TÜRKİYE’NİN HER BÖLGESİNDE BİR TARİKAT VE CEMAAT VAR?
İŞTE ŞEHİR ŞEHİR TARİKAT HARİTASI:
Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla hareket ediyorlar. Kimileri de
neredeyse holdingleşmiş durumda. Postluk bazen babadan oğula, bazen
kardeşlere geçiyor. Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın bağları var,
bazıları politikayla ilgilenmiyor. Ancak tüm Türkiye’nin her bölgesinde
günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkiliyorlar. Tarikatları, kurucularını,
etkili oldukları bölgeleri, yaklaşımlarını araştırdık, haritasını çıkardık.
İSTANBUL-KAYSERİ-DÜZCE-ANKARA **Kadiri Muhammediye*
Kadiri tarikatı kökenli Muhammediye kolu İstanbul, Ankara, Kayseri ve
Düzce’de güçlü. Lideri Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed
Ustaoğlu.1987’de imamlıktan emekliye ayrılan Ustaoğlu, İstanbul’da yaşıyor.
Cemaatin Kayseri vekili Muammer E. Almanya vekili Şükrü Oral. Muhammediye,
tarikat şeceresini Kadiri tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani’ye
dayandırmakla
birlikte kendisini Nakşibendi ve Mevlevi geleneğinin parçası kabul ediyor.
Zikir törenlerinde zaman zaman yaklaşık bin kişiyi buluşturmayı başarıyor.
KÜTAHYA Halveti tarikatının Şabaniye Kolu *
Şeyhlik postunda Mehmet Dumlu oturuyor. Türkiye’nin en aktif Halveti
tarikatı olarak biliniyor. Düzenli yaptıkları zikir törenlerine kadın ve
erkeğin bir arada katılmasıyla tanınıyorlar. Kütahya merkezli cemaatin zikir
törenlerine İstanbul’un yanı sıra, Bursa, Uşak, Eskişehir, Ankara ve
Afyon’dan da geniş katılımlar oluyor.
ANKARA-VAN-Ş.URFA-İSTANBUL ** Hizb-ut Tahrir *
Grup kendisini “İdeolojisi İslam olan parti” olarak tanımlıyor. Adlarını
Hizb-ut Tahrir Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik’in İstanbul Fatih Camii’ndeki
basın açıklamasıyla duyurdular. Ankara ve İstanbul’un yanı sıra Şanlıurfa ve
Van’da da güçlü oldukları biliniyor. Örgüt çalışmalarını Ankara merkezli
Köklü Değişim adlı dergi çevresinde sürdürüyor.
ANKARA- ANTALYA Galibiler*
Kadiri-Rufai tarikat geleneğinden gelen cemaatler arasında tarikatlığını
ilan eden tek kol. Şeyhleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. Zikirde şiş
çekmeleriyle tanınıyorlar. Yaptıkları zikre yaklaşık 3 bin kişi katılıyor.
Şeyh Kuşçuoğlu kendisini şöyle tanımlıyor: “Mezhep olarak Hanefi; meşrep
olarak Alevi; yol olarak Kadiri-Rufai Galibiyiz.” Faaliyetlerini, şeyhin
adını taşıyan eğitim vakfı kanalıyla sürdürüyor. Cemaat Antalya’da da
faaliyette.
ERZURUM ** Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu*
Said Nursi’nin ölümünden bu yana Nurcular 10’dan fazla gruba bölündü. En
etkin grup Fethullah Gülen cemaati. Ancak, Nurcular içinde bir isim var
ki,Said Nursi’nin ölümünden bu yana “talebeler” içindeki saygın önder
konumunu hiç kaybetmiyor. Bu isim, Nurcular arasında Kırkıncı Hoca olarak
tanınanMehmet Kırkıncı. Said-i Nursi’nin, “Evlerinizi medrese yapın”
çağrısına uyup
Erzurum Karanlık Kümbet Medresesi’ni kuran Kırkıncı, yaşamını burada
sürdürüyor. 12 Eylül darbesinden iki yıl sonra MGK Başkanı
GenelkurmayBaşkanı Kenan Evren’e mektup yazan Kırkıncı Hoca, “Dini
güçlendirmek, milleti güçlendirmektir” demiş, ima yoluyla da olsa anayasa
referandumundacemaat desteğine karşılık, cemaate destek arzusunu dile
getirmişti. Bu tavrı
nedeniyle Nurcular arasında eleştirilse de, müridleri ve Gülen’i Nurcu yapan
hocası olduğu için, Gülen Cemaati taraftarları arasında özel bir
otoriteyesahip..
