Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’nin sera gazı salımını düşürmede gerekli tedbirleri alarak elinden geldiği kadar büyük gayret sarf edeceğini, ancak bunun ülkenin kalkınmasını engellememesi gerektiğini söyledi.
Özlem ŞAHİN ŞAKAR / NEW YORK (A.A)
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’nin sera gazı salımını düşürmede gerekli tedbirleri alarak elinden geldiği kadar büyük gayret sarf edeceğini, ancak bunun ülkenin kalkınmasını engellememesi gerektiğini söyledi.
Eroğlu, Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği tarafından Türkevi’nde düzenlenen “2012 Sonrası İklim Değişikliği Rejimi: Türkiye’nin Perspektifi” konulu toplantıya katılmasının ardından, toplantıyla ilgili olarak AA muhabirine bilgi verdi ve soruları yanıtladı.
BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan tarafından planlanan son derece önemli iklim değişikliği toplantısına yaklaşık 35 ülkeden 50 kadar temsilcinin iştirak ettiğini belirten Eroğlu, toplantının, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede ve Meksika’nın Cancun kentinde yapılacak iklim değişikliği konferansı öncesinde bir hazırlık toplantısı niteliği taşıdığını bildirdi. Toplantıda küresel iklim değişikliğiyle mücadele, Türkiye’nin bu konuda yaptıkları ve Cancun’da ne gibi talepleri olacağı hakkında 40 dakikalık bir sunum yaptığını kaydeden Eroğlu şöyle konuştu:
“Ülkemiz tabii küresel iklim değişikliğiyle mücadelede kararlıdır, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesini 2004 yılında imzalamıştır. 2009 yılında da Kyoto Sözleşmesine taraf olduk. 2009 yılı sonunda da bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Kopenhag’daki toplantıya yaklaşık 116 kişilik kalabalık bir grupla katıldık. Cancun’a da muhtemelen Sayın Cumhurbaşkanımız, ben ve değişik bakanlıklardan bürokratlarımız iştirak edecektir.”
Türkiye’nin 2009 yılına kadar Kyoto’ya taraf olmamasına rağmen iklim değişikliğiyle mücadelede boş durmadığını, hidroelektrik santral, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye sokulmasında çok önemli adımlar attığını vurgulayan Eroğlu, Türkiye’de enerji santrallerine hava kirliliğini gidermek için filtrelerin konulması konusunda çeşitli yaptırımların da getirildiğini anlattı.
Türkiye’de sera gazı salımlarının yüzde 9’unun katı atıklardan kaynaklandığını, bunların da metan gazı içeren çöpler olduğunu ifade eden Eroğlu, sera gazı salımı açısından metan gazının karbondiokside göre 21 kat daha kirletici olduğunu, o yüzden katı atıkların düzenli şekilde toplanıp bertaraf edilmesinin son derece önemli olduğunu belirtti.
TÜRKİYE’NİN EYLEM PLANI
Eroğlu Türkiye’nin bu kapsamda 2012 yılının sonuna kadar son derece etkili bir eylem planı hazırladığını, bu kapsamda sera gazı salımı açısından yüzde 9’luk bir azalmanın sağlanacağını söyledi. Türkiye’de ulaştırma sektöründeki gelişmelere de dikkat çeken Eroğlu, daha kaliteli yakıtın getirildiğini, piyasadan eski arabaların çekildiğini, toplu ve raylı ulaşıma önem verildiğini kaydetti. İstanbul’da metrobüs uygulamasının hava kirliliğini ve dolayısıyla emisyonları azaltmadaki rolünü vurgulayan Eroğlu, “Marmaray’ın tamamlanmasıyla emisyonlarda büyük bir azalma olacaktır, keza sanayide, tarımda, her alanda adımlar atılmaktadır. Bunlar sera gazı azaltılmasına yönelik faaliyetlerdir” dedi ve şöyle devam etti:
“Tarihi sorumluluk açısından Türkiye’nin sorumluluğu son derece düşüktür, Türkiye’nin 1750’lerden, sanayi inkılabından bu yana dünyada sera gazı emisyonlarında ancak binde dörtlük bir sorumluluğu vardır, bunu toplantıda da vurguladım. Ayrıca kişi başı sera gazı emisyonları diğer ülkelere, gerek AB, gerek OECD ülkeleri ortalamasına göre, ABD ve Kanada’ya göre oldukça düşüktür.”
