Utandiran yorumlar

Yandaşlıkta sınır tanımıyorlar…

Hamile kadın öğrencinin polis tekmeleri sonucu karnındaki bebeği kaybetmesi yandaş gazeteler için haber değeri taşımadı. Ancak bugün yayınlanan köşe yazılarında yandaş yazarlar polis şiddetini meşrulaştırmak için adeta birbirleriyle yarıştılar. Bir çocuğun doğmadan öldürülmesi bile, onları, hükümeti ve polisi savunmak adına şiddete maruz kalanları şuçlamaktan alıkoyamadı.

Akif Beki:  Polise aslan baskıncıya kuzu

Kalemine sarılarak anne karnında doğmamış bir çocuğun öldürülmesini savunan yazarlardan biri Radikal yazarı Akif Beki oldu.

Akif Beki bugünkü köşe yazısı gazetesinin dün attığı “Öğrenciye aslan, holigana kuzu” başlıklı manşetine eleştirdi. Kullandığı kelimelerden Başbakan’ın, AKP’nin ve Emniyet’in bu kadar eleştirilmesine öfkelendiği belli olan Beki, polis şiddetini meşrulaştırmak için öğrencilerin Dolmabahçe’deki toplantıyı basacaklarını iddia etti. Beki, yazısında kullandığı “Polise aslan baskıncıya kuzu” başlığı ile Radikal’in dünkü manşetine ve birçok gazete ile gazeteciye cevap yetiştirmeye çalıştı: “Radikal’in dünkü manşetine itirazım var. Çünkü hakkaniyetle bağdaşmıyor. ‘Öğrenciye aslan, holigana kuzu’ başlığı, bana göre sorunlu. Tek yanlı bakılmış, mukabili hesap edilmemiş. Ters çevirin, bulursunuz karşıtını: ‘Emniyete gaddar, vandalizme anlayışlı’ ya da ‘Polise acımasız, militana şefkatli’ veya ‘Otoriteye şedit, anarşizme hoşgörülü’ gibi.”

Akif Beki, ‘Bu mu ileri demokrasi?’ diye soranlara ise “İleri demokrasi, bazılarımız gerideyken olmuyor zira” diyerek yanıt verdi.

Eyüp Can:  Emniyet Müdür Yardımcısı orkestra şefi gibiydi

Radikal’in “Öğrenciye aslan, holigana kuzu” manşetinin ardından gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, durumu toparlamak adına bugünkü yazısında eylem yapan öğrencileri ‘orantısız protesto’ ile eleştirdi. Öğrencileri eleştiren Can, Cumartesi günü Kabataş’ta görev yapan bir emniyet müdür yardımcısından ise ‘orkestra şefi’ olarak bahsetti. Türkiye’nin çok büyük demokratikleşme adımları attığını, karakollarda artık işkence olmadığını, karakola gidenin karşılaştığı değişim karşısında şaşkına döndüğünü iddia eden Eyüp Can “Orantısız güç ve eyleme sıfır tolerans” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye sistematik işkenceyi ‘işkenceye sıfır tolerans’la çözdü. Şimdi sıra ‘orantısız güce sıfır tolerans’ta. Peki ya orantısız protesto?

Kabataş’ta bir emniyet müdür yardımcısı hem kendisine bağlı birimleri hem de protestocuları megafondan sürekli uyararak ve konuşarak resmen ikna etti. Demokratik bir protestonun güvenlik kaygısını zedelemeden nasıl yönetilebileceğini adeta bir orkestra şefi gibi hepimize gösterdi.”

Mümtaz’er Türköne:  Karşımızdaki bulaşıcı bir pataloji

Zaman gazetesinin   liberal-muhafazakar yazarı Mümtaz’er Türköne ise, Cumartesi günkü polis vahşetine ilişkin yazısında öğrencilere hakaret ederek seviyesizlik konusunda diğer yazarlardan sıyrılmayı başardı. Eylemcilerin hastalıklı olduğunu iddia edecek kadar nefretle yazan Türköne, polisin “soğukkanlı, sabırlı ve tarafsız” davranarak bu “hastalığa” bir hekim gibi yaklaşması gerektiğini savundu.

Nazilerin muhaliflerine bakış açısını hatırlatan bir yaklaşımla yazan Türköne şu ifadeleri kullandı:

“Karşımızdaki bir patoloji. Aklı başında herkesin bu patoloji karşısında bir hekim gibi soğukkanlı davranması lâzım. Soğukkanlı, sabırlı ve tarafsız. En başta da devlet otoritesini kullanan polisin. Aksi takdirde bu patoloji bulaşıcı hale gelebilir.

Üniversitelerdeki öğrenci kolektifleri, marjinal sol grupların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Radikal sol ideolojik gruplar marjinalliğin en uç sınırlarında geziyorlar. Müşteri bulamıyorlar. Bu yüzden güçlerini bir havuzda toplayıp ses getirmeye, dikkat çekmeye çalışıyorlar. Mevcut halleriyle, günümüze özgü toplumsal patolojinin ürünlerini devşiriyorlar. Ciddî anlamda psikolojik yardıma ihtiyacı olan gençler, bu hastalıklı ideolojilerde kendilerinden bir şeyler buluyorlar. Bir araya gelip, dayanışma içine giriyorlar. Bu dayanışma, baş edemedikleri bireysel sorunlarına karşı onlara güç veriyor. Karşılığında o marjinal ideoloji bu sorunlu gençlerin üzerinden güç gösterisine girişiyor ve kendisine bir siyasal alan açmaya çalışıyor.”

Taha Akyol: Gençler hastalıklı, hükümet dikkat etmeli!

Milliyet gazetesi yazarı Taha Akyol da bugünkü köşe yazısında, gençliği tedavi ve pedagojik yaklaşım gerektiren bir anomali olarak gördüğünü ortaya koyan şu satırlara yer verdi:

“Aşırı güç kullanımı hukuka aykırı olduğu gibi ‘pedagojik’ bakımdan da yanlıştır. Zira aşırı güç kullanımı gençlerde radikalizmi ve ‘polisle çatışma’ psikolojisini tahrik eder. Bu yüzden ‘önleyici’ olmaz, aksine, ‘zincirleme reaksiyonlara’ yol açar.”

Erdoğan’a Abdülhamit hatırlatması

Yazısında hükümete uyarılarda bulunmayı da ihmal etmeyen Akyol, Abdülhamit döneminden örnek verdi: “Hükümete şunu hatırlatmak isterim: İktidar yılları uzayıp gittikçe muhaliflerin tahammülü azalır! Bu, sosyal psikolojik bir tespittir. Saltanat rejiminde bile mesela Abdülhamid, Başkâtip Ali Cevat Bey’e ‘Bir hükümdarın taht müddeti uzadıkça hoşnutsuzların öfkesi de artar’ diye söylemişti.”

(alintidir)

Yandaşlıkta sınır tanımıyorlar... - turk medyasi

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir