Site icon Turkish Forum

Erdoğan: Türkiye’nin AB Üyeliği Küresel Vizyonla Ele Alınmalı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Türkiye’nin AB üyeliği, kısır tartışmalarla, öngörüsüz politikalarla, şahsi politik hırslarla daha fazla örselenmemeli, küresel bir vizyonla ele alınmalıdır” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'nin AB üyeliği, kısır tartışmalarla, öngörüsüz politikalarla, şahsi politik hırslarla daha fazla örselenmemeli, küresel bir vizyonla ele alınmalıdır'' dedi. - 291110 ha tripoli1

Erdoğan, Uluslararası Kongre Merkezinde gerçekleştirilen, ”3. AB-Afrika Zirvesi”nde yaptığı konuşmaya, zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladı.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin son dönemde, bölgesinde uyguladığı ”komşularla sıfır sorun” politikasının, küresel krizin aşılmasında büyük pay sahibi olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

”Bölgemizin istikrarı için verdiğimiz mücadele, siyasi alanda olduğu kadar, ekonomik noktada da Türkiye’ye önemli avantajlar sağlamıştır. Bu noktada bir başka konu; maruz kaldığımız terör eylemleridir. Yaklaşık 30 yıldır ülkemizin Güney Doğusunda, Kuzey Irak’tan ülkemize yönelen terör eylemlerini durdurmak noktasında uluslararası kamuoyuna yaptığımız çağrılar ne yazık ki yeterince karşılık bulmamıştır. Terörün kaos istediğini, ırk, din, sınır tanımadığını her fırsatta ifade etmemize rağmen, terörle mücadelede arzu ettiğimiz desteği maalesef göremedik. 11 Eylül saldırılarıyla başlayan, Madrid ve Londra’yı da hedef alan terör eylemleri, haklılığımızı ispat etmiş, terör karşısında uluslararası dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu insanlığa bir kez daha göstermiştir.

Bölgesel dayanışma ve işbirliğinin önemine işaret etmek bakımından, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik girişimlerini de burada zikretmek isterim. Kafkasya ile Türk dünyası ile Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika ile tarihi bağları bulunan, bu coğrafyalarla çok kolay ve samimi ilişkiler tesis edebilen Türkiye’nin, AB üyeliği, AB için bölgesel dayanışma noktasında çok önemli bir fırsattır. Her zaman ifade ediyorum; Avrupa’nın hemen yanı başında, Balkanlar’da, Kafkasya?da, Ortadoğu?da var olan her türlü olumsuzluk, doğrudan doğruya Avrupa’yı etkileyecektir ve nitekim etkilemektedir. Türkiye, bu bölgenin istikrara kavuşmasına, AB ile daha sağlıklı iletişim kurabilmesine imkan sağlayacak kilit bir ülkedir. Türkiye’nin, AB üyeliği, kısır tartışmalarla, öngörüsüz politikalarla, şahsi politik hırslarla daha fazla örselenmemeli, küresel bir vizyonla ele alınmalıdır. Bu bağlamda, Afrika’nın refahı, istikrarı, huzur ve emniyeti de hiç kuşkusuz Avrupa için, Avrupa ülkeleri için, Avrupa halklarının geleceği için hayati derecede önemlidir. Kimi Afrika ülkelerinin karşı karşıya olduğu sorunlar, insanlık adına, vicdan adına, adalet adına bir an önce çözüme kavuşmalı, çözüm için gereken her türlü destek sağlanmalıdır.”

ERDOĞAN: AFRİKA ÜLKELERİNİN DAHA FAZLA YARDIMIN ÖTESİNDE, TİCARETE, YATIRIMA, TEKNİK VE BİLİMSEL İŞBİRLİĞİNE İHTİYACI VARDIR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Afrika ülkelerinin daha fazla yardımın ötesinde, ticarete, yatırıma, teknik ve bilimsel işbirliğine ihtiyacı vardır” dedi.

