BİROL BEY KARDESİM COK ONEMLİ BİR KONUYA TEMAS ETMİS
TOPRAKLARİMİZİN KULTUR MİRAS NEDEN YURT DİSİNDA? SORUSUNUN BİR KAC CEVABİ VAR
BUNLARDAN BİR TANESİ OSMANLI SULTANLARİNDAN BİR BOLUMUNUN TURK-İSLAM KULTURU DİSİNDA KALAN KULTUR MİRASİNA GEREKEN ONEMİ VERMEMESİ VE BU KULTUR HAZİNESİNİN YURT DİSİNA TASİNMASİNA SULTAN İRADESİİLE YA DA “BİR BEDEL” KARSİLİGİNDA İZİN VERMESİDİR
OSMAN ONDES’İN REMZİ KİTABEVİ TARAFİNDAN YAYİMLANMİS OLAN “BODRUM’DA YAGMA” ADLİ KİTABİ SOZUNU ETTİGİM HUSUSUN BİR ORNEGİDİR
İKİNCİ NEDEN CAMİLER KUTUPHANELER V E TOPRAK ALTİNDA KALAN HAZİNNELER DAHİL ESKİ ESER HİRSİZLİGİNİN ONLENEMEMESİDİR
CALİNMİS ESERLERİN TAKİBİ KONUSUNDA ULUSLARARASİ ANLASMALAR VAR. UNESCO DAİMİ TEMSİLLCİLİGİM SİRASİNDA UZERİNDE DURDUGUM VE CALİSTİGİM KONULARDAN BİRİ DE BUYDU.
BİLİRMİSİNİZ Kİ CALİNMİS MALLARİN , TAKİBİNİ MUMKUN KİLACAK BİR FOTOGRAFLARİ BİLE YOKTUR.?
MALİN TAKİBİ İCİN YOLLANAN BELGELER DE VERİ EKSİKTİR. FOTOGRAF OLARAK YOLLANAN
İLKOKUL TALEBESİ DUZEYİNİN ALTİNDAKİ SEYLERLE CALİNMİS MAL TAKİP EDİLEMEZ.
BU SORUNUN COZUMU İCİN ONERİLER GETİRDİM. HATTA PARİSTE BULUNAN SİPAPRESS (GOKSİN SİPAHİOGLU) YAPİLACAK BİR ANLASMA İLE ORNEGİN 10 YİLDA BUTUN ESERLLERİN FOTO ARSİVİNİ YAPMAYA RAZİ OLMUSTU.
CUMHURBASKANİ OZALA İLETTİM KONUYU. AZİ,OLDU. ANCA TALİMAT VERDİGİ KADEMELER KONUYU SAPTİRDİLAR. BURADA ANLATAMAYACGGİM MECRALARA YONELDİ KONU.
LAFİ UZATMAYAYİM.
OZGEN ACAR GİBİ GAZETECİ UZMANLARİMİZ V AR. YAZDİKLARİNİ OKUMAK YETERLİDİR
HERSEYİN BAGLANDİGİ NOKTRA PARA BU İS İCİN ODENEK LAZİM.
TABİİ ZİHNİYET DEGİSİKLİİGİ DE GEREK
DEVLETİN BUTCESİNDE İLK TİRPAN KULTUR BAKANLİGİNA VE BU KONULARA VURULUR.
BU DURUMDA AFRODİZİYAS DOSTLARİ GİBİ ULUSAL VE ULUSLARARASİ SİVİL TOPLUM ORGUTLERİ
KURARAK SİİVİL TOPLUMUN HAREKETE GECMESİ GEREKİR
BODRUM’DA MOZOLENİN YERİNDE BİR MUZE KURMA CALİSMAMİZ VARDİ. SİMDİ NEREDEYSE 10 YİLDİR CABA HARCAMAKTAYİZ. . KARSİLASTİGİMİZ BUROKRATİK GUCLUKLERİ ANLATMAK İCİN SAATLERCE YAZMAK VE KONUSMAK GEREK. ZATEN KİMSE OKUMUYOR.
SONUNDA NE OLDU-OLMAKTA BİLİYOR MUSUNUZ ? 2010 YİLİNDA TEK BİR TOPLANTİ BİLE YAPAMADİK.
İNİSYATİF SAHİBİ OLANLAR BEZDİLER-YASLANDİLAR-
MEVZUAT VE BUROKRASİ KAZANDİ. ZİRA BUROKRASİDE HER BİR MAKAM TEK VE EN BOYYUK -BASKA BOYYUK YOK. “BASKALARİ İZİMİZE BURNUNU SOKMASİN” GORUSU EGEMEN
BİR DERT Kİ İCLER ACİSİİ
BİR DERT Kİ DUSMAN BASİNA
SAYGİLARLA AGLAMA DUVARİNDAN CEKİLİYORUM
PULAT TACAR
BIROL KILIC
TURKISH FORUM DANISMA KURULU UYESI
Bir rezaletler zincirinin “anatomisi”
Dünyadaki müzeleri dolaşıp Anadolu’dan götürülen tarihi eserlerin envanterini çıkaran araştırmacı Yaşar Yılmaz, bunları geri alma vaktinin geldiğini söylüyor. Türkiye’nin bu konuda dünyaya liderlik yapabileceğini düşünen Yılmaz, “Eserleri yağmalanan ülkeleri BM çatısı altında toplayıp bir strateji geliştirmeliyiz,” diyor.
Dünyada eserleri en çok kaçırılmış ülkelerden biri, Türkiye. Yurtdışındaki belli başlı müzeleri dolaştığınızda Türkiye’den götürülen koleksiyonların büyüklüğü karşısında küçük dilinizi yutacak gibi olursunuz.
İtalya’nın, dünyanın en zengin koleksiyonlarından birine sahip olan Getty Villa’yı mahkemeye vererek ülkesinden götürülen eserleri geri almayı başarması, tarihi eser kaçakçılığını tekrar gündeme getirdi. Dünyada rafları ve salonları Türkiye’den götürülmüş eserlerle süslenmiş çok sayıda müze var. Türkiye’nin de benzer bir süreç başlatmaması içinse hiçbir neden yok. Fakat öncelikle yurtdışındaki Anadolu eserlerinin tam listesi ve bu eserlerin nasıl götürüldüklerine dair kesin bilgiler gerekli. “Acaba bugüne kadar Türkiye’den götürülen eserlerin tam bir listesi hazırlanmış mıdır; önemli eserler ve bunların bulunduğu müzeler hangileridir, bu eserlerin ne kadarı izinsiz götürülmüştür?” sorularını sorduk ve araştırmacı Yaşar Yılmaz’la görüştük.
Yılmaz, Antik Anadolu Tiyatroları kitabını tamamladıktan sonra bu işin peşine düşmüş. Beş yılını vererek konuyla ilgili kaynakları taramış, eserlerimizin olması muhtemel ülkeleri ve müzeleri tek tek dolaşarak her şeyi yerinde tespit etmiş, fotoğraflar çekmiş. İnternet gibi bilgi kaynaklarına güvenmeyip kendi notlarını oluşturarak Anadolu’dan götürülen tarihi eserlerin ayrıntılı bir dökümünü hazırlamış. Yaşar Yılmaz’ın çalışması bu bakımdan bir ilk ve en geniş kapsamlı çalışma olma yolunda.
Yaşar Yılmaz’la Türkiye’den götürülen eserler ve projesinin ayrıntıları hakkında konuştuk.
– Dünya müzelerinde kaç eserimiz var?
– Benim tespitlerime göre 100 binden fazla.
– Hangi ülkelerde bunlar?
– Almanya, Fransa, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Rusya, Yunanistan…
– Yunanistan derken?..
– Ben bir şey fark ettim. Ne zaman savaş olmuşsa, o zaman kültür yağması artmış. Örnek: Yunan ordusu 9 Eylül’de İzmir’e çıktıktan iki ay sonra, arkasından Yunan arkeoloji ordusu geliyor. Bu arkeoloji ordusu, tam 9 Eylül’e kadar çalışmalarını sürdürüyor. Yunanistan’a gidince o dönemde götürülmüş üç binden fazla eser tespit ettim. 30 Ağustos’ta ordumuz aniden İzmir’e girince Seferihisar’daki tapınaktan söktükleri frizler bir okulun deposunda kalmış; şimdi İzmir Müzesi’nde sergileniyor bunlar.
– Sizi şaşırtan başka ülke var mı?
– Benim için bir başka sürpriz Danimarka’dır. Dünyadaki beş ülkeyi barbar, kültür yağmacısı olarak tespit etmiştim. Müzelerini gezince anladım ki Danimarka bunların altıncısı.
– Nasıl başlıyor bu işler?
– Almanlar buradaki ilk kazıyı 1863 yılında yapıyor. O zaman bizde bu yönde bir bilinç yok. Üstelik ülke can derdinde… Almanlar gelip Bergama’yı kazmaya başlıyor. Onu diğer büyük ülkeler takip ediyor. İngiltere, Fransa hatta Amerika Birleşik Devletleri. Örneğin, Boston’dan gelen iki gemi limanda demirliyor. Dört yıl boyunca Asos antik kentini kazıyorlar. Buldukları her şeyi Amerika’ya taşıyorlar. Gittiğinizde görüyorsunuz: Tapınağın önündeki frizleri bile götürmüşler.
– İzinsiz mi götürmüşler?
