BİREYSEL SİLAHLANMANIN ÖTESİ
AB müktesabatında “Adalet,Özgürlük ve Güvenlik” faslı gereği;
Türkiye’nin üyelikten önce -isterse, sivil kullanım amaçlı silah mevzuatını uyumlaştırması gerekiyor.
Nitekim Silah Kanunu Tasarı’sı TBMM Genel Kuruluna verilmiştir.
Özellikle terör ve bireysel silahlanma sayısı ile yaralama-öldürme olayları arasındaki doğru oran perspektifinde,
Öngördüğü birçok değişiklik ve silah almayı kolaylaştıran yapısıyla da çok eleştiriliyor…
*
Dünyada bir kısmı şahıslarda,bir kısmı 200 cıvarında devlette ve yüzlerce suç şebekesinde;
Yarım milyarı aşkın hafif ve küçük silah bulunmaktadır.
Türkiye’de de TSK’da 630 bin asker- ki seferberlikte 21 milyon, Emniyet’te 190 bin polis, 200 bin sertifikalı özel güvenlik görevlisi ve 85 bin köy korucusuna hafif ve küçük silah temin ediliyor.
Şahıslarda, PKK terör örgütü militanlarında ve suç örgütlerinde silah miktarıysa bilinmiyor…
Türkiye sanki bir silah ormanında yaşıyor!
*
AB müktesabatında “Adalet,Özgürlük ve Güvenlik” faslı;
Üye ülkeler arasında sınır kontrolü,dış göç,sığınma,organize suçlar,terör ve uyuşturucu mücadelesinde işbirliğini amaçlıyor.
Schengen müktesabatı gereğince iç sınır kontrolleri kaldırılıyor, birliğin ortak sınırı profesyonel polis örgütünce kontrol ediliyor.
Nitekim Yunanistan; Türkiye üzerinden gelen üçüncü ülke vatandaşlarının girişlerini önlemek üzere,
Kara ve deniz sınırlarında AB’den operasyonel destek almaktadır.
Yunanistan’ın Türkiye ile kara ve deniz sınırında AB’ nin profesyonel polisi devriye geziyor!
Ya da Türkiye’nin Yunanistan deniz ve kara sınırı AB Güvenlik Birliklerince kuşatılmış gibidir!
*
Türkiye, NATO’nun Lizbon Zirvesinde onaylanan Stratejik Konsept Belgesinde,
AB üyesi olmayan NATO ülkesidir fakat Avrupa güvenliğinde çok önemli katkılarına işaret ediliyor!
Bu duruma Cumhurbaşkanı Gül;”Türkiye’nin Avrupa Savunma ve Güvenlik Sistemi dışında olması gülünç değil mi” diyor!
Karşılıksız destek veriliyor.
Türkiye’nin dış göç, sığınma,organize suçlar,terörle mücadele ve uyuşturucu kaçakçılığında yalnız kaldığı anlaşılıyor.
*
Üstelik AKP iktidarı AB müktesabatına uyuma işaret ederek, Silah Kanunu Tasarısını hazırlaması bir yana başka oluşumlara da yol açıyor.
AB’ye taahhüt edilen “Entegre Sınır Yönetimi Projesi” ile sınırlar ve gümrüklerin kontrolünde 70 bin kişilik “sınır polisi”,
PKK terörüyle operasyonel mücadele kapsamında “paralı asker” formülü oluşturuluyor.
Ve Silah Kanunu tasarısında;Emniyet ve MİT’e askeri silahları ithal yetkisi veriliyor.
Yetki Emniyet ve MİT’in TNT gibi patlayıcı maddeler,kimyasal silahlar ve füze rampalarına kadar çok geniş yelpazede tedarikte bulunmasına kapı aralıyor.
AB üyesi olunmadan bu icraat; hükümetin kendi ordusunu kurmakta olduğu eleştirisini getiriyor…
*
Tasarı muvazzaf subaylara şahsi silahları ve emekli mensuplara silah ruhsatı verme yetkisini,
İçişleri Bakanlığına vermektedir.
Yasa çıktığında muvazzaf subaylar kişisel bilgileri ve görevleriyle valilerin,
TSK;Emniyet ve MİT ile İçişleri Bakanlığının kontrolüne geçiyor.
Bu durumda hükümetin Ergenekon paranoyasıyla da TSK yı kuşatıyor eleştirisi yapılıyor.
*
Kürt Sorununun çözümünde kritik noktayı PKK terör örgütünün silahlarını teslim etmesi oluşturuyor.
Öte yanda Ayrılıkçı Kürt Hareketi; Abdullah Öcalan’ın çerçevesini çizdiği Demokratik Özerklik projesini fütursuzca sürmektedir.
Hakkari Yüksekova’dan hareketle demokratik özerklik için çeşitli uygulamalar yapılıyor.
Halk bilinçlendirilmiş ve toplumsal direnme noktasına getirilmiştir.
AKP iktidarı olan-biteni seyrederken; halk polis,mahkemeler ve vergi dairelerinde sorunlarının çözümü için,
Resmi devlet görevlerine eşdeğer atamaları yapılmış örgüt görevlilerine gidiyor!
Orada bir devlet kuruluyor!
*
AKP iktidarı;işbu kargaşayı Silah Kanunu Tasarısında da değerlendirmiyor.
“Silah ruhsatlandırılırsa suç takibi kolaylaşır” deniliyor.
Halbuki Türkiye’de 2.5 milyon ruhsatlı ve bunun en az üç katı ruhsatsız silah olduğu,
Ruhsatlı silahlarla işlenen suçların sayısının arttığında ders alınmıyor.
Silah ruhsatı almak için 21 yaş yetiyor!
Silahlanma teşvik edilirken, Ayrılıkçı Kürt Hareketi bireylerinin silahlanmasının resmî yolu açılıyor.
Taş yerine ruhsatlı pompalılar geliyor!
*
Silahın iç savaş üzerinde etkisiyle sivil itiatsizliğin kalkışmaya döndüğü gün;
AB-D kaynaklı uluslararası hukuk çerçevesinden gelişen Demokrasi,Azınlık Hakları ve Özgürlükler benzeri siyasi kriterler karşısında,
Bir suç cennet haline gelmiş Türkiye’nin söyleyeceği hiç bir şey bulunmuyor.
Hükümet ordusunun da kurtaracağı hiç bir şey yoktur!
Silahı şeytanın doldurduğunu bilmek gerekiyor…
Bir yanıt yazın