Erdoğan, Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen, ”3’üncü Avrupa Birliği-Afrika Zirvesi”nde yaptığı konuşmada, yeryüzünün bir bölgesinde medyana gelen küçük bir hadisenin, zincirleme bir reaksiyonla yeryüzünün çok farklı bölgelerinde de hissedildiğinin görüldüğünü söyledi.

Başbakan Erdoğan, küreselleşmenin, değişimin ve etkileşimin hızını artırdığı gibi, paylaşma, dayanışma, işbirliği gibi kavramlara da yeni bir boyut kazandırdığını anımsatarak, şunları kaydetti:

”Dünyanın herhangi bir bölgesindeki savaş, çatışma, korsanlık, terör eylemi, istikrarsızlık artık başka bölgeleri de etkiliyor, hayatın tüm alanlarında önemli sonuçlar doğuruyor. Bunun yanında gıda krizi, salgın hastalıklar, iklim değişikliği gibi meseleler, yerel ve bölgesel kalmıyor, küresel bir meseleye dönüşüyor. İyi olanın da küreselleştiği, kötü olanın da küreselleştiği, çok hızlı yayıldığı bir çağda yaşıyoruz. Karşılıklı etkileşim ve bağımlılık giderek artıyor. Yaşadığımız son küresel finans krizi, esasen, küreselleşmenin ciddiyetini ve küreselleşmeyle birlikte artan işbirliği ihtiyacını tartışmaya mahal bırakmayacak derecede göz önüne serdi. Küresel krizin ardından, şunu artık çok net olarak görüyoruz; sorunlar yerel olmadığı gibi, çözümler de artık yerel olamaz.

Bugün dünyanın hiç bir bölgesi, maruz kaldığı devasa sorunlara karşı yalnız bırakılamaz, kendi haline terk edilemez. Sorunlar nasıl sınırları aştıysa, çözüm yolları da sınırları aşmak, ciddi bir işbirliğiyle gerçekleşmek durumundadır. Geçmişte ülke sınırları içinde refahı, istikrarı ve emniyeti muhafaza etmek mümkündü. Bugün ise refah, barış ve güvenlik sınırları aşan bir boyutta gerçekleşmek zorunda. Güven ve istikrar bölgesel düzeyde tesis edilmezse tek tek ülkelerin güven ve istikrarı kalıcı hale getirmesi mümkün olmuyor.”

”Öngörülü, uzak görüşlü liderlerin, dünyanın yaşadığı dönüşümü iyi okuması, ülkesini ve halkını orta ve uzun vadeli risklere karşı hazırlıklı hale getirmesi, bugünün dünyasında esasen liderliğin en önemli şartıdır” diyen Erdoğan, ”Küresel finans krizi karşısında ülkemiz son derece dikkat çekici bir performans sergiliyor. Bugün başta bazı Avrupa ülkeleri olmak üzere, gelişmiş ekonomilerde yaşanan sorunlara rağmen, Türkiye, aldığı tedbirler ve son dönemde gerçekleştirdiği yapısal reformlarla krize direniyor ve rekor düzeyde büyüme kaydediyor. İşsizliğin hızla düştüğü ülkemizde, sosyal politikalardan da asla taviz vermiyoruz. Geçmişte yaşanan onca ekonomik krizden aldığımız dersle, küresel finans krizini en az etkiyle atlatıyoruz” diye konuştu.

-”TEMSİLCİLİK SAYIMIZIN 2011 SONUNDA 30’U BULMASINI HEDEFLİYORUZ”-

Başbakan Erdoğan, Türkiye olarak, Afrika kıtasındaki sorunların çözümü noktasında samimi bir gayret içinde olduklarını ve tarihi birikimlerini bu yönde seferber ettiklerini vurgulayarak, Afrika kıtasıyla siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik ilişkilerimize ivme kazandırmak amacıyla oluşturdukları Afrika’ya açılım planına değindi.