TRABZON ** İcmalciler*
Kadiri Tarikatı’nın İcmal Kolu’nun lideri Haydar Baş son dönemde
çalışmalarını Bağımsız Türkiye Partisi adıyla sürdürüyor. Parti, 3 Kasım
2002 seçimlerden büyük bir yenilgiyle çıktı. Ulusal televizyon ve günlük bir
gazetenin sahibi Haydar Baş’ın Türkiye’nin en zengin cemaat liderleri
arasında olduğu iddia ediliyor. Trabzon ve çevresinde güçlü.
İSTANBUL-BURSA ** Cerrahiler*
Halveti tarikatına dayanıyor. Dergahları, İstanbul’da Fatih-Karagümrük’teki
Kethüda Canfeda Hatun Camii bitişiğinde. Zikirlerinde, müzik ve ibadet
dışında hiçbir şey konuşulmuyor. Müritleri arasında çok sayıda tanımış ses
sanatçısı bulunuyor. Tarikatın Tophane’deki Kadiriler yokuşundaki
Kadirhane’sinde düzenlenen zikir törenleri neredeyse turistikleşmiş durumda.
Kadirhane’nin şeyhi Ahmet Misbah Erkmenkul. Celvetiye tarikatına bağlı
İsmail Hakkı Bursevi tarafından kurulan Hakkıye kolunun müritleri ise en çok
Bursa’da yaşıyor. Kurucularının adını taşıyan bir vakıfları var.
İSTANBUL-ANKARA-ÇORUM-BOLU Uşşakiler*
Halveti Tarikatı’nın bir kolu Uşşakiye. Merkezi İstanbul Kasımpaşa..
Kurucusu Pir Hüsameddin’in türbesi de bu semtteki aynı isimli camide.
Tarikatıkamuoyuyla tanıştıran isim İbrahim İpek. Uzun yıllar sessiz faaliyet
gösteren tarikat onunla birlikte ün kazandı, İpek Yolu adlı yeni bir cemaat
oluştu. İpek’in 2000 yılında ölümünün ardından posta 44 yaşındaki eski milli
güreşçi Fatih Nurullah oturdu. Nurullah tarikat nüfusunu artırmak için
herkese açık kutlamalar, piknikler düzenliyor; zikirleri tarikat üyesi
olmayanlara da açıyor. Tarikatın Kasımpaşa’daki merkezi her sene Bolu ve
Çorum’da düzenlediği “Devran” adlı zikir törenleriyle tanınıyor. Bolu’daki
son devrana 2 bin kişi katılmıştı.
ADIYAMAN-ANKARA-AFYON-SAKARYA-İSTANBUL ** Menzilciler*
Nakşibendi Tarikatı’nın Menzil Kolu adını Adıyaman’ın Menzil köyündenalıyor.
Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra
hayatını kaybeden Raşit Erol. Şeyh postunda şimdi kardeşi Abdülbaki Erol
oturuyor. Şeyh adaylarından Fevzettin Erol ise şimdilik cemaatin Ankara ve
Afyon örgütlenmesini yönetiyor. Menzilcilerin Ankara çevresi “Semerkant
Grubu” olarak da adlandırılıyor. Fevzettin Erol, yılın bir bölümünü de
Afyon’daki merkezde geçiriyor. Cemaat ekonomik gücünü özellikle kendilerine
derviş adını veren müritlerin kurduğu şirketlerin belediyelerden aldığı
ihalelerle arttırıyor. Raşit Erol’un “İmanı kurtarmanın ve pekiştirmenin
kafi olduğu bir devir yaşıyoruz” anlayışıyla hareket eden cemaatin Adıyaman
Menzil ve Ankara merkezleri özellikle alkol bağımlılığından kurtulmak
isteyen kişilerin ilgi odağı.
