Türkiye Cumhuriyeti , üniter bir devlettir ve nüfusu , kendisine vatandaşlık bağı ile bağlı olan ve çeşitli kökenlerden gelen insanlardan oluşmaktadır . Cumhuriyet’in resmi dili Türkçe’dir . Vatandaşların arasında , din , dil , ırk ayırımı yoktur . Hristiyan azınlıklar da dahil , tüm vatandaşlar , Türkiye nüfusunun asli unsurları olarak tescil ve kabul edilmişlerdir .
Şimdi , bu tarihi ve anayasal gerçekleri hatırlattıktan sonra , bilhassa son on yıllarda sürekli gaz verilen mikro-milliyetçi akımların yarattığı sıkıntılara gelelim ki , bunların başında Kürt sorunu yer almaktadır . Son dönemlerde , sürekli olarak , bir Kürt sorunu ısıtılmaktadır .Herkes konuşmakta , fakat tam olarak ne istendiği dile getirilmemekte idi . Devlet ise , sorunun kültürel hak isteklerinden kaynaklandığı varsayımından hareketle , Kürt kökenli vatandaşlarımıza yönelik , Kürtçe yayın yapan televizyon kanalı gibi yaklaşımlar organize etmiştir . Ancak , son dönemde , nihayet , dillerin altındaki bakla çıkartılarak , Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde , özerk bir idareden bahis açılmıştır ; yani , devletin yapısının federasyon haline getirilmesi istenmiştir . Böyle bir istek , anayasal olarak da tarihsel olarak da , kabul edilemez . Resmi insanlık tarihinin başladığı , Ortadoğu’dan Kafkasya’ya tüm bu topraklarda , üniter devletin dışındaki her türlü yapılanma , parçalanma getirir . Ayrıca , Edirne’den Hakkari’ye , bu ülkenin üzerindeki her türlü kökenden vatandaşlar , yüzyıllardır bir arada yaşamakta , aynı sevinçleri ve aynı sıkıntıları paylaşmaktadırlar . Kimi kimden ayıracaksınız ? Varolan sıkıntılar , bilhassa ekonomik , kökeni ne olursa olsun , tüm ülke vatandaşları için geçerlidir . Varsayalım ki , Güneydoğu Anadolu’da özerk bir yapılanmaya gittik . Batı bölgelerde yaşayan ve sayıları hiç de az olmayan Kürt kökenli vatandaşlarımıza , “hadi artık siz de Güneydoğu’ya geri dönün” mü diyeceğiz ? Ya da batıda yaşayanlara , “madem ki burada kaldınız artık kökeninizi unutun” mu diyeceğiz ? Veya , evlilikler yoluyla birbirleriyle akraba olmuş değişik kökenlerden insanlara , “ya o tarafı ya da bu tarafı tercih edin” mi diyeceğiz ? Bunların hiçbiri kabul edilemez ve akla , mantığa ve vicdana da sığmaz . Türkiye Cumhuriyeti , asla ve asla , etnik kökene dayalı bir devlet olmamıştır ve olmayacaktır . Atalarımızın oluşturduğu ve bir dünya imparatorluğu olan Osmanlı Devleti de , etnik kökene dayalı bir devlet değildi , rakiplerinin içinde öyleleri olduğu halde … Birleşmenin bütünleşmenin güç getireceği ne kadar doğru ise , ayrışmanın parçalanma getireceği de o derece aşikardır .
Yukarıdaki gerçekleri saptamakla birlikte , Kürt (ve talep gelmesi halinde diğer) kökenli vatandaşlarımıza karşı , TRT-6 örneğinde olduğu gibi , Devletin yapabileceği bazı şeyler daha vardır . Ancak , önce , bir gerçeği tekrar hatırlamamız ve hatırlatmamız gerekir . İnsanlarımız , dinleri ve kökenleri konusunda hassastırlar ve maalesef bazı cemaatler ve örgütler , bu hassasiyeti istismar etmekte ve kendi emellerine ulaşmakta araç olarak kullanmaktadırlar . Bu durumda , din konusundaki Diyanet örneği gibi , insanlarımızın yalan yanlış bilgilendirilmelerini ve yönlendirilmelerini önlemek için , Devletin meydanı boş bırakmaması gerekir . Ayrıca , her güçlü devletin temelinde , güçlü bir resmi dil mutlaka vardır ; dolayısıyla , ilköğretim çağında , tüm çocuklarımıza , güçlü , etkili ve güncel bir Türkçe eğitimi mutlaka verilmelidir .
“Devlet , daha neler yapabilir ?” sorusuna gelince … İstenmesi halinde , Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi müfredatına ek olarak , Kürt kökenli vatandaşlarımızın ana dillerini okullarda öğretebilir ; Kürtçeyi , temel Türkçe eğitiminin ardından , isteğe bağlı ders olarak okutabilir . Dil , tarih , vb. konularda çalışmalar yapmak üzere , Kürt Enstitüsü kurabilir .
Talep eden üniversitelerde , Kürt Dili ve Edebiyatı , Kürt Tarihi kürsüleri kurulmasına izin verebilir .(Ekonomi konusunda yapılabilecek çalışmaları ayrı bir başlık altında değerlendireceğiz .)
Ancak , üniter devlet yapısı aleyhine tek bir öğretiye veya faaliyete göz yumulamaz !!! Ayrılıkçı hiçbir harekete , etnik kökene dayalı hiçbir harekete hoşgörü gösterilemez !!!
Bir yanıt yazın