Sefer Cetinkaya
Güzel Türkçemizde, “hiç kimse kullanmadığı eşeğin önüne ok atmaz” veya “hiç kimse kullanmadığı eşeğin önüne arpa dökmez” ya da “hiç kimse kullanmadığı eşeğin başına yem torbası takmaz” gibi bir söz vardır. Ben dil bilimine girmiş bazı atasözlerimize çok önem verir, onlardan sonuçlar çıkarmaya çalışırım.
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AKP’li Abdullah Gül’e Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (Chatham House) ödülünü 9 Kasım 2010 günü verdi.
Hiçbir ülke bir kişiye durup dururken, “gel sana bir ödül vereyim” demez. Bir ülkeden veya o ülkenin içinde ya da dışında ve o ülke ile özdeşleşmiş bir kurumundan ödül almanın tek koşulu, o ülkeye hizmet etmek veya o ülkenin çıkarlarını savunmaktır. Bir ülkeden ödül almanın başkaca bir yolu yoktur. Üstelik ödüller, ödülü verecek ülkeye yaptığınız hizmetin derecesine de uygun olur. İngiltere Kraliçesi tarafından Abdullah Gül’e verilen ödül hayli kıymetli ve önemlidir. Aldığı ödülün önemine bakılırsa Gül bu ödülü almaya hak kazandığına göre İngiltere’ye hayli büyük hizmetlerde bulunduğu ve bundan sonra da aynı derecede hizmetlerine devam edeceği anlaşılıyor.
Peki bu ödül için neden 9 Kasım belirlenmiştir:
Bundan tam 92 yıl önce, 9 Kasım 1918’de İngilizler Çanakkale Boğazı’nı işgal etmiş, İskenderun ve Antakya’ya asker çıkartmıştı. İşte 9 Kasım’ın önemi buradan gelmekte ve Abdullah Gül de bu tarihe hiçbir itirazda bulunmamış, Türk topraklarının işgale uğradığı tarihin yıldönümünde o ödülü almakta bir sakınca görmemiştir.
Abdullah Gül, Türkiye’nin AB üyeliğinin önemli destekçilerinden birisi olduğu için bu ödülü almaya hak kazanmış. Yaa, gördünüz mü? İngiltere Türkiye’yi ne çok seviyormuş da haberimiz yokmuş. Oysa ABD eski Dışişleri Bakanı Rice, “Türkiye’yi AB kapısında bağlı tutmak zorundayız” demişti. Şimdi Türkiye’yi AB kapısında bağlı tutma görevini en iyi yerine getiren kişinin Abdullah Gül olduğunu rahatça görüyoruz. Abdullah Gül’ün bir başka özelliği de, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirmeye çalışması, Kıbrıs’taki bölünmüşlüğe son vermeye ve bir bütün Kıbrıs oluşturmaya önem vermesiymiş. Abdullah Gül’ün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya, Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini sağlamaya çalıştığını bu ödülün veriliş gerekçesinde görebiliyoruz.
Geçmişte tıpkı Vahdettin’in ve Damat Ferit’in yaptığı gibi Abdullah Gül de 2008 yılında İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’i ve eşi Philip’i Türkiye’ye davet etmişti. Gül’ün bu daveti üzerine Kraliçe ve eşi Philip’in Türkiye’yi ziyareti kapsamında İstanbul’a gelen İngiliz uçak gemisi HMS İllustrious da, 9 Kasım 1918’de Türkiye’yi işgal için gelmiş olan HMS Ajax adlı savaş gemisi gibi aynı yere, yani Dolmabahçe önlerine demir atmıştı. Adeta 9 Kasım 1918 yeniden yaşanıyordu.
Şimdi size oldukça ilginç ve ilginç olduğu kadar da vahim bir gerçeği daha açıklayacağım:
İngiliz uçak gemisi HMS İllustrious, İngiltere’den itibaren Türkiye’ye gelinceye kadar uluslar arası sulardan çıkıp herhangi bir ülkenin kara suları içine girdiğinde o ülkenin bayrağını çekmiş, o kara sularını terk edinceye kadar aynı bayrağı taşımıştır. Akdeniz’deki seyri sırasında Türk kara sularına girmeden önce Yunan kara sularına girmiş ve Yunan bayrağını çekmişti. Yunan kara sularından çıktığında Yunan bayrağını indirmiş, hemen sonra Türk kara sularına girdiği halde Türk bayrağını çekmemiş ve İngiliz bayrağıyla Dolmabahçe önlerine demirlemiştir.
Bu ne anlama gelir?
Kendisini İngiliz kara sularında saymaktadır. Yani İngiltere’ye göre milli bir bayrağı olan Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet yoktur, bulunduğu sular ve Marmara Denizi İngiliz suyu, Türk toprakları da İngiliz toprağı sayılmaktadır. İngiliz savaş gemisi HMS İllustrious’u Türk kara sularına girdiğinde Türk bayrağı çekmesi konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti de uyaramamıştır. Yani bu ülkenin İngiliz sömürgesi olduğu adeta kabul edilmiştir.
Uluslar arası deniz hukukuna göre kendi ülkesinden kendi bayrağı ile ayrılan bir gemi, hangi ülkenin kara sularına girerse o ülkenin bayrağını çekmek ve o kara sularını terk edinceye kadar aynı bayrağı taşımak zorundadır.
sefercetinkaya@hotmail.com
Bir yanıt yazın