– Bizim 100 bin civarında eserimizin taş çatlasa bin tanesini sultanın hediyesi, filanca anlaşmanın neticesi gibi kabul edelim. Bundan fazlasını bulamazsınız. Bizi susturmak için çeşitli argümanlar ileri sürebilirler ama bu argümanları dikkatle incelememiz lazım.
– Böyle eserleri yürütülen tek ülke biz miyiz?
– Elbette ki değiliz. Bu çalışmam sırasında gördüm ki eserleri yağmalanmış yüz civarında ülke var ve topu topu altı ülkenin müzesinde bunlar.
Bu ülkelerin ortak bir platform oluşturması mümkün değil mi?
– Bazı gelişmeler var. Mısır artık Louvre’a rest çekti. ‘İzinsiz götürdüğünüz eserleri geri vermezseniz, kazılarınızı durduracağım,’ dedi ve durdurdu. Benzer şekilde Çin, ‘Şimdilik eserlerimi geri istemiyorum ama envanter sayımı yapacağım,’ dedi. Bunun bir sonraki adımı geri istemek olabilir. Dünya müzelerinde 1,5 milyon civarında eseri olan Çin bu konuda liderlik yapabilir ama biz neden yapmayalım? Dünyaya çağrıda bulunup, ‘Gelin birlikte hareket edelim,’ demeliyiz. Eserleri yağmalanan ülkeleri BM çatısı altında toplayıp önümüzdeki on yılları kapsayan bir strateji geliştirebiliriz.
– Bu eserlere sahip çıkmamızın, diyelim ki alıp geri getirmemizin ne yararı olacak?
– Karacaoğlan’ın dediği gibi, ‘taş yerinde ağırdır’. Başka bir ülkede bir anlamı yoktur. Bu objeler coğrafyamızın mirasıdır, onlara sahip çıkmamız gerekir. Tersini düşünün: Türk arkeologları Almanya’da kazı yapsa, bir tapınağı söküp buradaki İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin bahçesine kursa, Almanlar bugüne kadar bunu bizden istemez miydi?
İşin maddi boyutları da var.
– Bu maddi boyutlar, söylediğim ülkelerin bu konuyu gündemden düşürmeye çalışmalarının başlıca sebeplerinden biri. Sadece Almanya hesaplanırsa, Anadolu’dan götürdüğü eserlerden yılda 100 milyon avroya yakın para kazanıyor. Sadece Bergama Müzesi’ni ziyaret edenlerden yılda 20 milyon avro toplanıyor. Diğer ülkeleri siz hesaplayın.
– Ama ‘Adamlar güzel müzeler yapıp eserleri koruyor,’ da denemez mi? Geri alır ya da verdiğimiz kazı izinlerini iptal edersek bu eserleri heba etmiş olmaz mıyız?
– Ben bu görüşe katılmıyorum. Müzeciliğimiz artık gelişiyor, bilinçli genç müzecilerimiz yetişiyor. Kendilerine farklı yollar açmaya başladılar. Ayrıca şu da var: Eğer toprağın altındaki eseri çıkarınca koruyamayacaksak, bırakalım orda kalsın, 50 yıl sonra torunlarımız kazsın, çıkarsın, korusun. 2500 yıldır duruyor, 50 yıl daha dursun. Sonra, eserlerimizi o kadar iyi koruduklarını da düşünmüyorum. Sen geleceksin Maraş’a, Zincirli’de her biri sekiz ile 10 ton arasında olan kayaların yüzünde işlenmiş Hitit kabartmalarını taşıyamadığın için 15 santimetre genişliğinde keseceksin, sonra bunları götürüp üç salonda sergileyeceksin. Bu bir arkeoloji çalışması değil, vahşettir. Üstelik Zincirli’deki duruş şekline göre de arkalarına dayanak koyup sahte kayalar yapmışlar. Gittim, yerinde gördüm ve içim sızladı.
– Anlamakta zorlanıyorum: Koskoca tapınaklar, heykeller nasıl oluyor da sökülüp götürülüyor?
– Osmanlı’da kontrol çok sıkı değildi. Genellikle okuma yazma bilen bir kişiyi görevlendirirlerdi. Size çok trajikomik hadiseler anlatabilirim. Örneğin, Almanya’nın Berlin’e götürdüğü altar… Orada Osmanlı’nın bunlara tayin ettiği bir adamcağız vardır: Ali Efendi… Bunlar Ali Efendi’ye diyor ki: ‘Bu kazı yedi-sekiz yıldır sürüyor. Altın maltın da bulamadık. Berlin bu işe kızmaya başladı. Burayı kapatacaklar, sen de maaşından olacaksın, biz de.’ Garibim Ali Efendi arada bir iki belge imzalayıp maaşını alıyor. ‘Biliyorsun Ali Efendi! Berlin’dekiler taş seviyor, bunlara biraz taş gönderelim, işimize taş koymasınlar,’ diyorlar. Sandıklara doldurup gönderiyorlar.
– Bu çalışmadan beklentiniz nedir?
– Yöneticilerimizin daha cesur olmasını, bu işi ciddiye alıp gerekeni yapmasını istiyorum. Ekonomimiz güçleniyor, dünyada sözümüz geçer hale geliyor. Artık coğrafi mirasımıza sahip çıkma vakti geldi.
Bazı eserlerimiz ve bulundukları ülkeler
Ephesus Müzesi (Viyana): 50 m’ye yakın mermer duvar frizleri Efes’ten giden binlerce eser.
Alte Müzesi (Berlin): Priyene, Milet’ten mermer heykeller.
Pergamon (Bergama) Müzesi (Berlin): Büyüktapınak, Milet ve Priyene’den tapınaklar, Zincirli’den Hitit tapınağı, Hattuşaş’dan heykeller, 33 metreye 14 metrelik dev boyutlu Milet pazaryeri giriş duvarı ve Selçuklu dönemi camilerine ait eserler.
Tübingen Üniversite Müzesi: Antakya’dan heykel ve Troya eserleri.
Danimarka Milli Müzesi: Troya eserleri.
David Müzesi (Kopenhag): Selçuklu eserleri, Konya’dan türbe sandukası, Cizre Camii’nin ünlü tokmağı başta olmak üzere 14 ve 16. yüzyıl çini koleksiyonu.
Louvre Müzesi (Paris): Mağnesia’daki ünlü mermer tapınak kabartmaları, Asos’dan sökülen tapınak parçaları ve yüzlerce dev boyutlu mermer, bronz heykeller. Hitit, Urartu, Bizans, Selçuklu, Osmanlı eserleri.
British Museum (Londra): Ksantos’dan (Eşen-Antalya) Nereitler anıtı, Knidos’tan (Datça) 600 civarında büyük boy heykel, Mozeleum (Bodrum’daki ünlü, dünyanın 7. harikasının mermer süslemeleri ve heykelleri).
Boston Müzesi: Asos eserleri
Metropolitan Müzesi (New York): Sardes’ten (Salihli) sütun ve diğer eserler, Bergama’dan büyük bronz heykel, Priyene, Milet ve Efes’ten heykeller, mermer lahitler, Kültepe’den (Kayseri) Sümer-Asur dönemi eserleri.
Dumborton Oaks Müzesi (Washington DC): Antakya mozaikleri ve Bizans eserleri.
Baltimore Müzesi: Antakya mozaik koleksiyonu.
Chicago Sanat Müzesi: Selçuklu- Osmanlı eserleri.
Chicago Üniversitesi Şark Eserleri Enstitüsü Müzesi: Alişar eserleri.
Getty Villa (Los Angeles): Burdur- Antalya yöresinden Kremna mermer kadın heykelleri.
Metropolitan’a bağış yapan Rahmi Koç’a sitem
Yaşar Yılmaz, Rahmi Koç’un Metropolitan Müzesi’ne 10 milyon dolar hibe etmesinden ve bunu övünç kaynağı olarak görmesinden rahatsız: “Rahmi Koç’u kınıyorum,” diyor ve davam ediyor: “Türk eserleri az salonda sergileniyormuş. Parayı bu eserlerin kendi adına açılacak büyük bir salonda sergilenmesi için vermiş. Metropolitan çalınmış eserleri satın almakla ünlü bir müze. UNESCO bu tarz müzelerin tutumunu kınıyor. Sen gidip bu müzeye bağışta bulunuyorsun. Bu davranış, acz içinde olan Osmanlı padişahının eser yurtdışına gidince İngiliz’e yağ çekmek için ‘Canım parasını da biz öderiz,’ demesine benziyor. Bu 10 milyon doları oraya vereceğine kendi ülkene versen, ne olur? Bu ülkede 100 lirayla üniversite öğrencileri gidip bir sezon boyunca kazı yapabiliyor. Kaç kazıya yardımcı olur o para! Yaptığı övünülecek değil, utanılacak bir şey.”
Kültür Bakanlığı’nın çabaları
T.C. Kültür Bakanlığı’nın çalışmaları sayesinde 1998 yılından bugüne kadar 2500’den fazla objenin ülkemize iadesi sağlanmış. Aralarında Afrodit koleksiyonu, Osmanlı Giysi Koleksiyonu, bronz Dionysos heykeli gibi obje ve koleksiyonların birçoğu bulundukları yerden çalınmaları dolayısıyla takip edilmiş ve yakalanmış. Bakanlık ayrıca ABD, Almanya, Danimarka, İtalya, Avusturya, İngiltere, Fransa, Bulgaristan, Sırbistan ve Ukrayna’daki birçok eseri takip etmeye ve sergilendikleri müzelerle görüşmeye devam ediyor
Bir yanıt yazın