ABD’nin başını ağrıtan WikiLeaks, Amerikan Dışişleri’nden sızdırdığı belgeleri açıklamaya başladı. Belgelerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili de çarpıcı iddialar var. Belgelere göre, “Erdoğan aşırı gururlu, Allah tarafından seçilmiş olduğuna inanıyor, otoriter eğimli, maço, kadınlara güvenmiyor, çevresindeki bürokrat ve danışman kadrosu yetersiz, cemaatçilik esasına göre seçilmiş.”
(CNN TÜRK) — AK Parti içinde iktidar kavgası, cemaat ilişkileri, partinin ve hükümetin önde gelenlerinin kişisel ve ideolojik profilleri, hataları, haklarındaki iddialar…
WikiLeaks‘ın sızdırdığı belgelere göre, 2004’ten 2008’e kadar Ankara’daki Amerikan elçiliği en çok bu konularla ilgilendi.
İlk belgelerde, eski büyükelçi Eric Edelman’ın imzası var. Edelman, Başbakan konusunda sözünü sakınmıyor.
Erdoğan ile ilgili çarpıcı iddialar
Belgelerde Edelman, Erdoğan’ı aşırı gururlu, Allah tarafından seçilmiş olduğuna inanıyor, otoriter eğilimli, maço, kadınlara güvenmiyor sözleriyle tanımlıyor.
O dönemde çevresinde bulunan bürokrat ve danışman kadrolarının, yetersiz ve cemaatçilik esasına göre seçilmiş olduğunu öne sürülüyor.
Daha sonraki belgelerde o kadrolar için, “çoğu Ankara dışında siyasetin nasıl işlediğini bilmiyor” deniliyor.
“Erdoğan – Gül arasında çekişme var”
Amerikan elçisinin üzerinde durduğu bir diğer nokta, Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan arasında bir çekişme olduğu iddiası.
Notlarda, iki lider arasındaki rekabetin, uluslararası zirvelerde birbirini kötü duruma düşürmek noktasına bile vardığı iddia ediliyor.
Erken dönem notlarında, hakkında en olumsuz sözler sarfedilenlerden biri de Ahmet Davutoğlu. O dönem, Başbakan Erdoğan’ın dış politika danışmanıydı.
“Davutoğlu son derece tehlikeli”
Edelman, kabinede bir bakanın Davutoğlu için “son derece tehlikeli biri” dediği iddiasında. O iddiayı Washington’a da iletmiş.
Edelman, Davutoğlu’nu “Erdoğan’ın yeni Osmanlıcı fantazilerinin mimarı” olarak tanımlıyor.
AK Parti’nin diğer önemli isimleri de yaralayıcı yorumlarla geçiyor belgelerde.
“Arınç sorun kaynağı”
Bülent Arınç, Erdoğan’ın potansiyel rakibi ve sorun kaynağı olarak gösteriliyor.
“Trabzonspor‘a para aktarıldı”
Başbakan Erdoğan’ın futbolu siyaset için kullandığı, Trabzon’a transferler yapması için AK Parti bütçesinden para aktardığı iddialarına yer veriliyor.
Bazı bakanlar hakkında yolsuzluk iddialarında bulunulurken, bazı bakanların aile hayatı bile sorgulanıyor.
Bir milletvekili hakkındaki şantaj iddialarının Başbakan Erdoğan’a da dokunduğu öne sürülüyor.
“Gülen cemaati AK Parti’ye mesafeli”
Belgelerde AK Parti’nin cemaatlerle özellikle Gülen hareketiyle ilişkisine dair yorumlar da var.
Gülen cemaati için 2004’ün aralık ayında, “AK Parti’ye karşı mesafeli” yorumu yapılıyor.
“AK Parti bölünebilir”
İlk belgelerde “Erdoğan partinin dizginlerini kaybediyor, AK Parti bölünebilir” öngörüsüne sıkça rastlanıyor.
O öngörünün gerçekleşmemesi, dönemin Amerikan Büyükelçisi’ni pek de memnun etmemişe benziyor.
2005 tarihli bir belgede, “Gerçekten çok umudu yansıtan düşüncelere rağmen, AK Parti henüz çökmüyor” deniliyor.
ABD Büyükelçiliği’ne Erdoğan brifingi
Bu arada sızan belgelere göre, Başbakanlık’tan üst düzey bir yetkilinin de ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne Erdoğan’ın kişiliği hakkında bilgi aktararak, Erdoğan’ın “mükemmelliyetçi, işkolik, adil ve merhametli bir kalbe sahip olduğunu” belirtti.