SİİRT- ANKARA- İSTANBUL- ELAZIĞ Tillocular*
Kurucuları Sultan Memduh Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Siirt’in Tillo
beldesi manevi merkezleri. Süryanice “Yüksek Ruh” anlamına gelen
Tillogeleneği Kadiri Tarikatı’nın en güçlü kollarından. Siyasete uzak
durmaları nedeniyle İcmalcilerden, Kadiri-Rufai geleneğinde faaliyet
sürdürmesi nedeniyle de Galibilerden ayrılıyor.
HATAY-GAZİANTEP-ŞANLIURFA-KİLİS-MARDİN-BATMAN ** Hazneviler*
Türkiye Kürtleri arasında en güçlü Nakşibendi cemaatlerinden biri. Merkezi
Suriye’de. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Batman ‘da
örgütlüler.Cemaatin şeyhi Muhammed Haznevi yılda en az bir kez Türkiye’ye
gelip, zikir törenlerini yönetirdi. Geçen yıl öldüğünde, binlerce Türk
müridinin cenaze töreni için Suriye’ye geçmek istemesi haber bültenlerine
konu olmuştu. Şeyhliği Muhammed Haznevi’nin oğlu Muhammed Muta Haznevi
üstlendi.*
SAKARYA-DÜZCE-BURSA Hakikatçılar*
Hemen hemen tüm cemaatlere karşı yürüttüğü mücadeyle tanınan Hakikatçılar’ın
şeyhi Ömer Öngüt. Adapazarı’nda yaşıyan Öngüt, Cemalettin Kaplan, Fethullah
Gülen, Necmettin Erbakan, Süleymancılar, İsmailağa Cemaati ve Diyanet’e
yönelik ağır eleştiri içeren kitaplarıyla tanınıyor. Sakarya başta olmak
üzere Düzce, Bursa ve Ankara’da önemli sayıda müride sahip.
KAYSERİ Nakşibendi Yahyalı Cemaati*
Kayseri’de Gülen Cemaati’yle birlikte en güçlü dini grup. Nakşibendi
tarikatının Anadolu’daki en önemli kolları arasında. Yahyalı Hacı Hasan
Efendi’den alıyor adını. Şimdi şeyh postunda oturan kişi Ramazan Dinç.
Cemaat, Kayseri’deki sanayi gelişimine paralel olarak hızla büyüdü.
İSTANBUL Işıkçılar*
Seyit Abdülhalim Arvasi’ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık’ın kurduğu cemaat
günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. Cemaatin lideri Enver
Ören’in rahatsızlığı ve İhlas Finans’a el konulması cemaatin güç
kaybetmesine neden oldu.
TÜRKİYE’NİN EN YAYGIN İKİ CEMAATİ Gülen Cemaati ve Nurcular*
Türkiye’nin tarikat ve cemaat haritasında Nurcular ağırlıklı yer işgal
ediyor. Tarikatın en ünlü ismi Fethullah Gülen’in etkinlik alanı Türkiye’nin
tüm illerini kuşatıp, tarikat okulları kanalıyla Afrika’dan Uzakdoğu’ya
uzanıyor. Akyazılılar ve Türkiye Öğretmen Vakfı gibi kuruluşlarla başlayan
örgütlenmesi bugün büyük bir ekonomik ve siyasi güce dönüşmüş durumda.
