WikiLeaks, ABD Dışişleri Bakanlığı’na ait 250 binden fazla belgeyi yayımlamaya başladı. Şimdiye kadar uluslararası basına yansıyan belgeler, ABD’yi ciddi bir diplomatik krizle karşı karşıya bırakıyor.
WikiLeaks adlı internet platformu daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı diplomatların yazışmalarını içeren binlerce belgeyi yayımlayacağını açıklamış, bunun üzerine alarma geçen Washington da müttefik ülkeleri olası bir krize karşı uyararak belgelerin içeriği konusunda bilgilendirmişti.
WikiLeaks internet sitesinin dün gece saldırıya uğraması nedeniyle New York Times, Guardian, Le Monde, El Pais ve Der Spiegel’in internet sayfalarında yer alan belgeler, ABD’li diplomatların bulundukları ülkelerle ilgili değerlendirmelerini içeriyor. Belgelerde dünya liderlerinin kişisel özellikleri ve özel hayatlarına ilişkin ayrıntılar da bulunuyor.
Almanya’nın haftalık haber dergisi Der Spiegel’de yer alan belgelere göre, Amerikalı diplomatlar, “paranoyak” olarak nitelendirdikleri Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin “zayıf bir kişilik” olduğunu not düşüyor. Rusya Başbakanı Vladimir Putin, “Alfa erkeği”, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev de “donuk” ve “çekinken” olarak değerlendiriliyor.
Diplomatlarından casusluk talebi
İngiliz gazetesi Guardian da elindeki belgelere dayanarak ABD’li diplomatların Birleşmiş Milletler’de “casus” gibi çalıştığı yorumunu yapıyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın adına geçtiğimiz yılın temmuz ayında 30’dan fazla büyükelçi ve konsolos görevlendirildiği belirtilerek Amerikalı diplomatlardan Birleşmiş Milletler’deki iletişim sistemleri konusunda teknik bilgiler toplaması istendiği kaydediliyor.
Amerikalı diplomatlardan BM’deki temsilcilerin özel şifrelerinin de istendiğine dikkat çeken gazete, hakkında bilgi toplanması talep edilenler arasında BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da bulunduğunu belirtiyor. Guardian’daki belgelerde, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Amerikalı diplomatlardan birçok ülkenin üst düzey temsilcileri hakkında bilgi istediğine dair ayrıntılar yer alıyor.
Belgelerde İran ve İsrail konusunda da dikkat çekici ayrıntılar var. Belgelerde İsrail’in ABD ve Arap müttefiklerini İran’a yönelik askeri bir saldırı konusunda uyardığı kaydediliyor. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın 2009 yılının haziran ayında İran’ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırı konusunda 6 ila 18 ay şeklinde bir zaman diliminden söz ettiği Guardian’ın elindeki belgelerde yer alıyor.
Ayrıca Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın İran’ın nükleer tesislerine saldırı düzenlemesi konusunda ABD’den defalarca talepte bulunduğu öne sürülüyor. Ayrıca Ürdün ve Bahreyn’deki yetkililerin de İran’ın nükleer programının eldeki tüm imkanlarla sona erdirilmesinden yana olduğu kaydediliyor.
Diğer ayrıntılar
Amerikan gazetesi New York Times da Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belge arasında, Amerikalı ve Güney Koreli yetkililerin, Kuzey Kore’nin ekonomik sorunları nedeniyle ve siyasi geçiş sürecinin çökmesi durumunda, Kuzey Kore ile Güney Kore’nin birleşmesi konusu üzerinde durduklarını da yazdı.
Belgelerde Amerikalı diplomatların, başka ülkelerin yetkilileriyle Guantanamo cezaevini boşaltmak ve tutukluları başka yerlere göndermek için pazarlık yaptığı da ortaya koyuluyor. Gizli belgelere göre Slovenya’ya, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmek istiyorsa, öncelikle Guantanamo’daki cezaevindeki bir tutukluyu ülkesine alması gerektiği söylenirken, küçük ada ülkesi Kiribati’ye de Guantanamo’daki Çinli Müslüman tutukluları alması için milyonlarca dolarlık ekonomik teşvik verilmesi teklif edildi. Aynı yönde teklifin “Avrupa’da önem kazanmak isteyen” Belçika’ya da yapıldığı belirtildi.
Belgelere göre Çin’in en yüksek karar alma organı Politbüro, Google’ın Çin’deki bilgisayar sistemlerine girmek için uğraştı ve bu denemenin, Çin’in ABD’ye karşı yürüttüğü bilgisayar sabotaj kampanyasının bir parçası olduğu vurgulandı.
Belgelerde Suudi Arabistan’daki bazı mali kaynakların El Kaide gibi Sünni militan grupları mali açıdan destekleyenlerin başında geldikleri belirtilirken Katar’ın terörizmle mücadelede bölgesindeki “en kötü ülke” olduğu da kaydedildi. Ayrıca belgelerde ABD’nin, Suriye’nin Lübnan’daki Hizbullah’a silah temin etmesini durdurmada başarısız kaldığı da ifade edildi.
© Deutsche Welle Türkçe
DW/Reuters/AA, HK/BK
Yazıları posta kutunda oku