Kasım ayının sonu ile aralık ayının başında Cancun’da düzenlenecek iklim değişikliği konferansında dile getirecekleri taleplerden de söz eden Eroğlu, “Benzer ülkelerin benzer sorumluluk alması ve benzer ülkelerin benzer imkanlardan istifade etmesi prensibini, yani konunun adil bir çözüme kavuşturulmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
Küresel ısınmayla mücadelede ormanların, yeşil alanların, meraların büyük önemi olduğunu anlatan Eroğlu, Türkiye’nin fakir ülkelere ağaçlandırma, erozyon konusunda destek verilmesinin önemi üzerinde durduğunu söyledi. Türkiye’de 1 Ocak 2008 tarihinden beri “ağaçlandırma, erozyon kontrolü milli seferberliği” adıyla büyük bir seferberlik yaptıklarını kaydeden Eroğlu, Türkiye’nin bu konudaki başarısını Türkevi’ndeki toplantıya katılanların da takdir ettiklerini belirtti.
Eroğlu, “2012 yılı sonuna kadar 2,3 milyon hektarlık alanda, neredeyse Belçika’nın yüzey alanına sahip bir alanda, ağaçlandırma ve bozuk ormanların ıslahını gerçekleştireceğiz. 2,5 milyar fidanı toprakla buluşturacağız” diye konuştu.
Türkiye’nin sera gazı salımlarını ne derece azaltmasının beklendiğinin sorulması üzerine ise Bakan Eroğlu, “Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. ABD’de, Kanada’da kişi başına yıllık elektrik sarfiyatı 10 bin-12 bin kilovat/saatken, Türkiye’de bu rakam 2500 kilovat/saattir. Tabii refah seviyesinin artması, sanayinin gelişmesiyle bu oran artacaktır. AB seviyesi 6 bin kilovat/saattir, dolayısıyla 2500’den 6 bine çıkmak için yeni elektrik enerji üretim tesislerine ihtiyaç var, ama biz burada yenilenebilir enerjiyi öne çıkarmak istiyoruz. Nükleer enerji, bazıları karşı çıksa da temiz ve çevreci bir enerji kaynağıdır, bunları hayata geçirmek istiyoruz, kömürden, doğalgazdan ziyade bunlara yönelmek istiyoruz. Bizim ancak birtakım tedbirler almak suretiyle artıştan azaltım yapma şeklinde bir görüşümüz var, artıştan belli bir azaltım, ancak böyle bir çözüm olabilir diye düşünüyorum, çünkü bizim kişi başına emisyon miktarlarımız çok düşük, AB’nin neredeyse yarısından az, ABD ve Kanada’nın neredeyse dörtte-beşte biri kadardır.”
Türkiye’nin bu kapsamda özel şartlarının dikkate alınması gerektiğini söyleyen Eroğlu, en son Çin’de yapılan iklim değişikliği toplantısında Türkiye’nin bu konudaki taleplerini bir taslak olarak hazırladığını, BM’ye ve Cancun konferansının yapılacağı Meksika’ya da ilettiğini ifade etti.
Eroğlu, “(Sera gazı salımını düşürmede) Biz gerekli tedbirleri alalım, elimizden geldiği kadar büyük gayret sarf edelim, ama bu bizim kalkınmamızı engellemesin. Bu konuda tarihi süreçte sorumluluğu olan ülkeler daha çok mesuliyet alsın şeklinde görüşümüz var” dedi.
CANCUN KONFERANSI
Cancun’dan iklim değişikliğiyle mücadelede hukuki bağlayıcılığa sahip bir anlaşmaya varılma olasılığı görüp görmediğinin sorulması üzerine Eroğlu, geçen sene yapılan Kopenhag konferansında bu yönde bir ümit olduğunu, ancak anlaşmanın sağlanamadığını hatırlattı. Cancun’da daha hazırlıklı olunacağını, Kopenhag sonrasında pek çok bölgesel toplantının düzenlendiğini belirten Eroğlu şöyle konuştu:
“Cancun’da daha ileri bir adım atılmasını bekliyoruz doğrusu. Ama burada ABD, Çin, Brezilya, Rusya gibi ülkelere çok önemli rol düşüyor. Örneğin Çin’in, Hindistan’ın (sera gazı konusunda) hiçbir mesuliyeti yok, ama buralarda ha bire termik santral inşa ediliyor. Ülke büyüdükçe sera gazı salımları da büyük oluyor. Bu ülkeler adım atarsa diğer ülkeler de onların arkasından gelecektir, biz Cancun’dan bir sonuç çıkması konusunda her türlü gayreti göstereceğiz.”
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI
Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların daha pahalı olup olmadığının sorulması üzerine ise Eroğlu, “Bu yatırımlar aslında pahalı değil, ama bu yatırımlar sınırlı, rüzgar bütün bir ülkenin bütün enerji ihtiyacını karşılamaya yetmiyor ya da hidroelektrik enerji bir ülkenin, Finlandiya gibi ülkeler hariç, tamamının elektrik üretimini karşılamıyor, dolayısıyla başka enerji kaynaklarına ihtiyaç var” dedi. Bu kapsamda mecburiyetten kömür ve doğalgazın kullanıldığını anlatan Eroğlu şöyle devam etti:
“Türkiye, maalesef sudan ürettiği elektriği, yani hidroelektrik enerji potansiyelini tam olarak değerlendirememiş. ABD, Japonya, Finlandiya gibi ülkeler, bundan 30-40 yıl önce hidroelektrik enerji potansiyelinin neredeyse yüzde 80-90’ını tamamen kullanmış, ama Türkiye bu konuda maalesef çok geç kalmış. Şu anda bunu 5-6 yılda tamamlamak için gayret sarf ediyoruz. Ama tamamlasak bile bizim ihtiyacımızın ancak yüzde 30’unundan fazlasını karşılayamıyor, çünkü gelecekte enerji ihtiyacı çok daha fazla. (Türkiye’de) Şu anda 200 milyar kilovat/saat olan yıllık enerji talebi, belki 2020 yılında 450 milyar kilovat/saate çıkacak, ama bizim, rüzgar ve hidroelektrik enerji potansiyelinin tamamını kullansanız bile 150 milyar kilovat/saati ancak bulacak, dolayısıyla üçte birini ancak karşılayacak, dolayısıyla bizim diğer enerji kaynaklarına da ihtiyacımız var, yerli kömür ve nükleer enerjiyi kullanmamız gerekir.”
NÜKLEER SANTRALLER
Nükleer santrallerin Türkiye’de kurulup kurulmayacağının sorulması üzerine ise Eroğlu, bu konuda Rusya ile görüşmelerin yapıldığını, şimdi Güney Kore ile son görüşmelerin yapılacağını belirterek, “Yani Türkiye iki tane nükleer santrali kurmak açısından Rusya ve Kore ile anlaşma gayretinde. Rusya ile büyük ölçüde tamamlandı, şimdi Güney Kore ile de son teklifler, pazarlıklar yapılacak. Yani iki tane nükleer santral kurulacak” dedi.
New York’taki temaslarına bugün devam edecek olan Bakan Eroğlu’nun, yarın Türkiye’ye dönmek üzere ABD’den ayrılması bekleniyor.