Cemaatin medyadan eğitime, finansa, sağlık sektörüne kadar pek çok alanda
yatırımı bulunuyor. Gülen uzun süredir ABD’de yaşaması, olası vefatı
sonrasında bu büyük ekonomik gücün nasıl paylaşılacağı belli değil. Nur
cemaatinin içinde adı sık geçen diğer gruplar şunlar: Liderliğini Mehmet
Kutlular’ın yaptığı Yeni Asyacılar (İstanbul), liderleri İzzet Yıldırım
Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülen Med-Zehra Vakfı çevresi
(Doğu-Güneydoğu Anadolu), Müslüm Gündüz liderliğindeki Aczmendiler
(Elazığ-İstanbul), Yeni Nesilciler, Yazıcılar
*Süleymancılar*
Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, soyunu Nakşibendi Şeyhi Selahaddin
İbni Seracettin ‘e dayandırıyor. Zamanla bağımsız bir yol
izledi.Faaliyetlerini “kurs ve okul talebelerine Yardım Dernekleri” adı
altında yürütüyor. Türkiye’nin her ilinde en az bir Kuran kursuna sahip
cemaatin, kurs ve öğrenci yurtlarının toplam sayısının 1500’ü bulduğu
söyleniyor. Tunahan ‘ın ölümünün ardından cemaat liderliğine Kemal Kaçar
geçti. Onun vefatı sonrasında ise cemaat her ne kadar reddedilse de iki
kardeş Ahmet Denizolgun ile Beyazıt Denizolgun arasında bölündü.
İSTANBUL-ANKARA** İskenderpaşa Cemaati*
Geçmişi 1800’lü yıllara, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’ne uzanıyor. Uzun
süre,Gümüşhanevi tekkesi cemaate ismini verdi. Mehmet Zahit Kotku şeyhlik
postuna oturduktan sonra, görev yaptığı İskenderpaşa Camii tarikata ismini
verdi. Kotku’nun ölümünden sonra liderliğe geçen damadı Prof. Esad Coşan da
2001 Şubat’ında Avustralya’da trafik kazasında öldü. Post oğlu Nurettin
Coşan’a
kaldı. Esat Coşan, tarikatı kurduğu vakıflar sayesinde büyüttü. Bunların en
etkini Hakyol Vakfı. Koşan, İlim Kültür ve Sanat Vakfı ile Sağlık Vakfı’nı
da kurarak örgütlenmeyi genişletti. “Hanım Dernekleri”yle kadın
örgütlenmesine yöneldi. Şu andaki lider Nurettin Coşan, dini eğitiminin yanı
sıra New York’ta işletme öğrenimi gördü. Babasının isteğiyle 1996’da aile
şirketi Server Holding’in yöneticiliğini üstlendi.Ticari faaliyetleri ve
seyahatleri nedeniyle liderlik görevini yerine getiremediğini iddia eden
bir grubun muhalefet başlattığı ve tarikattan koptuğu söyleniyor. Siyasetin
birçok önemli ismi cemaatle gönül birliği içinde. İskenderpaşa Tarikatı’nın
bir de siyasi partisi var: “Sağduyu Partisi.”
İZMİR-MANİSA-AYDIN** Melamiler *
Melami Tarikatı’nın kamuoyu önüne çıkan en önemli ismi Ahmet Arslan. Emekli
astsubay Arslan, Şeyh Hasan Özlem’in 1996’da ölümünün ardından posta oturdu.
66 yaşındaki Arslan, Manisa’nın Salihli ilçesinde yaşıyor. Cemaatin Aydın,
Adana, Uşak ve İzmir’de mürit grupları bulunuyor. Tarikatın diğer önemli smi
Davud Yılmaz. 73 yaşında, İzmir’de yaşıyor ve küçük bir cemaati kontrol
ediyor. İstanbul’da da takipçileri var.”İbadet gizli, gösterişsiz olmalı”
yaklaşımını savunan Melamiler genellikle ev toplantılarında bir araya
geliyor.
İSTANBUL-KONYA-ANKARA** Erenköy Cemaati*
Kökleri Kelami Dergahı’na ve şeyhi Erbilli Mehmet Esat’a dayanıyor. Mehmet
Esat, tekkeler kapatılınca Erbil’deki arazilerini satıp, İstanbul’a
yerleşti. Erenköy’de bir köşk aldı, cemaatin temellerini attı. Menemen
Ayaklanması’na karıştığı iddiasıyla gözaltındayken rahatsızlanıp hayatını
kaybetti. Erenköy Cemaati, Mehmet Esat’ın halifesi Mahmud Sami
Ramazanoğlu’nca kuruldu. Nakşibendi geleneği içinde, esnaf ve işadamlarının
kolu olarak biliniyor. Ramazanoğlu’nun ardından cemaatin dini sorumluluğunu
Musa Topbaş üstlendi. Onun ölümüyle üç isim ön plana çıktı: Yeni Şafak’ın
eski başyazarı Ahmet Taşgetiren, Eymen Topbaş ve Konya’da yaşayan Tahir
Büyükkörükçü. Şeyh postuna Büyükkörükçü’nün oturduğu ileri sürülüyor.
