22 Aralık 2010 Çarşamba
Neval Kavcar
nevalkavcar@yahoo.com .
*
TSK’ya itibar kaybettirme ve susturma operasyonunu yürüten çevre, “iki dil çıkışına” karşı atak başlattı. Neymiş, asker sivillin işine karışamazmış. Türk Milleti ve asker arasındaki bağı “darbeye” indirgeme cephesi “herkes işini yapsın” diyor.
Ben de öyle diyorum. Herkes işini yapsın. “Kürt Açılımını” destekleyen M.Ali Birant’ı dahi isyan noktasına getiren açılım da ne oldu? İmralı’ya hapsedilen PKK terör örgütü lideri, tekrar liderlik pozisyonuna geldi. Demeçler veriyor, yazarlık yapıyor, adı lazım değil partiyi genel başkan gibi yönetiyor, Türkiye’ye tehditler savuruyor. Amerikan raporlarının öngördüğü, Kürtlere özgürlük noktasına ilerliyoruz. Hele siz genel seçim sonrasını, görün neler olacak? Askeri sindirmenin altında, darbe mi yatıyor sanıyorsunuz?
PKK’yı bitirme misyonu hedefi olarak ifade edilen “Kürt Açılımı’, PKK’nın palazlanması, siyasallaşması ve Öcalan’ı o siyaseti yönetir konuma getirdi. “İki Dil” çıkışına AKP iktidarı, bizzat başbakan “durun bakalım” deseydi, emin olun TSK konuşmazdı. TSK’nin açıklamasına “darbe” yerine, iktidar niçin keskin bir dille BDP’ye karşı çıkmadı demek gerek. İki dil söylemine cevap verecek, TBMM Başkanı mıdır? Bu arada iki dil konusunda CHP’de sessiz.
TSK konuşmasın diyenler, üniter yapı üzerindeki hassasiyetlerini göstermeli. İktidarın sustuğu ortamdayız. “Türkiye’nin üniter yapısını, Kayseri Belediyesini savundukları kadar savunmuyorlar diyordu bir vatandaş.”
“Son günlerde “Dilimiz” üzerinde kamuoyunun gündeminde yer alan birtakım tartışmaların, cumhuriyetimizin temel kuruluş felsefesini kökten değiştirecek bir noktaya doğru hızla götürülmeye çalışıldığı endişeyle izlenmektedir.”(G. Kurmay)
Ne var bu cümlede? Ha keşke o sözleri iktidar söylese idi, söylemedi. Devletin adım adım sürüklendiği yer ortada. Askerin iki dil çıkışını, endişe ile izlemesi yasak mı? Hepimiz endişe içinde, değil miyiz?
Bebek katilinin konuşmasından rahatsızlık duymayanların, TSK’nin devletin bütünlüğü konusunda gösterdiği hassasiyete “darbeci” diye karşı çıkışları, onları PKK ile kolkola olduğunu gösterir. AB ve ABD’nin, içişlerimize karışmasında mahzur görmeyenlerin, TSK basın açıklaması yapınca zıplamasına başka ne denir?
Herkes konuşuyor. Terör örgütüne tanınan hak, TSK’dan mı esirgenecek? İktidarın sustuğu noktada, vatandaş askerin konuşmasını istiyor. İnanmayan, sorsun halka.
***
BİRKAÇ ÖNERGE
“Hakan Şükür’e yıllık 700 bin TL yani program başına 18 bin TL ödenirken, bu program ne kadar reklam geliri almaktadır?” (6.12.2010 Tarih ve 17330 sayılı)
“İncirlik ABD üssündeki nükleer silah sayısı nedir? İncirlik Üssünde, ne zamandan beri nükleer silah var? Gerek Türkiye ve gerekse komşularımız için tehdit oluşturan nükleer silahların, ülke dışına çıkarılması için, şimdiye kadar her hangi bir girişim yapıldı mı? Yapılmadıysa, bu haberlerden sonra girişim yapılacak mı? (8.12.2010 Tarih ve 17362 sayılı)
“18 Aralık 2002’de evinin önünde uğradığı bir silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Doç Dr. Necip Hablemitoğlu cinayeti ile ilgili bir sonuca ulaşılmış mıdır? Söz konusu cinayetle ilgili çalışmalar halen devam etmekte midir? Devam ediyorsa hangi aşamadadır? Cinayetin aydınlatılmasına yönelik bir ilerleme sağlanmış mıdır? Sağlanamamış ise bunun nedenleri nelerdir? (6.12.2010 Tarih ve 17347 Sayılı)