HAKİKATLİ KEMAL
İmralı’dan Abdullah Öcalan avukatları vasıtasıyla son talimatında;
“Kılıçdaroğlu Baykal’ın yeni bir versiyonu olmak istemiyorsa,Kemalizmi demokratikleştirmek gibi bir misyonu varsa BDP ile diyaloğa açık olmalıdır.
CHP ve Kılıçdaroğlu cumhuriyetin demokratikleştirilmesi yönünde bir açılım içine girerse birliktelik gelişebilir.
Yapılacak bu ittifak Kürt-Türk ilişkilerinde yeni bir sayfa açabilir” diyor.
*
Yönetimi Kemalist ilkelerin eskimiş,hesaplaşılması ve aşılması gerekli bir ideoloji olduğu görüşünde “sosyal demokratlar”,
Kemalizmden sosyal demokrasi çıkarma peşinde “revizyonistler”,
Amaca giden her yolu mübah gören ve bunun için herşeyi feda edebilen “makyevelistler”,
Köylüden medet uman “narodnik’ler”,eksiksiz devrim için her amaca yönelen “goşistler”,
Ulus- devletin yerine halkların iradeleşmesine inanan “demokratik konfederalist”ler koalisyonundan oluşan,
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’si;vakit geçirmeksizin durumdan vazife çıkartıyor!
*
Van’da CHP’li Ensar Öğüt’ün Kürt Sorununun çözümü için “Asker de,PKK da silah bıraksın” açıklaması ardından,
Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş;”Oylarımızın düşük olduğunu görüyoruz.Bölgede yakın ilişkiler kurmak istiyoruz”diyor.
Tutabilene aşk olsun! Yeni CHP freni boşalmış kamyon gibi ilerlemektedir…
Diyarbakır’da İnsan Haklarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu;”CHP olarak TBMM bünyesinde tüm partilerin destekleyeceği bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmasını” öneriyor!
YeniCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Hakikatleri Araştırma Komisyonuyla ilişkin soruya verdiği yanıt ise herşeyi gözler önüne sermektedir;
“Bütün faili meçhuller ortaya çıkarılsın istiyoruz.PKK ve Öcalan ne der bilmiyorum ama bizim bu konuda söylediğimiz bu”diyor!
Woaw!
*
Ayrılıkçı Kürtçü PKK terörü;geçen otuz yıl boyunca yaklaşık 40 bin insanın ölümü ile maddi ve manevi onulmaz acıların nedenidir.
Rağmen bugün barış sağlamak,toplum vicdanını rahatlatmak ve toplumsal mutabakatı yenilemek için bir dizi şartı da ileri sürebiliyor!
Mesela işbirlikçileri vasıtasıyla TBMM’de kurdurmayı amaçladığı Hakikatleri Araştırma Komisyonu sayesinde rezil terörle haklı mücadelesinde Türkiye’yi mahkum etmenin tuzağını kuruyor.
*
Emperyalizmden bağımsızlık temelinde özgünlüğüyle farklı Türkiye’ye; Arjantin,SriLanka,Ekvator,Şili,
Güney Afrika’da kurulmuş,
Kimi kayıplara ,kimi toplumsal mutabakata ,kimi kabule yönelik “Hakikatleri Araştırma Komisyon”ları örnek gösteriliyor.
*
Yaşananların Kürt ve Türk kaynaşmışlığı,iç içe geçmişliğinden yükselen Türkiye Ulus Devletinin; Kürtçü-Ayrılıkçı terör ile mücadelesi olduğu gerçeğine rağmen,
Mücadelenin asla kabul edilemez bir savaş ya da iç savaş olduğu algısıyla hareket ediliyor!
Bu suretle daha “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulsun dendiği andan itibaren,
İş;terör suçlarıyla ilgili Türk Ceza Hukukundan çıkıyor,
Türkiye uluslararası hukuk karşısında varsayılan Kürdistan ile denkleniyor!
*
TBMM de Hakikatleri Araştırma Komisyonunun adlî ya da tarih sorgulayıcı niteliği olmadığı propagandası yapılıyor.
Ne ki Kürtçü Hareket önce bir Kürt statüsü oluşturarak Demokratik Özerklik ardından Bağımsızlık yolunda;
Soykırıma uğramış bir halk olduklarını komisyon vasıtasıyla bizzat TBMM’ne kabul ettirmenin çabasındadır.
Abdullah Öcalan;”15 Şubat Kürtlerin soykırım tarihidir”diyor!
Cumhuriyetin ilanından sonra Kürt Teali Cemiyeti ileri gelenleri ve Şeyh Sait Kürdistan bağımsızlığı için gizli bir komite kurmuşlardır.
Musul konusunda isteklerini Türkiye’ye kabul ettirmek isteyen İngilizlerin kışkırtması ve desteğiyle ayaklanılır.
Kürt Emirliğinin kurulması, Batı Anadolu’da ve İstanbul’da Hilafetçi ayaklanmayla Vahdettin’in İstanbul’a getirilmesi planlanmaktadır.
Cumhuriyet ve Mustafa Kemal’in dinsizliğine karşı mal ve canların verilmesinin helal olduğu çağrısıyla; 15 Şubat 1925 te ayaklanma başlatılır.
Takrir-i Sükûn Kanunu ve ayaklanmanın bastırılması ardından Şeyh Sait; İsyan Bölgesi İstiklal mahkemesinde idam edilir.
Bakın şu tesadüfe-ki; Abdullah Öcalan’da 15 Şubat 1999 da Kenya’da yakalanmıştır!
BM Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi soykırımı;
Ulusal,etnik,ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle giriştiği öldürme,ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verme,yaşam koşullarını kasten bozmak olarak tanımlıyor.
Ayrılıkçı Kürtçü Hareket temsil ettiğini iddia ettiği Kürt vatandaşların 1925 yılından bu yana soykırıma uğratıldığını savlıyor!
*
-İşte; ulus devlet,Kürt etnik kimliği,Kürt Halkı,savaş ve soykırım gibi konularda gerçeklerin bilinmesinin gerekliliğinden hareketle,
Hakikatleri Araştırma Komisyonunun toplumsal bağışlama,iyileşme ve mutabakat sağlaması konusunda yararı ileri sürülüyor.
Fakat nihai toplumsal mutabakat için geçmişin gerçeklerinin çok daha fazla siyasi, hukuki,mali,sosyal talepler doğuracağını da düşünmek,
O nedenle Hakikatleri Araştırma Komisyonunun sadece bir geçiş mekanizması olduğunu görmek gerekiyor!
*
Türkiye Hakikatleri Araştırma Komisyonu vasıtasıyla bir meçhule yatırılmak istenmektedir.
Abdullah Öcalan’ın demokratik Kemalizm tanımında Kılıçdaroğlu’nun yeniCHP’si;
Eğer böyleyse;
Kemalizmin ilkelerini teoriye terkediyor, Kemalizmin pratiğini ise liberalleştiriyor demektir-ki;
Bunun anlamını en iyi Leonardo da Vinci ifade ediyor;
“Uygulamaya elvermeyen teori anlamsızdır,
Teoriye dayanmayan uygulama ise kısırdır”diyor.
*
Ne ki bunu “Benim adım Kemal” diyen,
Memur Kemal’e,emekli Kemal’e,işçi Kemal’e,o Kemal’e bu Kemal’e,
Hakikatli Kemal’e inandırmak gerekiyor.
Bir serçe hafifliğinde bir o dala bir bu dala sekmektedir-ki;
O’nu yakalayıp tutana ve Türkiye’nin hakikatini anlatabilene, o’nu ikna edebilene aşk olsun!