Konya’da Erenköy Mahallesi’nde yaşayan Büyükkörükçü bir dönem Milli Selamet
Partisi milletvekilliği de yapmıştı. Erenköy Cemaati’nin Ankara
örgütlenmesini ise Muradiye Vakfı yürütüyor.
İSTANBUL** İsmailağa Cemaati*
Kurucusu Ebuishak İsmail Efendi, 1723’te Fatih’te adını taşıyan camiyi inşa
ettirdi. Ölümünden sonra cemaati tarikat yoluna girdi. Şeyh Batumlu
AliHaydar Efendi, 1960’da ölene kadar liderliği yürüttü. Görevi İsmail Ağa
Camii imamı Mahmut Ustaosmanoğlu devraldı. Cemaat İstanbul’un
merkeziFatih’te, Türkiye’nin en dikkat çeken İslami gettosunu oluşturdu.
Sarık, şalvar ve cübbeli giyimleriyle diğer Nakşibendi gruplarından
ayrılıyorlar. İsmailağa Cemaati, Ustaosmanoğlu’nun kökeni nedeniyle İslami
gruplar içinde “Oflular” olarak da tanınıyor
AKP�YE OY VERECEKLER OKUSUN
*Bu politikalar böyle devam ederse, yemin ediyorum gerilla mücadelesiyle
kalmayacak, hayatınızı cehenneme çevireceğiz.
*Kürtçenin eğitim dili olması ve demokratik özerkliğin derhal tanınması
gerekir. Aksi halde özerklik ilan edeceğiz.
*Kürt halkı, kentleri, yolları, yaşamı tıkayacak. Buna söz veriyoruz.
*Milletvekilleriniz gibi, generalleriniz de askerlerinizin cenazesine
gelemeyecek. *Artık sahipsiz değiliz. Diz çöktürmeye çalıştığınız bu halkın
önünde diz çökeceğiniz günler yakındır.
*Kürt halkına verdiğiniz sözü tutmazsanız, bu halk senin kafanı keser.
*Türkiye özerk bir yapıya sahip olmalıdır. Bu BDP�nin resmi projesidir. Bu
proje hayata geçecektir. Türkiye bunu imzalamıştır, hayata geçirmek
zorundadır.
*Türk Devletinin ve hükümetinin aklına � < has.ir� diyorum.
*Meşe ağacının dalları bir yerinize mi battı sayın hükümet.
*PKK bir terör örgütü değildir.
*PKK�ya her Kürt sempati ile bakar.
*Kürt halkının özgür olduğu bir gelecek için omuz omuza yürüyoruz. Artık
Kürt halkı birilerinin isteğiyle yönetilmek istemiyor. Kendi kendini
yönetmek istiyor. Bütün dünya biliyor, Kürtler özgürlüğü için çaba
gösteriyor. İmha, inkar politikaları para etmedi, çünkü Kürt halkı taviz
vermedi.
Yukarıdaki sözler bizzat BDP yöneticileri ve aydın olduklarını iddia eden
Kürtçüler tarafından söylenmiş ve tekzip edilmemiş sözlerdir. Üstelik
okuyanların sinirlerinin bozulmaması için, binlerce örnek arasından en
hafifler seçilmiştir. 2002 yılından evvel, bu sözlerin meydanlarda,
televizyonlarda, yazılı medyada söylendiğini gören bir kimse var mı?
*Milletimiz içinde bulunduğu zelil duruma, şeytanın uşakları öğretmenler ve
onların yetiştirdiği inançsız öğrenciler nedeniyle düşmüştür.
* Kemalist rejim, Atatürkçülük ve lâik Cumhuriyet kaybetmiştir, bitmiştir.
Savaşı biz kazandık.
