müslüman katledildi”.
Elbette, 38 devletin katıldığı Birinci Dünya Savaşı, dünya halklarının ölüm ve felaketlerine neden oldu. Türkiye sadece Sarıkamış savaşında 90 bin kişi kaybetti. Savaşta kendi yıkıcı dileklerine ulaşmak amacıyla çeşitli girişimlerde bulunan Ermenilerin de verdiği kayıplar savaş sırasında yaşananlardır. Çünkü dünya savaşı sırasında Ermeni askerleri yabancı orduların bünyesinde çeşitli cephelerde Türkiye’ye karşı savaşıyordular. Savaştan sonra kendi `hizmetlerini`, çektikleri `eziyetleri` Avrupa devletleri karşısında koyarak onlardan tavizler talep ediyordular. Bu konuda o dönemin uluslararası basınında yer almış olgular bulunmaktadır. Londra’da yayınlanan `Times` gazetesinin 30 Ocak 1919 yılı sayısında bir Ermeni militanı, Fransa’nın Doğu Lejyonunda 5 binden fazla Ermeni’nin hizmet ettiğini kaydederek: “Kafkasya’da Rus Ordusu’nda hizmet eden 150 bin Ermeni’den, başka yaklaşık 50 bin Ermeni gönüllüsü Andronik, Nazarbayov ve başkalarının yönetimi ile dört yıl boyunca Antanta lehine savaşmıştı. Rusya mağlup olduktan sonra da Kafkas cephesinde barış anlaşması imzalanana kadar da Türkiye’ye karşı savaşmıştı”. Amerika’dan gelmiş bir Ermeni askeri ise babasına yazdığı mektupta şöyle diyor: ” Ben de artık Ermeni milleti karşısında görevimi yerine getirmek ve Türkün kafasını kesmek için Ermeni gönüllülerine yardım etmeye gidiyorum “.
Sözde `Ermeni soykırımı` hakkında düşünürken öne çıkan ilk soru şudur ki, Osmanlı’nın 600 yıllık tarihinde hiçbir takip ve baskılara maruz kalmayan, aksine huzur ve barış içinde yaşayan, devlet işlerinde en yüksek görevlere kadar yükselen Ermeniler, nasıl oluyor da Birinci Dünya Savaşı’nda Türkler tarafından `soykırıma` maruz kalıyor? Fransalı gazetecisi Georges de Malevil bu konuda yazmıştır: “Ermeniler sekiz yüzyıl boyunca, önce Selçuklu, sonra Osmanlı hükümranlığını memnuniyetle kabul etmiş, kontrol sisteminden kesinlikle şikâyet etmeden kendi dinine çok rahat itaat etmiş, devlette önemli görevler almış ve ticarette meşgul olmuşlar”.
`Ermeni sorunu`nun dünya kamuoyuna gelmesi ve sonraları `Ermeni soykırımı` nın uydurulması 19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başlarında uluslararası ilişkiler sisteminde yaşanan belirli süreçle ilişkilidir. Ermeni halkının milli meselesi olmaktan ziyade, batı devletlerinin ekonomik ve siyasi çıkarlarına hizmet eden `Ermeni sorunu` ilk defa 1878 yılının Mart ayında San Stefan ve 1878 Temmuz ayında Berlin anlaşmalarında yer aldı. Türkiye’yi zayıflatmakta riyakâr ve hain Ermenileri kullanmaya çalışan devletler San Stefano barış anlaşmasının 19. maddesinde özel olarak `Ermeni sorunu` denilen bir fikir ortaya koydular. Amaç Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak için iç faktörleri kullanmak idi. 1878 Temmuz ayında imzalanan Berlin Anlaşması Osmanlı hükümeti karşısında Ermeniler yaşayan doğu bölgelerde reformlar yapmak ve bu konuda büyük devletlere rapor vermek talebi koyuldu.
Devamı var…
Asef Zeynal
Elmeddin Alizade
www.1news.com.tr
Bir yanıt yazın