Eğer Wikileaks belgeleri bu kadarsa, bu belgelerden bir şey olmaz. Ülkeler birbirlerinden özür diler ve bu iş çok fazla uzamaz. Çünkü ülkeler arası menfaat ilişkileri bu kadar basit ithamlarla bozulmaz. Yani şimdi Putin kendisine “Alfa Erkeği” dendi diye, ABD’yle köprüleri atmaz.
Wikileaks sitesinin sahibi Julian Assange cüretkâr açıklamalar yapınca daha ciddi belgelerin ifşa edileceği bekleniyordu. Belki de Assange birkaç güne kadar elindeki diğer dokümanları da yayınlayacaktır.
Peki şimdiye kadar ortaya çıkan belgelerin anlatmak istediği ne? Bir kere AK Parti’yi ABD ve AB’nin güdümünde olmakla suçlayanların ellerindeki bütün koz gitmiş oldu. Hem Bush hem de Obama hükümetinin Tayyip Erdoğan’ın izlediği politikalardan pek hazzetmediği ortada. Çünkü altyapısını Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun hazırladığı ve temelini “komşularla sıfır problem” tezi olan politika tuttu ve Türkiye bölgede süper güç olma yolunda ilerledi. Belli ki ABD ve AB bundan hoşnut değil. Dolayısıyla bizdeki ulusalcı tayfanın AK Parti’yi ABD ve AB kölesi olmakla suçlaması boşa çıkmış oldu.
İşin uluslar arası boyutuna gelince… ABD’nin İran’dan hazzetmediği malum. Bazı Arap devletlerin de İran’ın işgal edilmesini istemesi doğal. Çünkü İranlılar Arap değil, Fars’tır ve İran’ın ABD’yle zıtlaşması bölgedeki Arap ülkelerinin her açıdan işine gelir.
Hem ABD’nin hem de Avrupa devletlerinin Türkiye’nin AB üyesi olamayacağını söylemesi ise başka bir durum. Türkiye’den birçok uzman da bizim asla AB üyesi olamayacağımızı söylüyor. Bunun temel sebebi de bizim Müslüman, AB’nin ise Hıristiyan olması gösteriliyor. Yani kültürel etken. Ayrıca ABD’li yetkililer Türkiye’nin gerekli reformları yapmadığını belirtiyorlar.
Eğer Türkiye AB üyesi olmayacaksa, bunun sebebi gerekli reformları yapmadığı için değil AB sözünü tutmadığı için olacaktır. Çünkü Türkiye Annan Planı’nı kabul etti ve AB’nin bundan sonra Kıbrıs’ı en azından tıpkı Tayvan modelinde olduğu gibi tanıması gerekirdi. Ne var ki AB hiç oralı olmadı ve müzakereler neredeyse donma noktasına geldi. Bundan sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz, ama benim fikrim Türkiye-AB ilişkileri öyle kolay kolay bitmez. Müzakereler bir zaman sonra kaldığı yerden devam edecektir. Türkiye’nin üye olması bizim olduğu kadar AB’nin de çok büyük yararınadır.
Bir diğer konu Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in AK Parti’den pek hazzetmediği yönünde. Belgeler açıklanınca Azeri devleti bu iddiaları derhal yalanladı. Şayet bu iddia doğruysa bile, böyle bir düşünce Azerilerin aleyhine olur. Azerbaycan Türkiye olmadan Rusya ve Ermenistan arasında hiçbir şey yapamaz. İşgal altındaki Karabağ topraklarını ancak Türkiye’nin yardımıyla geri alabilir. Bakın göreceksiniz çok yakın bir zamanda Azerbaycan lideri veya yardımcıları mutlaka Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştireceklerdir.
Tabii bir de belgelerde bazı uçuk ve gerçek olması zor iddialar var. Mesela Başbakan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı olduğu yönündeki belge xxx’e dayandırılmış ve bu kişi başbakanın yakın çevresinden biriymiş. Yani kim olmadığını bilmediğimiz biri Amerikan büyükelçiliğindeki görevliye böyle bir iddiada bulunmuş. Peki böyle bir iddia var, o yetkilinin aklına hiç şu gelmiyor mu?
AK Parti hükümeti İsviçre devletiyle bu ülkede hesabı olanların isimlerini ve bu isimlerin para miktarlarını kendisine vermesi konusunda bir anlaşmaya vardı. Bu anlaşmanın görüşmeleri tam üç yıl sürdü.Ayrıca tek ya da iki hesap açtırmak varken niye 8 tane hesap? Hiç inandırıcı değil.
Rusların güzel bir atasözü vardır: Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Bu ve diğer iddiaların doğru olup olmadığı er ya da geç ortaya çıkacaktır.
Ancak ortada anlamadığım bir durum var. Bu kadar belge açıklandı ve hâlâ açıklanıyor da. Niçin ABD’nin kendisi, İngiltere ve İsrail aleyhine ya da bu ülkelerin liderlerini zora sokacak bir belge yok? Hadi bu belgeleri ABD Dış İşleri Bakanlığı yetkileri hazırladı da, onlar aleyhine bir şey yok. Peki bölgede yemediği halt kalmayan İsrail aleyhine niçin tek satır yok? Hakkını yemeyelim, belki de birkaç gün sonra açıklanacak belgelerde vardır.
Açıklanan belgelerin Türkiye’yle ilgili kısmı şunu ortaya koydu ki, Türk dış politikası başarılıdır. Bu yüzdendir ki, ABD yönetimi Türk hükümetinden hoşnut değildir. Bu yüzdendir ki, İsrail devleti olası bir darbeyi desteklemiştir ve Türk ordusu gerekeni (!) yapsın diye yatıp kalkıp dua etmektedir. Ama İsrail artık böyle bir seçeneğin ortada olmadığını hâlâ göremiyorsa, ya vizyon yoksunudur ya da biz İsrail’i gözümüzde çok büyüttük.
Wikileaks sitesinin sahibi Julian Assange belgeler ifşa olunca, ABD Dış İşleri Bakanı Hilary Clinton’ın kalp krizi geçireceğini söylemişti. Bu belgelerle değil kalp krizi, baygınlık bile geçirilmez. Karaman’ın koyunu er ya da geç ortaya çıkacak, bu oyunun da perde arkasını mutlaka öğreneceğiz.
Cem Küçük – Haber 7
Yazıları posta kutunda oku