Bu sözler de, televizyonlarda cüppeli,sarıklı, göbeğine kadar sakallı,
acayip kıyafetli din tüccarları tarafından söylenmiştir. Hayatları boyunca
hiç çalışmayan,tek kuruş vergi vermeyen, krallara layık bir hayat süren ve
lüks içinde yaşayan, kutsal dinimizi geçim kapısı yapmış bu seccade
şeytanlarının sözleri de tekzip edilmemiştir. Bu sözlerin de, 2002�den önce
serbestçe söylendiğini gören, duyan var mı?
*Türk Telekom adlı Milli Şirketimiz; 1,5 Milyar Dolar peşin, kalan 5 Milyar
Dolar ise 5 yıl taksitle satıldı. Türk Telekom satıldığında kasasında 1,8
Milyar Dolar vardı. AKP Hükümeti, şirkete 5 yıl vergi muafiyeti tanıdı.
Satış anında Türk Telekom�un yıllık karı 2 Milyar Dolar idi. Satış
sözleşmesine göre şirket, üzerindeki gayrimenkulleri satamayacak ve devir
anında devlete teslim edecekti. Fakat Türk Telekom�u satın alanlar, çok
sayıda gayrimenkulü sattılar. Satılmaması yönündeki Danıştay kararlarını ve
Devlet Denetleme Kurulu kararlarını dinlemediler.
Türk Telekom�u neredeyse bedavaya satın alanlar ile Başbakan Erdoğan�ı
Lübnan�da karşılayanlar aynı ailedirler. Hariri ailesi. Türk Telekom�un
patronu olan ve Türkiye�deki yargı kararlarını takmayan kişi ile, Lübnan
Başbakanı aynı kişidir. Başbakan Erdoğan�ın biraderi, Saad Hariri!..
Emin Çölaşan�ın yazdığına göre, Başbakan Erdoğan�ın konuşma yapacağı gün,
meydanın kalabalık olması için kişi başına 125 Dolar para ve kumanya bizzat
Hariri ailesi tarafından dağıtılmış�
Bu konuda söylenenlerin hepsi belgelidir ve devletin elinde bulunmaktadır.
Yüce Divan sorgulaması sırasında Türk Telekom�un Türkiye�deki gizli
ortakları da açığa çıkacaktır.
*Durduk yerde zenginleştiğimiz söylendi. AKP Hükümeti �Satın Alma Gücü
Paritesi� (SAP) hesaplamalarında sistem değiştirdi. Bir gecede 2.354 Dolar
zengin olduk. Aynı hesaplama yöntemiyle, 2002 deki kişi başına gelirimiz,
3.400 Dolar değil, 11.705 Dolar olmaktadır. Yani 8 yılın sonunda, dünyada ki
uygun konjonktüre rağmen sadece 11.705 Dolardan, 15.400 Dolara çıkabilmişiz�
Bu dört örneği bilerek seçtim. Bu dört konuda söylenenler, günlük
politikanın dışında olan örneklerdir. Bir ülkenin varlığını sürdürebilmesini
ve geleceğini doğrudan ilgilendiren konulardır.
Siyaseti okumasını bilen birine, yukarıdaki örnekleri, ülke ismi vermeden
sorsanız size söyleyeceği şudur;
*Bu devlet kendi koyduğu yasaları uygulamıyor. Ülkeyi yöneten hükümet
görevini yapmıyor, aksine kendi ülkesini bölünmeye götürecek uygulamalara
bilerek veya bilmeyerek yol açıyor.
*Bu ülkede böyle devam edilirse, çok yakında İran tipi �İslam Cumhuriyeti�
kurulur.
*Bu ülkede yolsuzluk ve hırsızlık devletin tepe noktalarını sarmış. Yargı ve
basın korkutulup, sindirilmiş.
*Bu ülkenin ekonomisinde yönetenler, rakamlarla oynamaya başladılar mı, o
ülkede ekonomik istikrarı sağlamak mümkün değildir.
Zaman zaman AKP�ye oy vermiş dostlarımızın sitemleriyle karşılaşıyorum. Çok
sert eleştirilerde bulunduğum ifade ediliyor.
