Ruhat Mengi
rmengi@gazetevatan.com
İtiraf etmeliyim ki yabancı üniversitelerden veya kuruluşlardan verilen ödüllere pek güvenmem, zira çoğu durup dururken, pek beğendikleri için olmaz. Genellikle ya o üniversitenin, ya o ülkenin bir çıkarı vardır, ya o kişi ‘Türkiye’ye tarihi kini ve talepleri olan bir ülke-grup lehine’ tarihi bile yalanlayacak konuşmalar yapmıştır (bu durumda Nobel verildiği bile oluyor) ki bugüne kadar bu örnekleri bize yeterince izlettiler veya birileri çok güzel kulis faaliyeti yürütmüştür. Örneğin son yıllarda her konuda (referandum, Anayasa Mahkemesi’ndeki davalara destek vs) kulis faaliyetinin Davutoğlu ve Bağış gibi isimler tarafından aralıksız yapıldığını sık sık duyduk, buna iktidara yakın ve yurt dışı ilişkileri iyi bilen bazı gazetecilerin de katıldığı aynı şekilde duyuldu. Daha önceki yıllarda iktidarların “şimdi dışarıdan öyle bir destek açıklaması alalım ki bizim tezlerimizin ne kadar doğru olduğunu herkes anlasın ama bunu nasıl sağladığımızı tahmin edemesin” şeklinde bir düşüncesi, faaliyeti olmadı, kimin aklına gelirdi ki? Ama siyasi partiler yerli yabancı think-thank kuruluşlarından yardım almaya başlayalı beri artık her şey akla geliyor ve uygulamaya konuyor. Bu nedenle efendim ben artık AB İlerleme Raporları’na bile şüpheyle bakıyorum, hiçbir şey sebepsiz değil, olsaydı “AB ülkelerinde yargının hükümetlerden bağımsızlığı sağlanmaya çalışılırken” Türkiye’de bunun tam aksinin yapılmasını onaylıyor görünemezlerdi.
Her neyse açıkçası herkes gibi (taksi şoförleri bile “nasıl oldu” diye soruyor) ben de Cumhurbaşkanı Gül’e birdenbire İngiltere’nin Chatham House isimli önemli düşünce kuruluşundan verilen ödüle şaşırdım, demek Cumhurbaşkanı Gül bizlerin duymadığı bir takım büyük işler yapmış olmalı ki diğer ülke liderlerini “devlet adamlığı”nda geçerek “2010 Devlet Adamı” ödülünü kazandı diye düşünüyor insan. Merak ediyor, öğrenip gurur duymak istiyor. Ve sonunda, küçük bir haber olarak verilen velakin merakımı gideren önemli bir haberi gördüm gazetede: Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer iki yıl önce girdiği Chatham House Mütevelli Heyetine “Gül’ü seçmelerini” kendisi önermiş ve sonra da seçildiği için gurur duymuş. Tabii ki bu ülkelerin tercihlerinde kendi plan ve projeleri, yaptırmak istedikleri şeyler, Türkiye’ye gelecekte “kankaları ABD ile birlikte vermek istedikleri şekil” gibi nedenler rol oynuyor, kendi çıkarları olmadan günahlarını bile vermiyorlar (bakınız AB üyeliği meselesi) ama yine de böyle bir ödülün verilmesinde Suzan Sabancı Dinçer’in rol oynamış olması güzel bir şey, bu nedenle Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte o da kutlanmayı hak ediyor, az başarı değil doğrusu.