B A Y R A M L I K

            B A Y R A M L I K
      
         Türkiye dokuz günlük Kurban Bayramı tatilinde adeta yer değiştiriyor.
         12 milyon insan sanayileşme,kentleşme,ulaşım ve iletişim teknolojisinde gelişmeye paralel  harekettedir.
         Dolu dizgin tatile gidiliyor!
         Aile bağları,çevre ilişkileri zayıflıyor,çevre kirliliği artıyor, devasa ölçekte sermaye el değiştiriyor.
         Rağmen Türkiye sosyolojisi insan öznesinden gelişerek yeni ilgiler ve yeni olaylarla evriliyor,evriliyor…
         *
         DP lideri Hüsamettin Cindoruk bugünkü Cumhuriyetin,1923’te ortak kurulan Cumhuriyet olmadığını ve kaptırıldığını ileri sürüyor.
         Partisinin Antalya il kongresinde ki konuşmasında:
         “Ergenekon adı altında uydurma bir dava ile devletimizin değerli  paşalarını, bilim adamlarını,gazetecilerini hapishanede süründüren,
         HSYK’yı kendine bağlayan bir iktidar,Anayasa Mahkemesini karar veremez hale getirecek atamalar yapan bir Cumhurbaşkanı!
         Bu Cumhuriyeti geri almak zorundayız.” diyor.
         Gerçekten Türkiye’nin alışığı olmadığı neoliberal muhafazakar(!) AKP iktidarı;
         Türlü nedenle evrilen Türkiye sosyolojisinin getirisinden payını sağlamak üzere gözünü budaktan esirgemiyor!
         Densizlikle Cumhuriyete saldırıyor ve kaygıya neden oluyor…
 
         *         
         BDP ile ayrılıkçı Kürt Hareketi,ardındaki sivil toplum, akademik organizasyonlar,yazarlar, kongre ve sair yapıyla;
         Demokratik ulus,anayasa,siyaset ve vatan konseptinde “Demokratik Özerklik Anayasası”nın hazırlık  çalışmalarını sürdürüyor!
         Ulus-üniter Türkiye devletinden Kürt kimliği çıkarmak istiyor.
         Abdullah Öcalan,PKK’ nın eylemsizlik kararının sürmesi ve militanların yurt dışına çekilmeleri,
         Ve “barış” konusunda Türkiye ile görüşmektedir!        
         “Biz AKP tiranlığına hizmet etmeyeceğiz. Şu anda heyetle yaptığımız görüşmelere diyalog da diyebiliriz,müzakere de!
         Bir çok görüşme yaptım. Bu görüşmelerle birbirimizi tanıyoruz. Karşılıklı saygı temelinde birbirimiz anlıyoruz.
         Eğer ilerleme sağlanırsa ben devreye girer ve çekilme dahil rolümü oynarım.  Bu kararı da benden başka kimse veremez” diyor.         
         Görüşmelerin hükümetle değil “devlet” le olduğuna işaret ediyor…
         *
         Sanayileşme,kentleşme,ulaşım ve iletişim teknolojisi gelişmelerine paralel,
         İlişkiler ve düşüncelerin de hızla değişmesi sürecinde:Türkiye’nin sosyolojisinden siyasetine her alanda değişiminden yararlanan,
         AKP ile ayrılıkçı Kürt Hareketi; ayrıştırarak ya da bölerek pay koparma mücadelesini yapıyor.
         İyi ama bu mücadele  “Cumhuriyet’in kaptırılmış olması” sonucunu veriyor mu?
         *

         Kurban Bayramı arifesi Mustafa Kemal Atatürk’ün Diyarbakıra gelişinin 73.yıl dönümüne rastlamıştır.
         Düzenlenen törenlerde askerler;”Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez”,”Güçlü Ordu,Güçlü Türkiye” sloganları ile yürüyor.
         Vatandaşların coşkuyla askerleri alkışlaması ve pencerelerden bayrak açmaları dikkat çekmektedir.
         Elbette bu coşku askerle birlikte vatandaşın:Türkiye  Cumhuriyetinin geleceğine dair paylaştığı, ortak ve derin güvenden kaynaklanıyor.  
         *
         Türkiye Anayasa’sıyla demokratik bir hukuk devleti olarak tanımlanıyor.
         Bu tanım “bir devlette hükümetin belirlediği politikanın dışında bir devlet politikası olmaz” anlamında mıdır?
         Ya da yasama,yürütme ve yargı erklerinin bağımsızlığına mı işaret ediyor?
         Halbuki “milli çıkarlar,devlet sırrı,devlet politikası” benzeri kavramlar  bir derini göstermektedir!
         Bu kavramlar hükümetler üstünde  başka bir iradenin olduğu ifade ediyor.
         Çünkü toplumsal genlerde ulus,vatan,milliyetçilik benzeri duygularının derinleşmesinin başkaca yolu bulunmuyor.
         O iradenin duygusu; derinleştiriyor ve güç sağlanıyor…
 
         *
         Niçin AKP iktidarının ardını İslamcılık besliyor?
         Ya da niçin Abdullah Öcalan Siyonizm’le dans ediyor?
         Çünkü kimliklerinin oluşması ve hayatiyetleri;o kaynaklardan  derinleşmelerini  gerektiriyor.
        

         *
         14Nisan2009 da İlker Başbuğ’un Harp Akademilerinde yaptığı açıklama;
         Hem değişen Türkiye’nin ihtiyaçlarına,
         Hem  Türkiye’nin  İran’la başlayan  yeni soğuk savaş döneminde uyarlandığı  neoliberal limitleri gösteriyor.
         Hem iç hem dış ilişkilerinden kurulu “küresel  derinlik” yeniTürkiye’yi belirliyor…
         Buna göre; birey, grup,cemaat ve tarikatlar her tür dini, kültürel, sosyo-ekonomik  faaliyetlerde serbesttir.
         Fakat asla siyaset yapmaları engelleniyor:Laik  sınır beliriyor!
         Vatandaşlık esasına dayalı milliyetçilik, ırk ve din farkı gözetmeksizin herkesin Türk ve TC vatandaşı sayılması,    
         Özgül kimlik olarak kültürel kimliklerin ikincil kimlik olduğunun altı çiziliyor: Ulus ve üniter devletin sınırı beliriyor!
         Türkiye Cumhuriyeti  yenilenen  kırmızı çizgileri üzerinde yükseliyor. 
 
         *
         Kurban Bayramı tatilinde 12 milyon insanla birlikte sanki Türkiye yer değiştiriyor.
         Her alanda muazzam bir  dinamizm yaşanıyor.
         Ne iktidarda AKP ne de ayrılıkçı Kürt Hareketi derini;Cumhuriyeti kaptıklarına dair bir sinyal vermiyor!
         Olsa olsa boş,rahatsız edici bir çabadır.
         Demokratik hukuk devletine saygıyla; Türk halkı ve asker inancını takip ediyor,Diyarbakır caddelerinden “Ordu Millet Elele” sloganı yükseliyor. 

         *
         Haklısınız elbette…
         Ne eski kırmızı çizgiler böyle inceydi ne de  eski bayramlar  böyleydi!
         Herşey değişiyor ve değişim  acımaksızın bedelini de alıyor…
         Yine de bayramınız kutlu olsun,efendim…

Yaşar Büyükanıt - İlker Başbuğ

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir