Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail’in NATO füze kalkanı şemsiyesi altında değerlendirilmesinin asla söz konusu olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Euronews televizyon kanalının Türkçe Servisi Müdürü Ali İhsan Aydın’ın, Türkiye’nin dış politikasına ilişkin sorularını yanıtladı.
Euronews kanalında bu akşam 10 farklı dilde yayımlanacak mülakatta Gül, NATO’nun kuracağı füze sisteminin, ittifak üyeleri dışındakilerle, özellikle İsrail’le ilişkilendirilmesi hakkındaki soruya şu karşılığı verdi:
“Öyle bir şey söz konusu değil, asla söz konusu değil. Çünkü bu, tamamen NATO üyesi ülkelerle ilgili. İsrail, NATO üyesi ülke olmadığı gibi NATO’yla bir işbirliği de söz konusu değil. Dolayısıyla bunlar kesinlikle doğru değil ve böyle bir şey de olamaz. Yani ilke olarak da açıkça söylüyorum, böyle bir şey söz konusu olamaz. NATO imkanları İsrail tarafından kullanılamaz.”
“Türkiye’nin, Mavi Marmara baskınından sonra Ortadoğu’da İsrail’i hala dost ve müttefik bir ülke olarak görüyor mu” sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Gül şunları kaydetti:
“Tabii ki Mavi Marmara birçok şeyi değiştirdi. Açık söyleyeyim, birçok şeyi… Çünkü Akdeniz’in ortasında bir insani yardım yapmak için giden gemilere uluslararası sularda İsrail ordusu saldırdı ve maalesef orada birçok insanı da öldürdü. Bunu bizim unutmamız mümkün değil açıkçası. Uluslararası hukuka bağlı olan bir ülke, BM’ye üye olan bir ülke, uluslararası hukukun gereğini süratli bir şekilde yaparak bunu telafi edebilirdi. İsrail, henüz bunu telafi etmiş değil. O bakımdan bizim bunu unutmamız söz konusu değil.”
Cumhurbaşkanı Gül, “İsrail, Türkiye’nin dostluğunu kaybetti mi” sorusunu da, “Şüphesiz… Yani Türkiye’nin, Türk halkının dostluğunu kaybetti” diye yanıtladı.
-EKSEN KAYMASI-
Batı’da Türkiye’ye ilişkin yapılan “eksen kayması” tartışmalarına karşı çıkan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir süredir Türkiye üzerinde bu tip tartışmaların yapıldığını ifade ederek şunları söyledi:
“Bunların hepsi yanlış şeylerdir. Bunların bazıları kasıtlı, bazıları bilgisizlikten dolayı yapılan yorumlardır. Türkiye’nin istikameti gayet açıktır. Türkiye, en gelişmiş demokratik standartlara ve ekonomik standartlara ulaşmak için çalışıyor, bu bakımdan değerlerini yükseltiyor. Bu bakımdan anayasasını, kanunlarını hep değiştiriyor, ama aynı zamanda da jeopolitiğin verdiği imkanlardan da faydalanıyor, tarihten, geçmişten gelen avantajlarından da faydalanıyor, dolayısıyla çok yönlü bir politika takip ediyor.”
Türkiye’nin eskiden takip ettiği politikanın yanlış bir eksen üzerinde olduğunu belirten Gül sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi bir ülke düşünün ki, komşularıyla daima problemli, komşularıyla ticareti minimum seviyede, ekonomik ilişkileri minimum seviyede, böyle bir şey olmaz. Adeta Türkiye bir çıkmaz sokakta gibiydi eskiden. Şimdi ise böyle değil. Türkiye bir kavşak olmuş vaziyette. Almanya ile Fransa’nın ticaretine bakın. Kanada ile ABD’nin ticaretine bakın komşu başka ülkelerin ticaretlerine bakın. Hepsi ticaret hacimlerinde en yüksek payı alırken, Türkiye’nin ticareti komşularıyla çok azdı. Bu yanlış bir eksendi doğrusu. O açıdan Türkiye, esas doğru bir eksen üzerinde oturuyor.”
-İRAN VE AB İLE İLİŞKİLER-
Cumhurbaşkanı Gül, “İran’ın nükleer sorununa yaklaşımda Türkiye ile Batı arasında algılama farkı olup olmadığı” sorusu üzerine de, Türkiye’nin kendi komşuyla ilgili bir konuda hassas olmasının doğal olduğunu vurguladı.
Gül, “Biz şaka konuşmuyoruz, diplomasi değilse, savaş alternatifi… Irak’ta böyle olmadı mı? diplomasiyle çözülemedi, sonunda savaş yaşandı. Bu savaşın bütün maliyetlerini kim ödedi? Tabii ki Irak halkı ödediği gibi, çevresi de ödedi” ifadesini kullandı.
Gül, Türkiye’nin AB politikasını devlet politikası olarak yürüttüğünü belirtti ve bu konunun partiler üstü bir konu olduğunu söyledi.
Türkiye’nin kararlılığının devam ettiğini vurgulayan Gül, “Bizim için stratejik bir konu bu. Ayrıca 2005 yılında müzakereler başladı, müzakerelere imza atan liderlerin hala bazıları görevinin başında, bazıları da, hemen hemen hepsi de hayatta. Dolayısıyla hiç kimse attığı imzayı unutamaz” diye konuştu.
AA
Yazıları posta kutunda oku