/ WASHINGTON (A.A)
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Türkiye’nin Lizbon’daki NATO zirvesi ve Astana’daki AGİT zirvesinde çok yapıcı bir rol oynadığını ve bu konuda şüphe duyan herkese, yapıcı rol oynamayı istediğini ve NATO’da ABD’nin önemli bir ortağı olduğunu gösterdiğini söyledi.
Gordon, telekonferans yoluyla düzenlediği basın toplantısında bir soru üzerine, Türkiye ile ABD’nin, İran’a yaptırımlar konusunda BM Güvenlik Konseyi’nde düzenlenen oylamayla alakalı olarak son dönemde bir görüş farklılığı yaşadığını ancak güçlü dostlar ve ortaklar arasında bile anlaşmazlıkların olabileceğini herzaman söylediklerini belirterek, “Lizbon’da, NATO’da iyi dost ve ortaklar olduğumuzu gösterdik” dedi.
“Türkiye, NATO ve AGİT zirvesinde çok yapıcı bir rol oynadı” ifadesini kullanan Gordon, Türkiye’nin Lizbon zirvesiyle ilgili olarak, bazı konularda “güçlü görüşlerinin” bulunduğunu ancak füze savunma sistemi, Rusya ile işbirliği, yeni stratejik konsept gibi “iddialı” bir gündemi destekleme adına diğer tüm müttefiklerle yan yana durduğunu kaydetti.
Gordon, “Türkiye çok yapıcı bir tutum takındı ve bu konuda şüphe içinde olan herkese, yapıcı rol oynamak istediğini ve ABD’nin NATO’da çok önemli bir ortağı olduğunu gösterdi” dedi.
Astana’daki AGİT zirvesinde de birlikte çalıştıklarını ve ortak bir anlaşmaya vardıklarını söyleyen Gordon, “Bu zirveler, bizim başından beri söylediğimizi teyit ettiğini düşünüyorum; aramızda görüş farklılıkları olabilse de, ortak noktamız da çok fazla ve karşılıklı çıkarlarımızın takipçisi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“RADAR KONUSUNDA HENÜZ KARAR VERİLMEDİ”
Gordon, füze savunma sistemi projesiyle ilgili bir soru üzerine de, proje çerçevesinde radarlar konuşlandırılması konusunun, Lizbon’daki zirvede tartışılan konular arasında olmadığını, zirvenin, balistik füzelerin yarattığı tehdidin arttığının ve tüm NATO ve Avrupa nüfuslarını koruma altına almak için bu tehditle mücadele kapasitesini benimsemesinin İttifak için önem taşıdığının kabul edilmesi üzerine odaklandığını belirtti.
Sistem bünyesindeki, enterseptörler, radarlar, gemiler gibi farklı parçaların nerelere yerleştirileceği konusunda ayrı bir teknik tartışmanın olacağını ifade eden Gordon, “Ancak Lizbon’daki hedef, bir kapasite üzerinde anlaşmaya varmaktı ve müttefikler üzerinde anlaştığı da buydu” ifadesini kullandı.
Gordon, ABD Başkanı Barack Obama tarafından “Aşamalı Uyarlanabilir Yaklaşım” adı verilen füze kalkanı projesi açıklandığında, ABD yönetiminin, bu sistemin iyi işleyebilmesi için Güneydoğu Avrupa’ya bir radarın yerleştirilmesi gereğini açıkça ortaya koyduğunu hatırlatarak, bu radarın nereye yerleştirileceği hususunda bir dizi seçeneğin bulunduğunu ve NATO’nun, bu konuda henüz bir karara varmadığını söyledi.
Philip Gordon, bunun bir sonraki aşamanın konusu olduğunu, sistemin en etkin biçimde işlemesine katkı sağlamak için radarın konuşlandırılacağı en iyi yer konusunu müttefiklerle konuşacaklarını bildirdi.
Gordon, ABD’nin bir önceki başkanı George W. Bush yönetiminin füze savunma sistemi projesine yönelik yaklaşımında değişikliğe gitmelerinin nedeni olarak, Obama’nın, ABD’ye karşı daha uzun vadeli kıtalararası bir tehdide odaklanmaktan ziyade, Avrupa’yı vurabilecek kısa ve orta menzilli balistik füze tehdidiyle mücadele etmeyi önemli bulduğunu ve tüm NATO ve Avrupa’nın koruma altına alınmasının hedeflendiğini kaydetti. Philip Gordon, “Bush yönetiminin teklif ettiği plan bunu yapamıyordu, bizim sunduğumuz Aşamalı Uyarlanabilir Yaklaşım yapabilecek. Bunun herzaman önemli olduğunu düşündük ve bu yüzden de NATO kanalı içine yerleştirmek istedik” dedi.
Tüm müttefiklerin, artan bir tehdidin bulunduğu ve NATO’nun bu tehditle mücadele etmek kapasitesine ihtiyacı olduğu hususunda anlaşmaya varmasından mutluluk duyduklarını ifade eden Gordon, bir soru üzerine, “Füze savunma sisteminin hedeflerinden biri NATO’nun tamamını koruyabilmekti ve müttefikler Lizbon’da buna katıldılar” ifadesini kullandı.
Gordon, bir başka soru üzerine, İsrail konusunda bir yorum yapamayacağını belirterek, NATO üyesi olmayan İsrail’in, üzerinde tartıştıkları füze savunma sisteminin de bir parçası olmadığını kaydetti.