İlk bakışta çok sıradan görünen bu abajura daha yakından bakanlar onun hakkındaki şok gerçeği hemen anlayabilir!
İlk bakışta dünyanın dört bir yanında çok sayıda evde bulunabilecek türden sıradan, eski bir abajur gibi görünse de, ABD’de bir garaj satışından alınan abajur bir yönüyle diğerlerinden çok farklıydı: Nazi döneminde yapılmıştı ve etrafını saran yarı saydam kumaş benzeri doku aslında insan derisiydi! Abajurun etrafındaki tül görünümlü dokuya daha yakından bakıldığında, üzerindeki tuhaf gözenekler, çizgiler görülebiliyordu.
Lambanın sahibi Mark Jacobson, “Yaklaşık yarım kilo ağırlığında. Ama onunla daha fazla zaman geçirdikçe, zihninizde yarattığı ağırlık artmaya başlıyor. Gerçekten tuhaf görünüyor. Nazilerin yaptığı insan derisinden lamba hikayelerini çok duymuştuk, ama bunun gerçeğiyle karşılaşmak çok garip bir duygu” diyor.
Yıllar içinde sahte örnekler ortaya çıkmıştı. Ancak toplama kamplarında Yahudi tutsakların derisinden yapılmış bir lambanın gerçek olduğu ilk kez bilimsel deneylerde kanıtlandı.
ABD’de yaşayan Jacobson, lambanın çevresinden küçük bir parçayı DNA testi için Washington DC’deki Bode Technology’ye gönderdi. Sonuç lambanın etrafındakinin yüzde 100 insan derisi olduğu yönündeydi. Antika uzmanları da lambanın iskeletinin 60-80 yılllık Avrupa tasarımı olduğunu doğruladı.
Jacobson,”Test ettirdim ve gerçek olduğu ortaya çıktı. Şok oldum. DNA testinden tam olarak ne olduğunu açıklayamazsınız. Nasıl bir insana ait oluduğunu ya da toplama kampından olup olmadığını. Ama bir insana ait olduğunu biliyoruz. Giderek korkunç bir şey haline geliyor. Birinin derisinden yapılmış bir ev eşyasına sahip olmak…” diyor.
Lamba, Jacobson’a koleksiyoncu olan eski bir dostu, Skip Henderson tarafından verilmiş. Henderson lambayı Katrina Kasırgası’nın ardından New Orleans’taki bir garaj satışından almış.
Sonraki üç yıl boyunca Jacobson (aynı zamanda Ridley Scott’ın Amerikan Gangsteri filminin dayandığı hikayenin yazarı) lambanın hikayesini araştırmaya başlamış. Bu arada zamanda yeni kitabı için “Abajur: Buchenwald’dan New Orleans’a Bir Yahudi Soykırımı Polisiye Hikayesi”ni de yazmaya başlamış.
İnsan derisinden Nazi abajuruna dair ilk haber, United Press International muhabiri Ann Stringer tarafından 16 Nisan 1945’te yayınlanmış. Nazi Almanyası’nın çöküşü ve Weimar yakınındaki Buchenwald toplama kampının 11 Nisan’da özgürleşmesinden sonraya denk geliyor bu tarih…
Buradaki tutsaklar, bir masa kurup kampta yapılmış şeyleri sergilemişti. Bunların arasında dövmeli insan derisi parçaları, bir insana ait pelvis bölgesinden yapılmış küllük ve insan derisinden bir abajur bulunuyondu.
Abajurla ilgili olarak muhabir şu bilgileri veriyordu haberinde:”60 santimetre çaplı, 15 santimetre yüksekliğinde ve bir erkek gövdesine ait deriden oluşan beş panelle çevrili… Gözenekleri ve insan derisine has çizgileri görebiliyorum.”
Kamp, “Buchenwald Fahişesi” olarak anılan Nazi komutanı Karl Koch’un eşi Ilse Koch ile ünlüydü. Ilse, mahkumlara yaptığı sadistlikler ve işkenceler nedeniyle daha sonra savaş suçları mahkemesine çıkarıldı. İlginç dövmeleri olanların derisini yüzüyor, mahkumları birbirlerine tecavüz ettirip izliyordu.
Kocası idam mangası tarafından 1945’te kurşuna dizildi, Ilse ise 1967’de cezaevinde kendini astı.
Mark Jacobson, Buchenwald’u ziyaret etti ve 92 yaşındaki eski Amerikalı komutan Albert G Rosenberg ile görüştü. Rosenberg, 1945’te kampa ilk gelenlerdendi. Mark, “Buchenwald’da o tür eşyaların olduğunu hatırlıyordu. Kamptaki patoloji bölümü insan derisinden üretim yapan bir fabrikaydı” diyor.
Kampı ele geçiren Amerikalı komutanın lambayı eve götürdüğü ve o zamandan beri onda kaldığı belirtiliyor. Mark’ın arkadaşı Skip, 2006’da lambayı sabıkalı bir mezar soyguncusu olan ve Katrina kasırgasından sonra evleri yağmalamış Dave Dominici’den satın aldı. Bunun ne olduğunu sorduğunda Dave Skip’e, “Yahudilerin derisinden yapılmış. Koleksiyoncular için, 35 dolar” demişti.
Skip lambayı almamazlık edemedi. Ama onu elinde tutmak çok ağır geldi ve lambayı aynı zamanda saygın bir gazeteci olan Mark’a verdi ve Mark’ın lambanın geçmişini kanıtlama araştırması böylece başlamış oydu.
Soykırım Müzesi lambayı almak istememiş. Mark, lambanın neo-Nazi fanatikleri için bir sembole dönüşmesini de istemiyor. Lambayı güvenli bir yerde saklayan Mark, bunun kime ait olduğunu bulmak istiyor ve hikayeyi duyan bilgi sahibi birinin çıkabileceğini umuyor.
ile Bu Abajur Bir Nazi Projesi! | TurkishNY.com.
Bir yanıt yazın