AB Komisyonu’nun 9 Kasımda yayımlayacağı 2010 Türkiye İlerleme Raporu’nun taslağında Anayasa değişikliğiyle HSYK’nın üye sayısının artırılması “olumlu adım” olarak nitelendirildi.
İlerleme Raporu taslağında, HSYK’nın üye sayısının 7’den 22’ye çıkarılarak, hakim ve savcılara doğrudan seçimlerle ilk kez Kurul’a üye gönderme imkanı tanınmasıyla HSYK’nın yargıdaki temsil gücünün artırıldığı belirtildi.
Taslak belgede, Anayasa değişikliğiyle daha önce HSYK tarafından meslekten ihraç edilen hakim ve savcılara dönüş yolunun açılması olumlu bulunurken, bu kapsamda savcı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihracıyla sonuçlanan “Şemdinli hadisesinin” hala çözüme kavuşturulmadığı ifade edildi.
Anayasa değişikliğiyle sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçilmesini de olumlu karşılayan AB Komisyonu, “üst düzey yargı ve ordu mensuplarının önemli davalarla ilgili yaptıkları açıklamaların yargının tarafsızlığını tehlikeye düşürdüğü” kaydedildi.
Taslakta, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanması ve devamında HSYK’nın, Cihaner’le ilgili soruşturmayı yürüten Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın özel yetkisini geri almasından bahsedilerek, bu süreçte üst düzey yargı mensuplarının HSYK’ya destek veren açıklamalarının, yargının adil yargılama kapasitesi hakkında şüphe yarattığı görüşü dile getirildi.
AB İLERLEME RAPORUNDA ERGENEKON DAVASININ İLERLETİLDİĞİ VE SORUŞTURMANIN KAPSAMININ GENİŞLETİLDİĞİ VURGULANDI
AB Komisyonu’nun 9 Kasım’da yayımlayacağı 2010 Türkiye İlerleme Raporu’nda Ergenekon davasına geniş yer ayrılırken, Türkiye’nin “darbe iddialarıyla ilgili soruşturmaları genişlettiği” belirtildi.
Geçmiş yıllardaki raporlarında Türkiye’ye, Ergenekon davasını demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için bir fırsat olarak kullanmasını tavsiye eden AB Komisyonu, bu yılki raporunda, bu kapsamda Türkiye’nin attığı adımları kayda geçirmeye hazırlanıyor.
AA muhabirinin ulaştığı 2010 İlerleme Raporu taslağında, Türkiye’nin “darbe iddialaryla ilgili soruşturmaları genişlettiği” belirtilerek Ergenekon davası kapsamındaki gelişmeler örnek olarak gösterildi.
Taslak belgede bu kapsamda, Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi, Ergenekon zanlılarında ele geçirildiği iddia edilen ve “Kafes Planı” olarak adlandırılan darbe planının soruşturulması, dönemin 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in “irticayla mücadele eylem planı” kapsamında ifadeye çağrılması ve 2003 yılında 1. Ordu tarafından hazırlandığı iddia edilen “Balyoz” adlı darbe planıyla ilgili tutuklamalar ayrıntılı olarak anlatıldı.
Ergenekon davasında uzun tutukluluk sürelerinin yargının hızlı işlemesi açısından endişe kaynağı olduğu dile getirilen rapor taslağında, Ergenekon davasıyla ilgili şu ifadeler kullanıldı:
“Suç ağı olduğu iddia edilen Ergenekon’a ve diğer bazı darbe planlarına yönelik soruşturmalar, demokratik kurumların uygun işleyişine ve hukukun üstünlüğüne güveni artırmak için bir fırsat olmayı sürdürüyor. Buna karşın bu süreçteki yargılamalarda sanık haklarına ve sürecinin vaktinde ilerletilmesine tam saygı gösterilmelidir.”
TASLAK RAPORDA “ORDUNUN SİYASETE MÜDAHALE VAKALARININ AZALDIĞI” BELİRTİLİYOR
AB Komisyonu’nun 9 Kasımda yayımlayacağı 2010 Türkiye İlerleme Raporu’nun taslağında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetkisi dışında siyasete doğrudan ya da dolaylı müdahale vakalarının son bir yılda azaldığı belirtildi.
Taslakta, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yetkisi dışındaki siyasi konulara doğrudan ya da dolaylı etkide bulunduğu vaka sayısı azalmıştır. Buna karşın Genelkurmay Başkanı, devam eden dava ve soruşturmalarla ilgili pek çok fırsatı kullanarak yorum yapmıştır. Bu açıklamalarla ilgili vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri birçok suç duyurusunda bulunmuştur. Halbuki yargı bunların takipçisi olmamıştır. Ordunun medyada seçici akreditasyon uygulaması devam etmiştir” denildi.