2003 yılında ‘Afrika Ülkeleriyle Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi’ni hazırladıklarını, 2005 yılını Türkiye’de ‘Afrika Yılı’ ilan ettiklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

”Yine 2005 yılında Afrika Birliği’nde gözlemci statüsü kazandık. Afrika Birliği bizi 2008?de ‘Stratejik Ortak’ ilan etti. Aynı yıl, Afrika Kalkınma Bankası, Afrika Kalkınma Fonu ve Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi Uluslararası Ortaklar Forumu’na üye olduk. 2008 yılında İstanbul’da ‘Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’ düzenledik. Zirve, ülkemiz ile Afrika ülkeleri arasındaki sürdürülebilir işbirliği mekanizmasının önemli bir kilometre taşı oldu.

2013 yılında İkinci Türkiye-Afrika Zirvesi’ni düzenleyeceğiz. Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizi ikili platformda da derinleştirmek için yeni diplomatik temsilcilikler açıyoruz. Temsilcilik sayımızın 2011 sonunda 30’u bulmasını hedefliyoruz. Elbette, Afrika’ya yönelik ilgimiz sadece ekonomik ve ticari hedeflerle sınırlı değil. Hastalıklarla mücadele, tarımsal gelişme, sulama, enerji ve eğitim alanlarında kalkınma işbirliğini de kapsayan bütüncül bir politika izliyoruz.”

Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA), kıtanın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren büroları vasıtasıyla kalkınma ve kurumsal kapasite oluşumu projelerine destek verdiğini belirten Erdoğan, Afrika’daki çatışma ve krizlerle mücadele bağlamında, kıtada barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik uluslararası çabalara, BM Güvenlik Konseyi üyeliğin de katkısıyla tam destek verdiklerini, Afrika’da halen görev yapan sekiz Birleşmiş Milletler Misyonundan altısına personel katkısı ve mali destekte bulunduklarını kaydetti.

-”EŞİTLİK TEMELİNDE İLİŞKİLER KURULMASINA ÖNEM VERİYORUZ”-

Erdoğan, bugün Sudan’ın kritik bir dönemden geçtiğinin bilindiğini anımsatarak, şunları söyledi:

”Güney Sudan ve Abyei’deki referandumların barış içinde gerçekleştirilmesi için elimizden gelen tüm gayreti göstermemiz gerektiği açıktır. Nihai tahlilde mühim olan Sudan’da barış ve istikrarın hakim olmasıdır. Somali’nin durumu, kıtadaki en büyük sıkıntılardan biridir. Bu sorunun çözümü için tüm bölge devletlerinin ve uluslararası toplumun katkısı büyük önem taşıyor. Türkiye olarak, bu ülkede barış, istikrar ve refahın sağlanmasına yönelik çabaları sürdürmekte kararlıyız. Nitekim bu amaçla 21-23 Mayıs 2010 tarihlerinde BM çerçevesinde düzenlenen İstanbul Somali Konferansına ev sahipliği yaptık. Afrika ülkelerinin daha fazla yardımın ötesinde, ticarete, yatırıma, teknik ve bilimsel işbirliğine ihtiyacı vardır. Biz, Afrika ülkeleriyle donör ülke-yardım alan ülke ilişkisinin dışında, eşitlik temelinde ilişkiler kurulmasına önem veriyoruz.

Afrika ülkelerinin dünyayla her anlamda bütünleşmesi, küresel ekonomiye tam anlamıyla entegre olması en önemli ilkemiz olmalıdır. Bu konuda Avrupalı dostlarımıza önemli rol düşmektedir. Afrika ile dayanışmanın güçlendirilmesinin dünyanın barışı, güvenliği, istikrarı ve kalkınması için izlenmesi gereken en önemli yollardan biri olduğuna inanıyorum. 3’üncü AB-Afrika Zirvesinin, bu hedefleri gerçekleştirmede hayati öneme sahip olduğunu da burada vurgulamak istiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Zirve toplantısının başarılı geçmesini, Avrupa, Afrika ve dünyamız için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Zirveye ev sahipliği yapan Libya ve Libya’nın değerli lideri Sayın Kaddafi’ye, gerek Afrika’nın refahı ve istikrarına yönelik değerli katkıları, gerek bizlere gösterdiği misafirperverlikten dolayı bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”

AA – Adem Kadam

Exit mobile version