Gül: Normalleşme Sürecine Yönelik Güçlü İrademizi Muhafaza Ediyoruz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesini hedefleyen protokollerin hayata geçirilmesine yönelik güçlü iradeyi kararlılıkla muhafaza ettiklerini belirterek, ”Bu aşamaya gelinmesinde önemli rol oynayan Cumhurbaşkanı Sayın Sarkisyan’ın da bugüne kadar sergilediği liderlik ve devlet adamlığını, sürecin başarıyla tamamlanması için aynı cesaretle sürdürmesini bekliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesini hedefleyen protokollerin hayata geçirilmesine yönelik güçlü iradeyi kararlılıkla muhafaza ettiklerini belirterek, ''Bu aşamaya gelinmesinde önemli rol oynayan Cumhurbaşkanı Sayın Sarkisyan'ın da bugüne kadar sergilediği liderlik ve devlet adamlığını, sürecin başarıyla tamamlanması için aynı cesaretle sürdürmesini bekliyoruz'' dedi. - 251110 ha isvec1

Cumhurbaşkanı Gül, ziyareti kapsamında İsviçre Parlamentosu’na hitap etti.

Burada yaptığı konuşmada Türk dış politikasına değinen Gül, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişki kurulması ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin protokollerin İsviçre’nin kolaylaştırıcı çabaları neticesinde geçen yıl Zürih’te imzalandığını anımsatan Gül, şunları söyledi:

”Bu tür meselelerin kolaylıkla halledilmediği bir vakıadır, ancak Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesini hedefleyen protokollerin hayata geçirilmesine yönelik güçlü irademizi kararlılıkla muhafaza ediyoruz ve Kafkaslar’da kalıcı ve kapsamlı bir barışın hakim olması için samimiyetle çabalarımızı sürdürüyoruz.

Bu aşamaya gelinmesinde önemli rol oynayan Cumhurbaşkanı Sayın (Serj) Sarkisyan’ın da bugüne kadar sergilediği liderlik ve devlet adamlığını sürecin başarıyla tamamlanması için aynı cesaretle sürdürmesini bekliyoruz.”

GÜL: İSVİÇRE, FARKLI ETNİK VE DİNİ UNSURLAR ARASINDA TESİS ETTİĞİ DİYALOG, HOŞGÖRÜ VE ANLAYIŞ KÜLTÜRÜYLE HER ZAMAN ÖRNEK GÖSTERİLMEKTEDİR. ÜLKENİZİN ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DE BU ÖZELLİĞİNİ KORUMASI TARİHİ BİR SORUMLULUKTUR

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ”İsviçre, farklı etnik ve dini unsurlar arasında tesis ettiği diyalog, hoşgörü ve anlayış kültürüyle her zaman örnek gösterilmektedir. Ülkenizin önümüzdeki dönemde de bu özelliğini koruması tarihi bir sorumluluktur” dedi.

İsviçre Parlamentosunu ziyaret eden Cumhurbaşkanı Gül’e, İsviçre Cumhurbaşkanı Doris Leuthard, parlamento binasını tanıttı. Daha sonra iki cumhurbaşkanı, heyetlerinde bulunan üyeleri takdim etti. Parlamento binasını ziyarette, Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Türk delegasyonu üyeleri de yer aldı.

Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre Parlamentosunda yaptığı konuşmada, dönemin konfederasyon başkanı Pascal Couchepin’in 2008 yılında Türkiye’ye ilk kez devlet başkanı düzeyinde tarihi önemde bir ziyarette bulunduğunu, kendisinin de Türkiye’den İsviçre’ye cumhurbaşkanı seviyesindeki ilk devlet ziyaretini gerçekleştirmekten dolayı kıvanç duyduğunu söyledi.

İsviçre ve Türkiye’nin, önemi herkes tarafından kabul edilen uluslararası insancıl faaliyetlerin temelinin atılmasına 150 yıl önce öncülük etmiş ve bu faaliyetlerin evrenselleşmesine katkıda bulunan iki ülke olduğuna işaret eden Gül, uluslararası Kızılhaç ve Kızılay teşkilatlarının amblemlerinin İsviçre ve Türkiye bayraklarından esinlenmesinin söz konusu tarihi misyonun bir tezahürü olarak iki ülke arasında anlamlı bir bağ oluşturduğunu belirtti.

İsviçre’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu, Lozan ve Montrö gibi kentlerin isimlerinin Türk tarihine altın harflerle kazındığını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, yakın geçmişe bakıldığında ise akla ilk olarak Bürgenstock’un geldiğini, Dışişleri Bakanı olarak Türk heyetine kendisinin başkanlık ettiği bu toplantılarda Kıbrıs’ın geleceğiyle ilgili olarak çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüklerini anlattı. Gül, ”Birleşmiş Milletler’in çözüm planı, 2004’te Güney Kıbrıs Rum Kesiminde gerçekleştirilen referandumda da kabul edilmiş olsaydı ve Kıbrıslı Rumlar da Kıbrıslı Türkler gibi adada kalıcı çözüme cesaretle ‘evet’ demiş olsalardı, şüphesiz Bürgenstock, Avrupa tarihinde İsviçre’nin kolaylaştırıcı rolünün yeni simgesi olacaktı” diye konuştu.

Türkiye ile köklü bir geçmişi paylaşan İsviçre’ye yapılan bu ziyaretin, iki ülkeyi ve halklarını yakınlaştıran yeni bir adım teşkil edeceğine emin olduğunu dile getiren Gül, ilişkileri demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kadın-erkek eşitliği gibi öncelikli ortak değerler temelinde güçlendirerek geleceğe taşıma kararlılığında olduklarını bildirdi.