Wikileaks’de yayımlanan 26 Temmuz 2007 tarihli, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği belgesinde Başbakanlık’tan “üst düzey bir yetkiliye” dayandırılarak Başbakan Erdoğan’a dair görüşlere yer verildi.
Söz konusu üst düzey Başbakanlık yetkilisinin “içeriden birisi (insider)” olarak nitelendirildiği belgede, Başbakan Erdoğan çevresindekilerin iyiliğini isteyen, “mükemmelliyetçi bir işkolik” olarak tanımlandı. Belgede şunlar belirtildi:
“İçeridekine göre patronu Erdoğan, çok demokratik, ancak genel tanımlaması daha çok, nüfuzundakileri katı otokratik kurallara göre yöneten cömert ve baskın bir figür olduğu yönünde.”
Belgede bu görüşlerin tek bir kişinin izlenimleri olduğu belirtildi ve bu kişinin Başbakan Erdoğan ile yakın bir mesai içinde olduğuna dikkat çekildi.
Üst düzey yetkilinin Başbakan Erdoğan’ın kişisel tarzına ilişkin görüşlerini aktardığı ifade edilerek, Erdoğan’ın gerek kendisinden gerekse çevresindekilerden mükemmel iş beklediği, hatta mükemmel işleri bile daha da geliştirmek için yollar yarattığı belirtiliyor.
İşkolik olarak tanımlanan Erdoğan için 3 günlük tatil süresinin bile uzun olduğu, çevresindeki personelin aynı tempoda çalıştığı belirtiliyor. Belgede daha sonra şu ifadeler yer alıyor:
“Başbakanı iyi tanırsanız, bizim temas kurduğumuz kişinin de bize söylediği gibi çok inatçı olduğunu anlarsınız. Aklı birşeye takıldığı zaman, hatta birşeye inandığı zaman onu hiçbir şey vazgeçiremez. Erdoğan çok kararlı bir kişi. Ayrıca yabancı liderler de dahil insan insana iletişimde çok yetenekli ve etkili birisi. (İçerdeki yetkili) örnek olarak Başkan (George) Bush ile uzun toplantısını ve hatta buz gibi (Rusya Başbakanı Vladimir) Putin‘in Erdoğan’ı kucakladığını hatırlattı.”
Belgede Başbakan Erdoğan’ın çalışanları ile ilişkilerinde adil bir insan olduğu da belirtilerek, personelini desteklediği ve ihtiyaçlarına karşı ilgili olduğu kaydedildi.
Söz konusu belgede “(İçerideki yetkili) Erdoğan’ın merhametli bir kalbi olduğunu ve çalışanlarında muazzam bir sadakate neden olduğunu belirtiyor” denilerek, Başbakan Erdoğan zırhlı arabasında kilitli kaldığı zaman camı balyozla kırarak Erdoğan’ı kurtaran, ancak hayatını da tehlikeye atan koruması Halit’i, bu hatasına rağmen işinde tuttuğu, basında pek çok haber çıkmasına rağmen Halit’in bu hatalı davranışını kendisine yönelik bir sadakat ve sevgi olarak değerlendirdiği bildiriliyor.
Wikileaks’e göre, “İçerideki yetkili” Başbakan Erdoğan’ın sağlık durumu hakkında da bilgi vererek, Erdoğan’ın gayet iyi olduğunu belirtiyor.
AK PARTİ’YE KAPATMA DAVASI DA BELGELERDE…
Öte yandan WikiLeaks‘ın açıkladığı ABD’ye ait gizli belgelerde, AK Parti’nin kapatılması davasının da ABD belgelerine yansıdığı görülüyor.
“AKP’nin Kapatılmasının Sonuçları ve Bizim Duruşumuz” başlığı ve ‘Hizmete özel” koduyla yazılan 04 Kasım 2008 tarihli belgenin giriş cümlesinde, “AK Parti’nin kapatılması davası bu ülkenin geleceğine bir darbedir” ifadelerine yer verildiği dikkat çekiyor.
