‘Dördüncü sınıfa giderken tüm öğrencilere sınıf öğretmenimiz tarafından ilkokuldan sonra hangi okula gitmek istedikleri soruldu. Ben de Gymnasium için el kaldırdım. Öğretmenim beni fark edince ilk önce o güldü, ardından tüm sınıf. Aslında onlar haksız da sayılmazlardı, çünkü gerçekten notlarım iyi değildi. Dördüncü sınıfa kadar Almancam 5 (zayıf) idi ve bu gün ‘Ekmek paramı’ Almanca ile kazanıyorum. O günü ve arkadaşlarımın gülmelerini asla unutmayacağım. Bu benim daha sonra ilk önce Hauptschule’den Realschule’ye geçmemin ve ondan sonra da eğitmenlik mesleği yapmanın nedenlerinden bir tanesi. Onun ardından da sosyal pedagoji yüksek öğrenimine başlayabilmek için Fachabitur yaptım.’
PİSA ve İGLU ile Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre göçmen kökenli öğrenciler Alman okullarında çok az başarılı oluyorlar. Örneğin onların Hauptschule okullarında çok fazla olan sayısı ve diğer liselerde (Realschule ve Gymnasium) oldukça az. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorun nerden kaynaklanıyor?
Çocuklar ne kadar erken Kindergartenlere giderlerse onları okula hazırlamak için o kadar fazla vaktimiz olur. Velilerin, iş ve aile hayatını birlikte götürebilmeleri için Kindergartenlerin sayısını artırmaya ihtiyaç var. Biz, çocukların öğlen yemeği olan tam gün okullarda daha uzun süre birlikte eğitim almasını istiyoruz. Ayrıca artık çocukların birçok eyalette olduğu gibi dördüncü sınıftan sonra ayrılmalarını istemiyoruz.
Göçmen kökenli öğrencilerin okullardaki başarı oranını artırmak için öğretmenler, veliler ve çocuklar neler yapmalılar? Yeşiller Partisi somut olarak ne yapıyor?
Hükümette olduğumuz eyaletlerde eğitim politikası ile ilgileniyoruz. Bu nedenle hükümette olduğumuz üç eyaletin ikisinde eğitim bakanımız olması tesadüf değil. Yukarıda saydığım tedbirlerin yanında Almanya’daki öğretmenlerin ve pedagogların eğitimlerinin taleplere uygun olması ve daha fazla göçmen kökenli vatandaşın pedagojik mesleklere yönelmesi yerinde olur. Veliler, çocuklarına zaman ayırmalı ve onların mümkün olduğunca erken kindergartenlere gitmelerini sağlamalılar. Bir eve bir televizyon fazlasıyla yeter. Çocuk odalarına televizyon değil, kitaplar, boyama kalemleri ve kağıtlar olmalı. Evde çocuklarla bilinen en iyi dille iletişim kurulmalı. Bu Türkçe ise Türkçe. Önemli olan, velinin çocuğuyla konuşması. Bu durumda veliler, çocuklarının iyi Almanca öğrenmesini sağlamak için kindergartenler, spor ve diğer dernekler ile arkadaşları aracılığıyla mümkün olduğunca erken Almanca ile tanışmalarını sağlamalılar. İlkokul Almanca öğrenmek için çok geç.
Almanya bir göç ülkesi. Buna bağlı olarak, Alman okullarında her milletten öğrenci var. Öğretmenlerin kültürlerarası beceri kabiliyeti eğitime ne kazandırır? Almanya’da bunun için ne yapılıyor?
Kim erken yaşta farklı kültürlerle kontak içinde olur ve farklı dilleri konuşan çocuklarla büyürse daha sonraki hayatında farklı kültürlere ait insanlarla daha kolay anlaşır. Örneğin, uluslararası bir şirkete daha kolay adapte olur. Bazen, Türkçe sorunmuş gibi davranıyoruz. Ancak bizim sorunumuz, ne Almancayı ne de Türkçeyi tam olarak bilmeyen çocuklar. Bize göre özürlü çocuklarda normal okullara aitler. Onları artık uzun süre özürlüler okuluna (Sonderschule) göndermek istemiyor, bilakis özürlü ve özürsüz çocukların bir çatı altında eğitim görmesini istiyoruz.
Daha uzun süre birlikte eğitim hakkında ne düşünüyorsunuz? (6. sınıfa kadar birlikte eğitim ve daha sonra ayrım)
Bu, bizim birlikte eğitim veren okullar (Gemeinschaftsschule) talebimiz için iyi bir öneri.
Hauptschule’ler çocukları gerçekten geleceğe (bir mesleğe) hazırlıyor mu? Realschule’ler bunu yapamıyor mu? Bavyera’da Hauptschule okullarının ve öğrencilerinin kalitesini artırmak için ne yapılıyor?
Hauptschule okullarının geleceği yok. İnsan, gerçekten kendi çocuklarını göndermek istemediği bir okulun propagandasını yapmamalı.
Almanya’da eğitim sosyal kökene mi bağlı?
Maalesef evet. Tüm araştırmalar bunu kanıtlıyor. Ancak bu böyle kalamaz.
Bazı göçmen kökenli aileler, çocuklarına öğretmenler tarafından haksızlık yapıldığını iddia diyorlar. Öğretmenler, öğrencilere not verirken ön yargılı davranabilirler mi ve veliler bu şekilde bir kanaatleri olursa ne yapmalılar?
Maalesef sık sık bu tür durumlar gündeme geliyor. Araştırmalar da göçmen kökenli çocukların ve işçi çocuklarının diğerleriyle eşit yeteneğe sahip olmasına rağmen bu tür durumların olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle öğretmenlerin eğitimini değiştirmeli, çocukların da dokuz yaşında farklı okullara ayrılmasına daha fazla izin vermemeliyiz.
Anadil, sizce eğitim sisteminde ne kadar önemli?
Anadilin de düzgün bir şekilde öğrenilmesi, resmi dairelerde kullanılan dilin yanında çocuğa ve tüm topluma zenginlik katar.
Göçmen kökenli öğretmenler, okul yönetimleri tarafından özellikle isteniyorlar. Göçmen kökenli abituriyentleri öğretmenlik mesleğine kazandırmak için neler yapılmalı?
Öğretmenlik ve eğitmenlik mesleklerinin değeri artırılmalı. Bu meslekler toplumun en gözde meslekleri haline getirilmeli. Eğitmenler, aldıkları maaşlarla yaşayabilmeli.
Bazı çocuklar başarı için özel eğitim merkezlerinde ek ders alıyorlar. Bu dershanelerin eğitim sistemine katkıları nelerdir?
Bu dershaneler, okulda arka plana itilmiş çocuklara yardım ediyorlar. Tam gün eğitim veren okulların bu dershanelere ihtiyaç olmayacak şekilde çocuklara yardımcı olması daha iyi olurdu.
09.12.2010
Tamer Aktaş Bayram Aydın
Yazıları posta kutunda oku