Diplomatik kaynaklardan NATO zirvesi ile ilgili önemli bilgi. Diplomatik kaynaklara göre, bundan sonra geliştirilecek füze savunma mimarisinin tüm komuta kontrol düzenlemelerinde Türkiye’nin yeri ve rolü olacak.
Diplomatik kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, 19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon’da düzenlenen NATO üyesi devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı zirve, ittifakın gelecek 10-15 yıllık süreç için vizyonunu ortaya koyduğu stratejik konsept belgesinin kabul edilmesi yönünden önemli bir buluşmayı temsil etti.
NATO’nun gelecekte oynayabileceği rol ve karşılaşılacak sınamalar dikkate alınarak müttefiklerin güvenlik ve savunmasının ne şekilde temin edileceğine dair soruların cevabını oluşturan bir belge niteliğinde olan stratejik konsept belgesinde, her müttefik için olduğu gibi Türkiye bakımından da belli hususların yer alması önem taşıdı.
Ortaklıkların stratejik konsept içinde önemli bir alan olarak belirtildiğini ifade eden diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin de ortaklık ilişkisine çok önem verdiğini kaydetti.
Diplomatik kaynaklar, NATO’nun yumuşak gücünü oluşturan ortaklıklar yoluyla hem ihtilafların önlenmesi, hem de ortaya çıkan ihtilafın sona erdirilmesi, barış ve istikrarın yerleştirilip idame ettirilmesi bakımından, birtakım ilişki ağlarından faydalanmaya çalıştığını ifade etti.
Zirve kapsamında dışişleri bakanlarının biraraya geldiği akşam yemeğinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı müdahalelerde, ittifakın yumuşak gücünü oluşturan katma değer yaratan bu alandan daha fazla istifade edilmesi gerektiğini, önemli olanın ittifakın çevresinde istikrar bölgeleri oluşturmaya yardımcı olacak işbirliğini ön plana çıkaran ilişkiler geliştirmek olduğunu söylediği kaydedildi.
Stratejik konseptin bir diğer önemli unsurunun ortaklıklardan bahsedilirken NATO-AB ilişkileri olduğunu belirten diplomatik kaynaklar, NATO-AB bölümünden memnun olduklarını, bunun şimdiye kadarki kazanımların en kuvvetli şekilde ifade biçimi olduğunu ve geleceğe dönük vizyon belgesine girmesi doğal olan olumlu ifadelerin de koşula bağlandığını kaydettiler.
-FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ-
Aynı kaynaklar, Türkiye için stratejik konsept belgesinin önem taşıyan diğer bir bölümünün ise füze savunması olduğunu belirterek, bunun bir saldırı silahı değil, bir savunma sistemi olduğunu söyledi.
Üzerinde konuşulan konunun ittifakın bir füze savunma mimarisine sahip olması girişimi olduğunu, bunu yeni ortaya çıkmış bir düşünce olarak görmenin yanlış olduğunu vurgulayan diplomatik kaynaklar, Lizbon’da alınan kararın hem 2002’de Prag’da ele alınan bu geniş mimarinin oluşturulması açısından, hem de ABD’nin ortaya koyduğu aşamalı uyarlanabilir yaklaşımın da NATO içine tümüyle entegre edilmesi yönünde önemli bir karar olduğunu belirtti.
Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin bu konudaki hiçbir ülkenin hedef gösterilmemesi, sistemin tüm müttefikleri kapsaması, mali denge getirilmesi ve güvenliğin bölünmezliği gibi üzerinde ısrar ettiği ilkelerin metne yansıtıldığını ifade etti.
Komuta kontrol düzenlemesine ilişkin olarak, zirvede bunun ayrıntılarının belirlenmesi amacıyla daimi konseye bir görevlendirme yapıldığını hatırlatan diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin konseyde diğer müttefik ülkelerle eşit haklara sahip, kararların oydaşmayla alındığı bir yapı içinde olduğu ve bundan sonra geliştirilecek olan füze savunma mimarisinin tüm komuta kontrol düzenlemelerinde Türkiye’nin yeri ve rolü olacağını bildirdi.
Diplomatik kaynaklar, Afganistan’ın da önemli bir konu olarak zirvenin gündeminde olduğunu anımsatarak, Türkiye’nin, uluslararası toplumun Afganlar ihtiyaç duyduğu sürece oradaki katkısını sürdürmeye devam etmesinden yana olduğunu vurguladı.
Aynı kaynaklar, “Türkiye’nin İsrail’i de koruyacak bir sistem içine monte edildiği” iddiasıyla ilgili olarak ise, konunun İsrail ile bağlantısına dair spekülasyonların tamamen bir algı meselesi olduğunu ve gerçekle uyuşmadığını ifade etti.
Kaynaklar, Karadeniz üzerine füze savunma platformu kurulacağı ile ilgili açıklamalara ilişkin de, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirtti.
Zirve kararlarının değerlendirilmesine ilişkin yorumlara bakıldığında böyle bir füze savunma mimarisi ile Türkiye’nin kendi topraklarında da sistemin unsurlarından birini konuşlandırma kararı almış gibi bir algılama olduğu sonucuna varıldığını aktaran diplomatik kaynaklar, bunun doğru olmadığını, alınmış herhangi bir siyasi kararın olmadığını kaydettiler.
AA
Bir yanıt yazın