Büyükelçi Ross Wilson tarafından kaleme alınan belgede, davanın “Türkiye’nin, devletin, ülke demokrasisinin büyümesi ve dinin toplumdaki rolü gibi konuların doğasına ilişkin çözümlenmemiş ihtilafları yansıttığı” görüşüne yer verilen belgede, mevcut durumun bir nedeninin de, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Temmuz 2007’de yeniden iktidar geldikten sonra geçen 9 aylık dönemde sergilediği başarısız liderlik” olduğu ileri sürülüyor.
Erdoğan’a, başörtüsü konusunu Türkiye’de yapılacak reformlar listesinin başına getirerek, “ülkenin İslamlaştırılmasından ve gücü dizginlenmemiş bir çoğunluk iktidarından duyulan korkuları yatıştıracak en önemli vasıtalar olan AB reformlarını sürdürmediği” eleştirisinin yönetildiği görülüyor.
ABD’nin öncelikleri, “Türkiye ile ortak çıkarlar çerçevesinde çalışma yeteneğinin muhafaza edilmesi ve ülkedeki demokratik sürecin geniş anlamda desteklenmesi” olarak sıralanıyor ve “Türkler arasında yapılan bu gürültülü, tarihi tartışma ve siyaset yürütmenin”, Türkiye’deki demokrasinin olgunlaşmaya
devam etmesi açısından hayati önem taşıdığına işaret edilerek, ABD’nin buna saygı göstermesi ve Türk siyasetine ilişkin görüş belirtmekten kaçınması yaklaşımını benimsemesi tavsiye ediliyor.
Açılan dava hakkında “Bu, bir adli darbe girişimi ve siyasetin, kanuni yöntemlerle Clausewitz benzeri bir şekilde genişlemesidir. Bu iddianame siyasi bir belge olarak yorumlanıyor. Parti ile partideki önde gelen 70 kişinin siyasetten yasaklanmasını haklı çıkarmak için gazetelerden yapılan alıntılara yer
veriliyor” ifadeleri kullanıldı.
ALİYEV ERDOĞAN HÜKÜMETİNDEN HOŞLANMIYOR
– Türkiye-Azerbaycan ilişkileri konusunda İlham Aliyev, “Türkiye enerji merkezi olmasın” dedi. Aliyev’in Türk dış politikasını naif bulduğu belirtilirken, Erdoğan hükümetinden hoşlanmadığı da belgelerde geçiyor.
-25 Şubat 2010 tarihli belgede Aliyev, “Karabağ’da daha esnek olmaya çalışıyoruz” ifadesini kullanıyor.
-Yine aynı belgede Aliyev, “İran seçimlerindeki şaibe korkunç” ifadesini kullandı.
– Aliyev, İran’la ilişkilerini “gergin ve istikrarsız” olarak tanımladı. Azeri lider ayrıca, İran’ınAzerbaycan’a yönelik siyasi provokasyonlarının sürdüğünü de ifade etti.
– 17 Ağustos 2007’de Mossad’ın Türkiye’de İslamcılar güçleniyor kanısında olduğu ve “ordunun bu duruma ne kadar sessiz kalacağı?” diye sorduğu da belirtiliyor.
Erdoğan İsrail’den neden nefret ediyor?
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, 27 Ekim 2009 tarihli bir belgede, İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy ile bir görüşmesine değinerek, Türkiye-İsrail ilişkileri hakkında yorumlarda bulunuyor.
Büyükelçi Levy’nin ülkesinin Türkiye ile ikili ilişkilerindeki kötüleşmeyi Başbakan Erdoğan’a bağladığını belirten Jeffrey, Levy’nin ayrıca “Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ise kendisine ilişkilerin daha iyi olacağı mesajı ilettiğini” kaydettiğini belirtiyor.
Söz konusu belgede, Başbakan Erdoğan’ın Gazze’deki insanlık durumuna ait öfkeli sözlerinin “iç politik tüketime” yönelik olduğu yönündeki yorumlar da bulunuyor. İsrail Büyükelçisi Levy, Erdoğan’ın İsrail’e yönelik sözleri ve tutumunu “köktenci olmasına ve dini açıdan İsrail’den nefret etmesine” bağlayarak, Türk dış politikasında İsrail karşıtı bir yönelim olduğuna dikkat çekiyor.
ABD Büyükelçisi Jeffrey, Türk hükümetinin içindeki ve dışındaki kaynaklarıyla görüşmelerinden elde ettiği sonuçların İsrail büyükelçisinin “Erdoğan’ın İsrail’den nefret ettiği” teorisini doğrular yönde olduğunu da belirtiyor.
Bir yanıt yazın