Türk Müftüye cefa, Rum Papaza sefa
+++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 8 Aralık 2010
Bulgaristan ve Yunanistan’da Türklerin Müftülerini kendileri seçmeleri engellenirken AB üyesi bu iki ülkeye ağzını açıp bir laf söylemeyen Avrupa Birliği yetkilileri, Fener Papazı’nın isteklerini yapmazsak Türkiye’yi AB’ye almayacaklarını kasılarak beyan ediyorlar.
Füze Kalkanı ve Wiki yaygaraları arasında kaybolup giden haberi ve konu ile ilgili yorumumu veriyorum.
İşte çifte standart rezaletinin ayrıntıları:
Bulgaristan Başmüftülük binası mühürlendi
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Mayıs ayında, Bulgaristan Yüksek Temyiz Mahkemesi, Türkler tarafından seçilen Başmüftü Mustafa Aliş Hacı ile diğer Müftülerin meşru olmadığına, ve eski sosyalist dönemde müftülük yapmış olan Nedim Gencev’in Başmüftü olması gerektiğine karar verdi.
Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlar miting ve imza kampanyası düzenleyerek kararı protesto ettiler.
Merkezi Almanya’da bulunan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) tarafından bildirildiğine göre, Sofya’daki Başmüftülük binası mühürlenerek kapatıldı. (27 Kasım 2010)
Yüksek Dini Şura başkanı ilan edilen Nedim Gencev taraftarları, jandarma destekli 30 polis ile binaya gelerek, ellerinde yolsuzluk belgeleri olduğunu söylediler ve Başmüftü ile diğer çalışanları binadan attırdılar. Bulgaristan Ulusal Radyosu’na konuşan Gencev, müftülüğün 2,5 milyon Avro ödenmemiş borcu olduğunu, bu yüzden duruma el koyduklarını söyledi.
Savcı, binada kırık kapı ve camlar olduğunu, bu nedenle binada araştırma yapmak için binayı mühürleyip kapattıklarını, binanın kontrolünün İçişleri Bakanlığı’na geçtiğini söyledi.
Bizim Diyanet İşleri başkanlığı, aynı gün bir açıklama yaparak, İstinaf mahkemesi kararı beklenmeden yapılan bu uygulamadan endişe duyulduğunu söyledi.
Sofya’daki Başmüftülük binası girişi. Kapı üzerinde Bulgarca: “Musulmansko İzpavedanye” yazıyor.
(Müslüman Din İşleri anlamında)
Yunanistan’da Türkler kendi Müftülerini seçemiyor
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Aynı sorun Yunanistan’da uzun zamandır devam ediyor. Türklerin seçtiği Müftüleri kabul etmeyen Yunan Hükümeti, kendi seçtiği Müftüleri tayin ediyor.
Bundan başka, Türkler adında “Türk” kelimesi geçen dernek kuramıyorlar. Çünkü Yunan Hükümeti’ne göre bunlar Türk değil, “Yunanistanlı Müslüman” azınlık.
Eskiden Türk çocuklarının devam ettiği okullarda Türkiye’den gelen öğretmenler ders verirdi.
Avrupa Birliği’ni girdikten sonra Recep Bey misali “İleri Demokrasi”ye geçen Yunan Hükümeti, bu uygulamaya son vererek kendi okullarında yetiştirdiğ. ve çok kötü Türkçe konuşan öğretmenleri tayi n etmeye başladı.
Sıra bize gelince “Kürt Azınlığı” yaygaraları koparan Avrupa Birliği, kendi üyesi olan bir ülkede yapılan bu rezillikleri görmezden geliyor.
AKP Hükümeti 12 yabancı papazı “Türk” yapıverdi
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Kendi kendini Fener Patriği ilan eden Rum Papazı Bartolomeos, feryat edip duruyordu:
“Kutsal Sen Sinod Meclisi’ni toplayamıyorum”
Patrikhanenin Yönetim Kurulu olan Sen Sinod Meclisi’nde yeteri kadar sayıda din adamı olmadığından Meclis bir türlü toplanamıyormuş.
Peki neden yeteri kadar din adamı yokmuş?
Çünkü Heybeliada Papaz Okulu kapalı olduğu için yerli Rumlardan din adamı yetişmiyormuş.
Kanuna göre Meclisteki din adamlarının T.C. vatandaşı olma zorunluluğu varmış.
İçi hicranla dolan Recep Bey 12 yabancı papaza T.C. vatandaşlığı vererek bu sorunu çözüverdi.
Peki Büyükada Papaz okulu niçin kapalı?
Çünkü ülkemiz kanunlarına göre Türkiye’deki tüm okullar, dershaneler Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olmak zorunda.
Patrikhane ise Papaz Okulu’nun Bakanlığa bağlanmasını kabul etmediği için okulu kapattı.
Ve yıllardır: “Türkiye okulumuzu açmamıza izin vermiyor” diye yalan yere feryat etmekte.
Amerika ve Avrupa Birliği bunu bildikleri halde Türkiye’ye “papaz Okulu’nu açın” diye baskı yapmaktalar.
Açmaz isek, AB’ye giremezmişiz.
Peki, Patrikhane niçin okulun Bakalnlığa bağlanmasını istemiyor?
Çünkü Patrikhane, Vatikan gibi bir devlet olmak istiyor. O yüzden okul Türkiye Devleti’ne değil, Patrikhane’ye bağlı olmalı.
Lozan Antlaşması ile “Sadece İstanbul’daki Rumların dini işlerine bakması ve fatih Kaymakanlığı’na bağlı olarak çalışması” koşulu ile Türkiye’de kalmasına izin verilen Patrikhane, şimdi Türkiye topraklarından bir kısmı üzerinde bağımsız bir “Fener Devleti” kurmak için çaba gösteriyor.
Bir de şu soru sorulabilir:
Patrikhane niçin Türkiye vatandaşı Rumları dışardaki mesela Avrupa veya Amerika’daki bir papaz okuluna gönderip sorunu çözmüyor?
İki nedeni var.
Birincisi, böyle yaparsa Türkiye “İşte sorunu çözdün, Heybeliada Okulu’na gerek kalmadı” diyebilir.
Diğeri de, başka ülke vatandaşı papazları Meclis’e almakla Patrikhaneyi “Evrensel” (ekümenik) yapma yolunda bir adım daha atmış oluyor.
Yunanistan ve Bulgaristan’daki hak ihlallerine ses çıkarmayan gayet demokratik Avrupa ülkeleri ile Amerika, papaza devlet kurdurma aşkı ile Türkiye’yi köşeye kıstırmaya çalışıyor ve maalesef AKP Hükümeti aynen Füze kalkanı ve diğer konularda olduğu gibi, itiraz edemiyor, Türkiye haklı olduğu halde haksız suçlamaları kabul ediyor, papazın hedefine ulaşması için yabancı papazlara bir günde T.C. nüfus cüzdanı veriliyor.
Kanunlara aykırı olarak Yetimhane’nin tapusunun Patrikhane’ye verilmesi de Patrikhanenin mal mülk edinmesi ve kuracağı devlete ait bina ve arazileri satın almasına giden yolu açıyor.
Hem Lozan, hem de mevcut kanunlar AKP Hükümeti tarafından paspas gibi çiğneniyor
++++++++++++++++++++
Bir yanıt yazın