Haber Analiz: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

“Kıbrıs’ta çözümü sizler bulacaksınız. Ancak BM’nin üstlendiği iyi niyet misyonunun sonsuza dek sürdürülemeyeceği de bir gerçek…” ( BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun )

"Kıbrıs’ta çözümü sizler bulacaksınız. Ancak BM’nin üstlendiği iyi niyet misyonunun sonsuza dek sürdürülemeyeceği de bir gerçek…" ( BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ) - kibris2

Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik olarak yürütülen taraflar arası müzakerelerde mevcut tıkanıkların aşılması ve çözüme yönelik anlaşma taslağının sağlanabilmesine katkı sağlamak amacı ile BM Genel Sekreterinin çağrısı üzerine, tarafları temsilen her iki kesimin lideri, 18.Kasım.2010 tarihinde, New York’ta genel sekreter Ban Ki Mun’un koordinatörlüğünde, bir araya geldiler…

Basına sızan haberlere göre liderlerle 4 saati aşkın bir süre Kıbrıs sorunundaki anlaşmazlık noktalarını tartışan Ban, ‘’Çözümü siz bulacaksınız, özlü ilerleme için iki aylık süreniz var, bu amaçla pratik çözümler üretin! ‘’Diyerek, yeni bir yol haritası çizmiştir… BM Genel sekreterinin, her iki lidere de, yapılan görüşmelerden sonra gösterdiği çözüm önerisi budur ve süresi de iki aydır!

BM Genel Sekreteri, her iki liderle yapmış olduğu görüşmelerden sonra, taraflara önemli bir mesaj daha vermiştir! ‘’Bu süreçte, BM’nin üstlendiği iyi niyet misyonu sonsuza kadar sürmeyecek! ‘’ BM Genel Sekreterinin taraflara vermiş olduğu bu mesajların 2 ay sonra nasıl gerçekleşeceğini bekleyip göreceğiz!

Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki, 2008 Mayıs ayından beri devam eden Kıbrıs sorununun halline yönelik müzakere sürecinde, bir arpa boyu kadar da olsa yol alınamamıştır! Çünkü çözümü amaçlayan bu dönemde, daima veren Kıbrıs Türk tarafı olmasına rağmen, Güney Kıbrıs Rum yönetimi liderlerini ikna etmek mümkün olamamıştır. Zira onlar, kendilerini Kıbrıs adasının yasal hükümeti ve temsilcisi olarak gördükleri için, Türk tarafınca yapılan hiçbir öneriyi kabul etmemektedirler! Çünkü hala Kıbrıs Türk halkı onlara göre adada ki azınlık statüsüne sahiptirler! Aslında bu gerçeğin önemli bir tarafı daha vardır! Rum tarafını 1964’den beri hala adanın yasal hükümeti olarak tanıyan BM’nin ta kendisidir! İşte yıllardan beri süregelen Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik kimi planların, oynanan oyunların temelindeki açmazlık da budur! Hem Güney Rum kesimini adanın yasal hükümeti olarak tanıyacaksın, sonrada çözüme katkı sağlamak adına koordinatörlük görevi yapacaksın!

Böylesine bir hukuksuzluk olabilir mi? BM’nin bir önceki Genel Sekreteri Bay Annan’ın kendi adını taşıdığı o plan ile Kıbrıs Türk Halkına kurulan tuzağı, ne Kıbrıs Türk Halkı, ne de Türk Milleti unutmuş değildir!

Bunun yanı sıra, 2002 yılından beri Kıbrıs’ta, Rumlardan bir adım önde olmak adına yapılanlar, bu söylemlerin sahiplerinin ürettiği Kıbrıs politikaları ile ‘’Birleşik Kıbrıs’’ adına Kıbrıs Türk Halkının egemenlik hakkından nasıl vazgeçilmek istendiği,‘’Egemenliğin uğruna ölünecek Leyla olmadığını!‘’, ‘’KKTC ilan edildiği gün üzüntüsünden ağladığını!’’ söyleyen kimileri de unutulmuş değildir!

Şimdi bu görüşmede Bay Ban Ki, pratik çözümler üretin buyruğu ile ne demek istemiştir? 1960 yılında kurulan Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin anayasal kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk Halkını, 1963 yılında çıkardığı olaylarla yok etmek isteyen ve ortaklıktan atan Rum tarafının 47 yıldan beri adada ki çözümsüzlüğün tek muhatabı olduğunu, BM Genel Sekreteri bilmemekte midir? Geçen bu uzun sürede Kıbrıs Türk halkının yaşadığı adaletsizliklere göz yuman, tarihsel uygulamaları ile tarafsızlığına gölge düşürmüş böylesine önemli bir kuruluşu temsil eden bu şahsın; anlaşma içeriğinde çok hassas dengeler olması gereken Kıbrıs gibi önemli bir sorunu, hem de pratik çözümlerle, 2 ay da çözün demek hakkı var mıdır? Âlemi akıllı, bizi aptal mı zannetmektedir?

BM Genel sekreteri, bu üçlü görüşme için yapmış olduğu açıklamada; 2010 yılbaşında adaya yapmış olduğu ziyarette, her iki toplumda da, yeniden birleşme yönünde umutlu bir beklenti olduğunu hissettiğini, o dönemde gerçek bir ilerleme sağlandığını! Ancak daha sonraki dönemde, yıl boyunca devam eden müzakerelerden net bir ilerleme sağlanamaması ve çözüm adına beklentinin zayıfladığını tespit etmesi üzerine, liderleri New York’a davet ettiğini ifade etmiştir… Çünkü o zaman KKTC’de ki yönetim Kıbrıs Türk Halkının tüm kazanımlarını müzakere masasına getirmekten hiç çekinmemiştir!

Genel Sekreter ayrıca, ‘’ Her iki lider arasında ciddi görüş ayrılıkları vardır. Ancak liderler arasında çözüm hedefi yönünde de birlikte çalışma niyeti devam etmektedir.’’ Diyerek. Bu kapsamda varılacak anlaşmaya, iki toplumun, yapılacak referandumlarla güven duyması ve anlaşmayı kucaklaması için olumlu mesajlar verilmesinin önemini de vurgulamış ve yapılan bu üçlü görüşmenin, müzakerelere ivme kazandıracağına inandığını belirtmiştir.

Bay Ban’a göre, hem ‘’Kıbrıs Halkı’’ ve hem de ‘’ Uluslar arası camia bu süreci desteklemektedir. Çünkü bu sürecin sonu onların istediği gibi ‘’Birleşik Kıbrıs’’ şekli ile bitmelidir!

Bay Genel Sekreterin bu tespitleri dahi yeni bir BM senaryosunun, Kıbrıs Türk Halkının kapısını çalacağına işarettir! Zira 2 aylık süre içerisinde, ‘Kıbrıs Türk Halkının’ geleceğine yön verecek olan bu müzakereler sürecinin hedefinde,’’Yönetim ve Güç paylaşımı, Ekonomi, AB Konuları, Mülkiyet, Toprak ve Güvenlik’’ gibi çözüm bekleyen çok önemli konu başlıkları varken ve bu başlıklar ile ilgili olarak bir arpa boyu kadar yol alınmamışken, önümüzde ki iki aylık süreçte her iki lider nasıl bir çözüm üretecektir?

Daha doğru bir ifade ile Güney Rum kesimi liderinin üreteceği hiçbir çözüm ve vereceği hiçbir taviz yoktur! Rumlar, şu anda AB’ye üye yapılmış ve adanın resmi hükümeti sıfatını da taşımaktadırlar. Aslında Rumlar adanın yarı buçuğunda Enosis’i gerçekleştirmişler, şimdi aynı şeyi adanın kuzeyinde başarmak istemektedirler!

Bu teslimiyet sürecinde; yeni tavizler vermesi gereken taraf, her zaman olduğu gibi Kıbrıs Türk Halkıdır, Türkiye’dir. Zaten en son açıklanan Türkiye ile ilgili AB ilerleme raporundaki ifadeler de bunun en önemli kanıtıdır.

Rum-Yunan ikilisi bugüne kadar, kendi menfaatleri adına uluslar arası arenada yürütmüş oldukları dış politikada daima kazanan taraf olmuştur. Çünkü Avrupa’nın bu iki şımarığının arkasında ki güç Hıristiyan âlemidir. Bu gücün varlığı ve desteği daima bizim ulusal çıkarlarımızın karşısında olacaktır. Bu gün kadar da öyle olmuştur!

2011 yılında, Güney Rum kesiminde ve Anavatan Türkiye’de milletvekili seçimleri vardır. Anlaşılan o dur ki, bu seçimlere kadar, BM Genel Sekreteri adada bir çözümü hedeflemektedir! Hatırlanacak olursa, KKTC’de geçtiğimiz yıl 19 Nisan da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de Hristofyas-Talat ikilisinin anlaşma için son şans olduğu ve çözüme de o kadar yakın olunduğu yönünde; Bay Ban’da dâhil, kimi önemli şahsiyetlerin beyanları havada uçuşmuştu! Ancak o beyanların içindeki tüm söylemler, havada kalmıştır.

Çünkü Kıbrıs Türk Halkı; egemenliğini görmezden gelenleri, yıllardır adada ‘’Türk Halkı’’ kimliği yaşayan insanlarımızı, ‘’Kıbrıslı’’ kimliği içerisinde eritmek isteyenleri, Kıbrıs’ta barışın teminatı olmaya devam eden Kahraman Türk Askerini adada ki yabancı güçler statüsünde görerek, Türkiye benim vatanım değildir diyebilen zihniyetin temsilcilerini seçim sandığına gömerek ve KKTC’ye sahip çıkmıştır…

Bugün Kıbrıs Türk Halkının, KKTC’de iktidara taşımış olduğu, UBP’yi ve 3’ncü Cumhurbaşkanı olarak seçilen Sayın Dr. Derviş Eroğlu’nu bu iki aylık sürede çok kritik bir dönem beklemektedir.

Önümüzde ki dönemde, Kıbrıs Türk’ü; bu iktidardan ve Sayın Baş müzakerecimizden Kıbrıs Türk Halkının adada ki, kazanılmış tüm haklarını koruyan, anayasal, hukuksal ve tarihi haklılığımızı ortadan kaldırabilecek her türlü çözüm tuzağından uzak duran bir siyasi başarıya imza atmalarını beklemektedir.

Ancak bu başarının gerçekleşebilmesi için Kıbrıs Türk Halkının tüm gücü ile liderlerini desteklemesi, KKTC’nin yaşatılması yönünde irade beyanında bulunmaları ve bu uğurda mücadele eden tüm sivil toplum kuruluşları her vesile ile bu tercihlerini dile getirmelidirler…

Unutulmamalıdır ki, hiçbir neden uğruna ata yadigârı Kıbrıs’tan vazgeçilemez, çözüm adına Rum’un her istediğine boyun eğilemez! Gerekir ise müzakere masasından kalkılır ve KKTC’nin tanıtılması adına her adım atılır…

Atılacak bu tanınma adımı; Şehitlerimize olan borcumuzun, onurlu ödemesi olacaktır…

Yazımın son cümlesi de BM Genel Sekreteri Bay Ban Ki-mun’a bir hatırlatmam olacaktır! Kıbrıs’ta‘’Kıbrıslı Halk’’ yoktur. Makarios’un bile reddetmiş olduğu bu tanımlama Kıbrıs Türk’üne yapılan en büyük haksızlıktır. Kıbrıs adasında yüzyıllardır öz be öz kendi kimliği ile yaşayan ve yaşayacak olan, Kıbrıs Türk Halkı vardır, Yüce Türk Ulusunun da ayrılmaz bir parçasıdır.

Bilmem anlayabildiniz mi? Bay Genel Sekreter…

Atilla ÇİLİNGİR

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Baskan Yardımcısı, Emekli Komutan

"Kıbrıs’ta çözümü sizler bulacaksınız. Ancak BM’nin üstlendiği iyi niyet misyonunun sonsuza dek sürdürülemeyeceği de bir gerçek…" ( BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ) - kibris2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir