“Ermeni Milleti Nizamnamesi”nin 1863 yılında ilanında sonra Patrikler, daha çok milli ve siyasi cephelerde çalışmaya başlamışlardır.
Bu nizamname, Ermenilerce muhtariyet için bir adım telakki olunmuş Lübnan olayları dolayısıyla vuku bulan Avrupa müdahalesi genişlerse, bu müdahalenin kendileri için de faydalı olacağı ümidi uyanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda bağımsız Ermenistan için başlatılan isyanlar (1780-1862 yılları arasında) netice vermemiştir.
Osmanlı İmparatorluğu içinde muhtar bir Ermenistan kurulması düşüncesinin lideri Patrik Mıgırdiç Hırimyan (1869-1873)’dır. 1820’de Van’da doğan Mıgırdiç Hırimyan, 1854 yılında 34 yaşında iken, Akdamar Kilisesi’ne Vartabed olmuş böylece kiliseye üye olmuştur. 1858’de Van’da Varak Manastırı’nda kurduğu matbaada Ermeni bağımsızlığını güden “Van Kartalı”, 1863’de Muş’ta St. Garabed Manastırı’nda da “Muş Kartalı” adlı gazeteleri neşretmeye başlamıştır. Vaazları ile dikkati çekmiş olan Hırimyan, 1869 yılında İstanbul’da Ermeni Patriği seçilmiştir. Onun Patrik seçilmesi, uyanmakta olan Ermeni milli menfaatlerinin zirveye tırmanması sonucunu doğurmuştur. Patrik Hırimyan, göreve başlar başlamaz şu iki esas üzerine çalışmaya başlamıştır:
“Ermeni Milleti Nizamnamesi”ni tekrar tetkik ve vilâyetlerin arzusuna ve ihtiyaçlarına göre tadil ettirmek, İstanbul Ermeniliği’nin, meclisin ve hükümetin gözlerini Ermenistan’a çevirmek.
Hırimyan’ın, Ermeniler’i macera peşinde sürüklemek yolundaki politikasını beğenmeyen ve geleceklerini Türkiye’ye bağlı kalmakta gören banker, sarraf ve hükümet memurları ona cephe almışlardır. Nihayet Patrik olarak takip ettiği amacı elde edemeyen Hırimyan, 1873 Ağustos’unda istifa etmek zorunda kalmıştır.
Yerine geçen Patrik Nerses Varjabedyan (1874-1884)’ın da Hırimyan’ın izinden yürümüştür. 1876’da II. Abdülhamid tahta geçmiş ve I. Meşrûtiyet ilan edilmiştir. Nerses Varjabedyan, Bulgar meselesini halletmek için toplanan İstanbul Konferansı (12 Aralık 1876-20 Ocak 1877) sırasında İngiliz Büyükelçisi Henry Elliot’a, eski Patrik Hırimyan tarafından tertip edilmiş olan Osmanlı Ermenilerine yapılan sözde baskıları gösteren bir rapor vermiş, fakat konferansın konusu sebebi ile bu teşebbüsten bir netice alınamamıştır.
Hırimyan zamanında başlayan Patrikhane’nin şikayet raporları ve müracaatları, Rumeli Hristiyanları meselesinden sonra çok şiddetli bir safhaya girecektir. Patrikhâne’nin Bab-ı Ali’ye ve Avrupa devletlerine verdiği mezalim raporları, şikâyetnâmeler tetkik olunduğunda, bunların çoğunun vilâyetlerde meydana gelen basit zabıta olaylarından başka bir şey olmadıkları görülür. Patrikhane, bir taraftan sistemli olarak en basit olayı abartarak hükümete duyururken, diğer taraftan da bunları siyasî önemli olaylar şekline sokarak Avrupa devletleri temsilcilerine vermeye başlamıştır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan önce Ermeniler için iki yol görünmektedir: Osmanlı Devleti’ne ve Türkler’e sadık kalmak, İmparatorluk içindeki diğer Hristiyan toplumların hareketlerini takip ederek çalışmak ve Avrupa devletlerinin müdahalesini sağlamak. Patrik Nerses, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Salisbury’e yolladığı 13 Nisan 1878 tarihli mektubunda şunları yazmaktadır:
“Ermeniler ile Türklerin bir arada yaşamaları artık imkânsızdır. Eşitliği, adaleti ve vicdan özgürlüğünü ancak bir Hıristiyan yönetimi sağlayabilir. Müslüman yönetiminin yerini Hıristiyan yönetim almalıdır. Ermenistan (Doğu Anadolu) ve Kilikya, Hristiyan yönetimin kurulması gereken yerler arasındadır… Türkiye Ermenileri işte bunu istiyorlar… Yani, Türkiye Ermenistan’ında, Lübnan’da olduğu gibi, güvence altına alınmış bir Hıristiyan yönetim istiyorlar.”
