18 Aralık 2010 Cumartesi
Neval Kavcar
*
BDP Genel Başkanının, yapılacak değişiklikleri beklemeden bölgede çift dilli hayatı başlatacaklarını söylemesine, iktidardan etkin cevap gelmedi. TSK’nin taraf olduğu açıklamayı duyan birisi, şunu söylüyordu arkadaşına.
“Eyvah, şimdi yeni bir dalga başlayacak.”
“Haklısın, orada burada gömülü silahlar, planlar çıkar yakında.”
Ergenekon davası toplumda iki şekilde algılanıyor. Yandaş medyayı izleyen vatandaş “asker darbe yapmayı düşünüyormuş. Başbakan’ı indireceklermiş” fikrine yakınken, diğer kesim o davaya inanmıyor. Balyoz Davasından iki gün önce hakimin değişmesine bakış da öyle.
Toplumun medya yolu ile ayrışması, yargı konusundaki düşüncesi hukuk devleti kavramına yara aldırıyor. Millet kime inanacağına şaşırmış durumda.
Böylesine puslu ortamda iki yıldır süre gelen açılım tartışmaları, Öcalan’ın örgütü ilk elden yönetir konuma getirilerek PKK üzerindeki etkinliğinin tekrar sağlanması, bölgede hissedilir Öcalan hayranlığına dönüşmek üzere. Bunun vebali sadece iktidara ait değil. Yandaş tabir edilen, AKP politikalarını üstlenmiş herkese ait..
“Kürt Sorunu Osmanlıdan bakiye, yargı falanın elinde olacağına filanın elinde olsun…” şeklinde iktidarın önüne serilenler, atılan adımın bir nolu müsebbibi. Kendilerini, yakın çevrelerini kandırabilirler. “Açılımın faili meçhul değil” yani. Türk Milletine, devletine bunu yapan-lar “bulunduğumuz yer doğru mu?” muhasebesini yapmak için umarım geç kalmaz.
***
TSK’NİN AÇIKLAMASI
BDP tarafından yapılan “bölgede çift dile geçeceğiz” açıklamasına, iktidar olarak resmi bir açıklama yapılması, sert dille eleştirilmesi gerekiyordu, yapılmadı. Cumhurbaşkanımız Kayseri Belediye başkanına kefil olduğunu açıkladı fakat çift dil konusunda sadece var olan yasaları engel gösterdi.
Genelkurmaydan açıklama beklemiyordum, işin doğrusu. Balyozdur, şudur budur diye üzerlerine o kadar gidildi ki. “İki değil, üç dile geçmezsiniz hatırımız kalır” diye düşünüyorlardır kırgın olarak derken, bu konuda üniter yapıdan taviz vermeyecek şekilde taraf oldukları açıklandı.
Anayasa’nın değişemez maddelerine yapılan atıfla başlayan açıklama:
“Son günlerde “Dilimiz” üzerinde kamuoyunun gündeminde yer alan birtakım tartışmaların, cumhuriyetimizin temel kuruluş felsefesini kökten değiştirecek bir noktaya doğru hızla götürülmeye çalışıldığı endişeyle izlenmektedir.”
“Dil, kültür ve ülkü birliği, bir millet olmanın başta gelen vazgeçilmezleridir. Dil birliğinin olmaması durumunda bunun sonuçlarının neler olacağı, tarihteki birçok acı örnekleriyle gözler önündedir.”
Demişler de, “Müslümanlık, açılım, falan filan” sebepler içine hapsolmuş zihniyet, son bir atakla AKP’ye omuz verirse, Anayasa’nın ne değişemez maddesi kalır, ne de üniter yapı?
Devleti ayakta tutan değer yargısı aşındırıldıktan sonra, birlik nasıl sağlanacak?
***
ERDOĞAN’LA İLGİLİ İKİ ÖNERGE
“Amerikan yatırım şirketi Lechman Brother’de yatırımınız olduğu ve krizle birlikte bu şirkette ciddi miktarda para kaybettiğiniz iddiaları doğru mudur?” (3 Aralık 2010 Tarih ve 17263 Sayılı Önerge)
“İngiltere Ticaret Odasında kaydınız olduğu iddiası doğru mudur? Ticaret Odası kaydı adınıza ya da belli bir şirket üzerinden mi yapılmıştır? Ticaret kaydınızın faaliyet alanı ne olarak görülmektedir? Öz sermayesi ne kadardır?” (3 Aralık 2010 Tarih ve 17321 Sayılı Önerge)
Bir yanıt yazın