CİVCİV ÇIKAR KUŞ ÇIKAR
Başbakan Erdoğan’ın üniversite rektörleriyle Dolmabahçe görüşmesi öğrencilerin tepkisine neden oldu.
Basın açıklaması yapmak isteyince de dünyanın gözü önünde polis tarafından darp edildiler.
İncindiler.
Ankara Siyasal’da bir panelde de AKP Milletvekili Burhan Kuzu’yu yumurta yağmuruna tuttular.
Sanki rövanş aldılar!
*
Türk Aydınlanma Devrimi eğitim,kültür ve bilimin rehberliğinde insan zihninin sınırsız özgürlüğünü amaçlıyor.
Mustafa Kemal; Halkevleri,Köy Enstitülü günlerde,
“Vatanın bütün ümidi ve geleceği size,genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır” diyor.
Vatanı gençliğe emanet ediyor.
*
Yazık ki, uzun yıllar boyu emanetin sahibi Türk Ulusunun gençliği;
Barınma ,ulaşım,hayat pahalılığı,bursların azlığı,harçlar,pahalı kitaplar,
Zorlu üniversiteye giriş, yetersiz eğitim, yabancı dil, staj yeri bulamama ,işsizlik,
Aile baskısı,kendini ifade edememek benzeri pek çok sorunu bastırarak yaşıyor.
Türkiye’nin kendilerini inciten düzeninden gelişen bir çok sorun ve bilhassa gelecek kaygısı,
Gençliğin; zalime ve zulme karşı ayağa kalkmasının nedenidir.
*
Üstelik son zamanlarda toplum iradesinde ayrışma; gençliği de ayrıştırıyor.
Çünkü milli egemenlik düşüncesinin sahibi Jean-Jacques Rousseau’nun,
“Genel İrade; iyi,güzel ve doğru olandır.İnsanların biraraya gelip oylama yaparak iyi,güzel ve doğruya aykırı kararı genel irade değildir.” postulatına rağmen,
Kimileri genel iradenin oluşturduğu “millet” denilen topluluğu; iyi,güzel ve doğruya aykırı yönlere savurmuş bulunuyor.
Bu kez de gençlik inancından vuruluyor!
*
Ayrışmada bir tarafı şu düşünce temsil ediyor.
“Ey Kürtoğlu,ey Kürt Kızı!
Varlığını korumak,benliğini muhafaza etmek için,hiç bir millet bizim kadar uzun ve sürekli savaşlar yapmamıştır.
Kürt alnı,Kürt yurdunun haşmetli zirveleri gibi daima yüksek kalmış ve hiç bir fatihin önünde eğilmemiştir.
Çünkü,Kürt ölüm kalım cidalini terk etmemiş,mağlubiyet itirafında bulunmamış,yaşamak isteyen ve yaşamak için ölmesini bilen bir millettir!”
*
Başbakan Erdoğan,İmam Hatip mezunlarının kurultayında diğer tarafı gösteriyor!
“İmam Hatip Lisesi sıralarında okuduğumuz anlarda da sonrasında da her türlü aşağılanmaya,baskıya,engellemeye maruz kaldık.
İçerde dışarda,bize “cenaze yıkayıcısı”dediler,”taşralı”dediler,”köylü” dediler,”zenci”dediler.
Bütün aşağılamalara,hakaretlere ve yasaklara rağmen -işte,8 yıldır Türkiye’yi büyütüyoruz.
İmam hatipte kardeşliği yaşadık,dayanışmayı,paylaşmayı hücrelerimizde hissettik.
Bugün de “dayanışma,paylaşma,hak,hukuk,adalet “diyoruz” diyor!
*
Sekiz yıldır büyüyen Türkiye’nin ekonomik tablosu,
AKP iktidarıyla gençlikte ayrışmayı gösteren nedenlere sadece bir örnek teşkil ediyor.
Devleti ya da kamu ekonomik kesimini;
Merkezi yönetim,yerel yönetimler,döner sermayeli kuruluşlar,sosyal güvenlik kuruluşları, işsizlik sigorta fonu ve fonlar oluşturuyor.
2011 yılı kamu gelir ve harcamalarında kamunun geliri 420 milyar TL. öngörülüyor.
240 milyarı vergiden -ki, %70 ini ÖTV,KDV türü dolaylı vergilerden sağlanıyor.
Devlet zengin-yoksul ayrımı yapmadan gelirinin çoğunu haksız vergiden topluyor.
Harcamalarda ise işsizlik bir yana, halkın sosyal güvenliğini genişletme, kayıt dışılığı azaltma,cari açığı sınırlama sorunlarına hiç bir çözüm getirilmiyor.
Çünkü devlet; iç ve dış borçlarının faizlerini ödemek için dahi yeniden borçlanıyor!
Kimileri kayırılırken, çoğunlukla Türk halkı yoksullaşıyor,gençlik bunalıyor…
*
Kamu idaresi dayanışma,kardeşlik ve paylaşma adına İmam Hatipli kadrolarla işgal edilmiş durumdadır.
İslami sermaye kollanıyor.
O sermayenin yarattığı işgücü, hayr’ı-hasenatı ve sadakası; o çevrenin gençliğini sus-pus ediyor.
Kürtler ise demokratik özerklik kavgasındadır!
*
İman esaslı aşırı piyasacı politikasıyla Başbakan Erdoğan,İstanbul Menkul Kıymet Borsası kuruluş yıldönümünde konuşmasında,
Gençliğin üniversitedeki protesto eylemleriyle ilgili ana muhalefet ve “malûm medyayı” hedef alıyor.
“Hiçbir konuda ortak paydasının olmadığı marjinal öğrenci gruplarının reklamını yaparak,
Bu grupları hükümete karşı cesaretlendirerek,bilsinler ki İMKB’de prim yapamazlar,orada kaybederler.”diyor.
Ekonominin büyük gücünü kullanarak gençliğin gür sesini kısmak amacındadır;gençliği yoksullukla tehdit ediyor.
O nedenle gençliğin taleplerine karşı yıllardır ekonominin caydırıcılığını kullanan malum medyanın sahiplerine sesleniyor.
Kendi politik şartıyla yumurtacı profilinde gençliğin susturulması için sermaye kesiminin dikkatini çekiyor!
Üstelik halkçı ve sosyal devletçi iddiasında ana muhalefet partisini de sermayeye şikayet ediyor!
Mustafa Kemal’den emanet almış gençliğe kıyıyor…
Türkiye’nin genel iradesini kırıyor.
*
Doğrusu bu tablodaki yumurtadan;
“Civciv mi çıkar kuş mu çıkar” bilinmiyor?