Türkiye’nin bu değer ve ilkelerden hareketle bölgede ve dünyada barış, güvenlik, istikrar ve refahın temini için tüm imkanları seferber ettiklerini belirten Gül, ”Aynı şekilde terörizm ve şiddet, kitle imha silahlarının yayılması, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, etnik ve dini ayrımcılık, antisemitizm, İslamofobi ve yabancı düşmanlığına karşı da titizlikle gayretlerimizi sürdürüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Eylül ayında New York’ta yapılan BM Genel Kurulunun genel görüşmeleri sırasında Leuthard’ın yaptığı konuşmada da yarının güvenli ve müreffeh dünyasını kurmak için bugünden sorumluluğu üstlenerek el birliğiyle çalışmak gerektiğini ifade etti.

-”COĞRAFYADA BARIŞ VE HUZUR”…-

Türkiye ve İsviçre parlamentolarında kurulan dostluk gruplarının çalışmalarına değinen Gül, bu grupların halktan halka ilişkileri güçlendirmek suretiyle ortak çalışmalara ivme kazandıracağına inandıklarını belirtti. Gül, bu anlayışın bir sonucu olarak kendisine eşlik eden heyette TBMM’de çeşitli partilerden milletvekillerinin yer aldığını, Türk milletvekillerinin bu vesileyle İsviçreli meslektaşlarıyla yararlı görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

”İki ülke halkları arasındaki dostluk hislerini daha da kuvvetlendirecek bu çerçevedeki karşılıklı temasların önümüzdeki dönemde artarak devam edeceğine inanıyorum. İsviçre ile Türkiye arasındaki ilişkiler, ekonomi, ticaret, eğitim, bilim, kültür ile sosyal ve beşeri alanlarda da büyük bir potansiyel arz etmektedir. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi yolunda son dönemde önemli adımlar da attık. Özellikle ticaret ve yatırım ilişkilerimizin zemininin geliştirilmesinde önemli mesafe kat ettik. Bu kapsamda 18 Haziran 2010 tarihinde İsviçre’de imzalanan Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmasının bir an evvel yürürlüğe girmesine büyük önem atfediyorum.

Geçen yıl küresel ekonomik krizin etkisiyle 2.3 milyar dolara düşen ticaret hacmimiz iki ülkeye de yakışmamaktadır. Kanaatim odur ki, İsviçre ve Türkiye, sahip oldukları üstün meziyetleriyle yakın çevrelerinin çok ötesine geçebilecek bir dinamizmi hayata geçirme potansiyelini taşımaktadırlar. Gelişmiş ekonomik altyapısı ve teknolojik uzmanlığıyla İsviçre, Türkiye’nin Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Karadeniz havzasından Kafkaslar’a ve Orta Asya’ya kadar uzanan bölgede müşterek çalışmalara imza atabileceği önemli bir ortaktır. İş ve yatırım çevrelerimizin lokomotif rolü oynayacağı bu tür bir işbirliği modeli sayesinde bu coğrafyada barış, huzur ve istikrar ve refahın geliştirilmesine birlikte katkı sağlayabiliriz.”

İsviçre’de yaşayan ve nüfusu 120 bini aşan Türk toplumunun iki ülke arasındaki işbirliğinin çeşitlendirilmesi için önemli bir fırsat olduğunu, aynı zamanda toplumsal ve kültürel anlamda da bir dostluk köprüsü de teşkil ettiğini dile getiren Gül, ”Bu vesileyle vatandaşlarımızın her alanda İsviçre toplumuna uyum sağlamasını desteklediğimizi ve teşvik ettiğimizi belirtmek istiyorum” dedi.

”İsviçre’de yaşayan vatandaşlarımız, Türk ve İsviçre halkları arasında karşılıklı anlayış ve hoşgörünün geliştirilmesi bakımından önemli bir unsurdur. Bu önemli potansiyeli değerlendirerek eğitim ve kültür alanında ülkelerimiz arasında yeni işbirliği mekanizmaları oluşturabiliriz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin geçen yılki Cenevre Kitap Fuarına onur konuğu olarak katılmasının, kültürel etkileşim yoluyla iki ülke halklarının birbirini daha iyi tanımalarına çok hizmet ettiğini belirtti. Gül, şöyle konuştu:

”İsviçre, farklı etnik ve dini unsurlar arasında tesis ettiği diyalog, hoşgörü ve anlayış kültürüyle her zaman örnek gösterilmektedir. Ülkenizin önümüzdeki dönemde de bu özelliğini koruması tarihi bir sorumluluktur. Giderek küçülen iletişimin sınır tanımadığı küresel bir dünyada yaşarken fırsatların da herkesi ilgilendirdiğini görüyoruz. Küreselleşen dünyamız dışa açık olanları, fazlalıklardan çekinmeyenleri, karşılıklı saygı ve empatiyi benimseyenleri geleceğe yönelik yapıcı bir vizyonla hareket etmeyi seçen, kısa vadeli endişeleri tatmin kolaycılığından kaçabilenleri ön plana çıkarmaktadır. Biz bunun bilincindeyiz. İsviçreli dostlarımızla aynı anlayışı paylaşarak geleceğe birlikte yürüme kararlılığındayız. Dolayısıyla ziyaretimin Türkiye ile İsviçre arasındaki kadim dostluğu pekiştireceğine ve ilişkilerimizin her alanda geliştirilmesine yönelik ortak irademiz doğrultusundaki çalışmalarımıza ivme kazandıracağına samimiyetle inanıyorum.”

AA – Burcu Bilgin


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir