Nefesler tutuldu… Avrupa, ABD ve hatta Rusya’da gündem 19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon’da yapılacak NATO zirvesine kilitlendi. Bu gerginliğin en kritik aktörü de Türkiye.
İlk bakışta NATO’nun olağan toplantılarından biri gibi görünen bu zirvenin yoğun gündeminde yer alan maddeler arasında Türkiye’yi en yakından ilgilendireni füze kalkanı. Kalkanın, NATO adına ABD tarafından inşa edilmesi ve özelde Avrupa, genelde de NATO üyelerini füze saldırılarına karşı koruması öngörülüyor.
Sevin TURAN hurriyet.com.tr
Bunun gerçekleşebilmesi için en kritik ülke Türkiye. Çünkü hem projeye onay vermesi gereken ülkeler arasında yer alıyor hem de kalkanın fiziksel altyapısına ev sahipliği yapması öngörülüyor.
Peki nedir bu füze kalkanı? Korunacak ülkeler üzerine bir çatı mı inşa edilecek yoksa branda mı gerilecek? Sistem nasıl işleyecek? Türkiye neden, özellikle teknik konularda kaygılı?
MENZİLİ 3 BİN KİLOMETREYE KADAR
Kalkanla ilgili olarak ortaya çıkan detaylar sınırlı. Menzili 3 bin kilometreye kadar olan orta ve uzun menzilli füzelere karşı bir savunma sistemi olacağı biliniyor. Bu da kalkanın kime karşı inşa edildiği konusundaki seçenekleri bir hayli daraltıyor.
Sistemin radar sensörlerinin Türkiye’nin doğusuna yerleştirilmesi planlandığı söyleniyor ancak kesin noktalar belli değil.
Türkiye’nin doğusunda yer alan bir ülkeden, Avrupa’yı hedef alan bir füze ateşlenmesi durumunda bu sensörler devreye girecek. Sensörlerin füzeyi havadayken tespit etmesiyle birlikte kalkan devreye sokulacak ve Doğu Avrupa’daki çeşitli noktalarla Akdeniz’e yerleştirilecek durdurucular harekete geçecek.
Durduruculardan ateşlenen füzeler, saldırı füzelerini havada vurarak etkisiz hale getirecek. Bu da Başbakan Erdoğan’ın gündeme getirdiği serpinti sorununu yaratan bir durum. Özellikle nükleer başlık taşıyan bir füzenin havada, örneğin Türkiye üzerinde, imha edilmesi durumunda yayılacak olan artık materyalin yaratacağı zararların nasıl önleneceği belli değil.
TEHDİDE GÖRE SAVUNMA SİLAHI BELİRLENECEK
Kullanılacak durdurucu füzenin türü, tehdit oluşturan füzeye göre belirlenecek. Kısa menzilli tehditte karada PAC-3 (Patriot), orta menzil için THAAD, denizde orta menzilden itibaren SM-3 füzelerinin çeşitli versiyonları kullanılacak.
Planın şu ana kadar ortaya çıkan detaylarında denizdeki durdurucuların 2011’de Akdeniz’e, karadaki durdurucuların 2015’te Romanya’ya, gelişmiş durdurucuların ise 2018’de Polonya’ya yerleştirilmesi öngörülüyor. Bu durdurucuların birinin etkisiz kalması durumunda diğeri devreye girebilecek.
Kalkanın “doğudan gelen tehditlere karşı Avrupa’yı savunmak” için inşa edildiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin daha doğusundan gelen ve Türkiye’yi de hedef alan bir saldırı durumunda bu durdurucuların Türkiye’nin korunması konusunda ne kadar etkili olacağı tartışma konusu.
TÜRKİYE NASIL KORUNACAK
Sensörlerin tehdidin varlığını algılamasıyla durdurucuların devreye girmesi arasında geçen sürede Türkiye’nin bir saldırının hedefi olması söz konusu olabilir. Türkiye’nin “Düğmeye basan biz olalım” ısrarının altında da bu kaygı yatıyor.
Kalkanın merkezinin Türkiye topraklarında, örneğin İzmir’de bulunması da bu sürecin hızlandırılması ve kalkanın Türkiye’yi de koruyabilecek şekilde daha efektif kullanılması açısından önemli olduğu belirtiliyor.
Dananın kuyruğu birkaç gün içinde kopacak. Ancak 2011’de yapılacak genel seçimler ve Türkiye’de yükselen Amerikan karşıtlığı hesaba katıldığında Lizbon’da çok sıkı pazarlıkların yaşanacağı ortada.
seturan@hurriyet.com.tr