Siyasi partiler ülkeye hizmet etmenin önemli araçlarındandır. Parti amaç
değil, araçtır. Ayrıca parti, din değildir. Bulunduğunuz parti ülkeye zarar
vermeye başlarsa ve siz bu kötü gidişi engelleyemiyorsanız, itirazlarınızı
kayda geçip o partiyi terk etmelisiniz. Çünkü partiler kurulur, başarılı
veya başarısız olur, hizmet eder, ömürlerini tamamlayıp tarihe mal olurlar.
Fakat ülkemiz bir tanedir ve onu korumak hepimizin görevidir. Cahil ve kötü
niyetli siyasetçilerin ihtiraslarına karşı ülkemizi korumak hepimizin
öncelikli görevi olmalıdır.
AKP�ye oy vermiş ve vermeyi düşünenler lütfen yukarıdaki dört konuyu okuyup,
kendi vicdanlarında değerlendirsinler ve aşağıdaki sorularıma da cevap
versinler;
*Kendi Milli Ordusuna ve onun komutanlarına düşmanca yaklaşan AKP
İktidarının, Kürtçü-Bölücü takımına ve onların hakaretlerine karşı sessiz
kalmasını, yasaları uygulamamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
*Kendi Ordusunu taşıyamayan bir milletin, başka milletlerin ordusunun
çizmesi altında yaşamaya mahkum olduğunun tarihte bir çok örneği olduğunu
bilmiyor musunuz?
*Askeri sevmeyebilirsiniz, ama askere düşman olanlarla beraber olanlar için
ne düşünüyorsunuz?
*Dinimizin, son yıllarda çoğalan cemaat ve tarikatlar aracılığıyla geçim ve
siyaset aracı yapılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
*Bakanlıkların ve devletin en önemli kadrolarının cemaatler tarafından pay
edilmesine nasıl bakıyorsunuz?
*AKP, 9 yılda �ÜRETKEN SABİT YATIRIM� olarak ne yaptı ve ne kadar istikrarlı
iş gücü yarattı?
*AKP, iktidarı devraldığında 147 Milyar Dolar olan borcumuzu, iki katından
fazlasına çıkartırken, Cumhuriyetin 87 yıllık varlığını da ikiye katladı mı?
*Bu mal varlığını arttırmadığı halde, sattıkları Milli Varlıklarımızın
paraları nereye gitti?
*Uluslararası tefeciler, sıcak para baronları ve bankerler niçin AKP
iktidarından çok memnunlar?
* Geçen 9 yılda, çocuklarını Remzi Gür adlı işadamından aldığı bursla okutan
Başbakan Erdoğan�ın ve çocuklarının mal varlıklarındaki artışlar, bu ülkenin
insanına, özellikle AKP�ye oy veren insanlarımıza da aynı oranda yansıdı mı?
Kimseyi kırmak, üzmek gibi bir derdimiz asla olamaz. Ama herkesin şunu da
iyi anlaması gerekir;
Kim ki, Türkiye�nin birliğinin, bütünlüğünün, varlığının düşmanıdır o bizim
can düşmanımızdır ve asla affımız yoktur.
Beraber ve huzur içinde yaşayacağımız değerlerimiz;
Özgür, çağdaş ve örgütlü toplum- Demokratik, Lâik ve Sosyal Hukuk Devleti,
Türk Milleti olarak onurla yaşamayı bilmek ve herkesin etnik kökenine,
inancına saygılı olmak, demokratik rejim içinde zenginleşmek için çok
çalışmak, hür milletler topluluğunun onurlu bir üyesi olmak ve Yurtta Barış,
Dünyada Barış ilkesine bağlı olmak.
Bu ve benzeri ortak değerlerimizi savunmak, geliştirmek ve korumak
hepimizin ortak görevidir. Tüm bunları yapmayıp, vatanı koruyan
çocuklarımızı çekinmeden şehit eden, Türk Bayrağı geçerken, bayrağa tüküren
soysuzlarla beraber olanları utanmadan desteklemek bu ülkeyi seven insanın
yapabileceği bir iş değildir.
Herkesin aklını başına alıp ona göre davranma zamanı gelmiştir hatta
geçmektedir de.
Benden söylemesi�
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Kasım 2010
RİFAT SERDAROĞLU