Patrik Nerses, 17 Mart 1878 günü de, İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Layard’ı ziyaret ederek, “Bir yıl önce Osmanlı idaresinden şikayetimiz yoktu, ancak Rus zaferi şimdi durumu değiştirdi, Doğu’da bağımsız bir Ermenistan istiyoruz. Eğer siz yardım edemezseniz bunu gerçekleştirmek için Rusya’ya müracaat ederiz.” demiş, elçi Ermenistan’dan nereyi kasdettiğini sorunca da, “Van, Sivas, Diyarbakır ve Kilikya” diye cevap vermiştir. Elçinin, “Evet ama bu yerlerin hiçbirinde çoğunlukta değilsiniz.” demesi üzerine de, “Bunu biliyoruz, ama şimdi Rusya Doğu’da topraklar kazanıyor, Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki güç dengesi değişti. Biz de geleceğimizi düşünmeliyiz.” diye Ermeniler’in amacını açıklamıştır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlılar’ın barış istemeleri üzerine 31 Ocak 1878 tarihinde Edirne’de yapılan mütareke ile sona ermiş, barış şartları ise Ayastefanos (Yeşilköy)’ta tespit edilmiştir. Ayastefanos (Yeşilköy)’ta devam eden barış görüşmeleri sırasında bizzat Nerses Varjabedyan ve bazı Ermeni ileri gelenleri, Rus murahhas heyeti başkanı, Çar’ın kardeşi Grandük Nikola ile görüşerek, antlaşmaya Ermeniler ile ilgili bir madde koydurmayı başarmışlardır. 3 Mart 1878 tarihinde Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan ve gayet ağır hükümler taşıyan Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesinde geçen “Ermenistan” tabiri ile böyle bir memleketin varlığı da Osmanlı Devleti’ne kabul ettirilmiştir. Ancak bu anlaşma yürürlüğe girmemiştir.
Ayastefanos Antlaşması’nın Berlin’de tadil edileceği haberini alan Patrik Varjabedyan, harekete geçerek, toplanacak olan kongreye katılacak bütün devletler nezdinde yoğun bir faaliyette bulunmaya başlamıştır. Bu amaç doğrultusunda Beşiktaş Başpiskoposu Horen Nar Bey, Rusya (St. Petersburg)’ya giderek, Çar II. Aleksandr tarafından kabul edildi. Horen Nar Bey, Çar’dan, Osmanlı Ermenileri’ni himaye etmeye devam etmesini ve Berlin Kongresi’nde davalarını savunmasını rica etmiştir. Eski Patrik Hırimyan’ın başkanlığında bir heyet de Avrupa başkentlerini (Roma, Viyana, Paris, Londra) dolaşarak siyaset adamlarını Ermeni Davası (Hai Tahd)’na kazandırmak için propagandaya çıkmıştır. Bu heyetin elinde, Ermeni isteklerini belirten ve Türkiye’de Ermenistan kurulması için hazırlanan 7 maddeden müteşekkil bir proje bulunmaktadır.
Patrik Nerses Varjabedyan da, bir taraftan Manchester Ermeni Komitesi Başkanı Karekin Papazyan’a gönderdiği bir mektupta, siyasetlerinin Rusya’ya minnettar kalarak, İngiltere’den ümit ve onun sayesinde hedefleri olan maddi ve manevî refaha ulaşmak olduğunu belirtmiş, diğer taraftan da 30 Haziran’da İstanbul’da İngiliz Büyükelçisi Layard’ı ziyaret ederek projelerini Kongre’ye vermiş olduklarını ifade ederek, İngiltere’nin bu projeyi de desteklemesini istemiştir.
Patrik Nerses ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermeniler’in nüfusları hakkında da büyük devletlere tahrif edilmiş rakamlara ulaşan kilise istatistikleri göndermiştir.
Neticede sun’i mesele, Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesi fazla değişikliğe uğramadan 13 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan Berlin Muahedesi’nin 61. maddesi olarak kabul edildi. Böylece, “Ermeni Meselesi”, büyük devletlerin nezâretinde olmak üzere Osmanlı Devleti’nde yapılacak bir “Islâhât Meselesi” halinde tespit edilmiştir.
Dr. Abil İbrahimov
abilibrahim80@yahoo.com This e-mail address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it
1news.com.tr
Bir yanıt yazın