Taslak belgede, güvenlik güçleri üzerindeki sivil gözetim bağlamında 12 Eylüldeki Anayasa değişikliğiyle, Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) ihraç edilen askeri personele temyiz yolunun açılması ve 1980 darbesinin faillerinin yargılanması önündeki engellerin kaldırılması gibi olumlu adımların atıldığı belirtilirken, “orduya siyasete müdahale konusunda manevra alanı bırakan” TSK iç hizmet kanununun hala değiştirilmemesi eleştirildi.
İlerleme Raporu’nun taslağında, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısının artırılması ve TBMM’nin ilk kez Sayıştay ve baroların gösterdiği adaylar arasında mahkemeye üye seçmesinin Türkiye’yi AB’deki uygulamalara yakınlaştırdığı ifade edildi. Belgede, “Buna karşın Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi hala askeri yargıç. Demokratik bir sistemde anayasal yargı sivillerin işi olduğu için askeri yargıçların varlığı sorgulanabilir” ifadesine yer verildi.
-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-
Taslak raporda, 12 Eylüldeki halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa paketinin, AB katılım sürecinde Türkiye’den beklenen birçok önceliği karşılayan, “doğru yönde atılmış bir adım olduğu” belirtilirken, anayasa paketiyle getirilen değişikliklerin Avrupa standartlarına uygun, şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde uygulanmasının “kilit” önemde olduğu vurgulandı.
Belgede, Türkiye’nin yüzde 10 seçim barajını koruması ve milletvekili dokunulmazlığının geniş kapsamlı kalmaya devam etmesi eleştirildi.
Raporda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasi partiler arasındaki diyaloğu ve devlet kurumları arasında uyumu teşvik etmeyi sürdürmesi övülürken, Gül tarafından gerçekleştirilen özellikle yargı ve üniversitelerdeki atamalarla ilgili bazı endişelerin gündeme getirildiği aktarıldı.Taslak belgede, Cumhurbaşkanı Gül’ün Kürt meselesinin çözümündeki kararlılığı ve dış politikadaki aktif rolünün not edildiği belirtildi.
İlerleme Raporu taslağında, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın, katılım müzakereleri için bakanlıklar arasındaki koordinasyonu daha etkin hale getirdiği ve sık sık biraraya geldiği sivil toplum örgütlerini bu sürece katılmaya teşvik ettiği ifade edildi.
-İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ-
Taslak raporda, basın ve kamuoyunun Kürt meselesi, ordunun rolü, azınlık hakları ve Ermeni meselesi gibi geçmişte hassas kabul edilen konuları daha açık ve özgürce tartışabilmesi övülürken, Ergenekon davasıyla ilgili haber yapan basın mensuplarına sık sık dava açılması eleştirildi.
Belgede bu kapsamda, “Ergenekon davasıyla ilgili haber yazan gazetecilere çok sayıda dava açılması endişe yaratıyor. Gazeteciler soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanarak soruşturuluyor ve yargılanıyor. Bu durum oto sansüre neden olabilir” denildi.
Türkiye’de internet sitelerine sık sık ve orantısız şekilde erişim yasağını eleştirilen belgede, basın özgürlüğüyle ilgili şu ifadelere yer verildi:
“Gazeteciler eleştirel haberleri (yazabilmeyi) sürdürdü. Buna karşın basına siyasi saldırı konusunda endişeler mevcudiyetini korumaktadır.Hükümeti eleştiren Doğan medya grubu aleyhine 2009 yılında verilen vergi cezasıyla ilgili mahkeme süreci devam etmektedir.
Gazeteciler aleyhine askeri makamlar dahil üst düzey makamlar ve siyasetçiler tarafından birçok dava açılmıştır.”
Türkiye’deki yasaların ifade özgürlüğünü “yeterince garanti altına almadığı” savunulan raporda, siyasi nüfuz kullanılmasının ve yasal belirsizliklerin basın özgürlüğünü olumsuz etkilediği ileri sürüldü.
TASLAK RAPORDA TÜRKİYE’YE ANTİ-SEMİTİZM ELEŞTİRİSİ
AB Komisyonu, 9 Kasım’da yayınlayacağı 2010 Türkiye İlerleme Raporunda Türkiye’ye anti-Semitizm eleştirisi yöneltmeye hazırlanıyor.
İlerleme Raporu taslağında, “Özellikle İslamcı ve aşırı sağcı basındaki nefret söylemi bağlamında anti-Semitizm sorun olmayı sürdürmektedir” denildi.
Türkiye’nin azınlıklara yaklaşımının kısıtlayıcı olduğu savunulan belgede, yeni çabalarla hoşgörü ve katılımın teşvik edilmesi istendi.
Türkiye’deki Rum azınlığın eğitim ve mülk edinme konusunda sorunlarla karşılaşmaya devam ettiği ileri sürülen belgede, hükümetin Roman açılımı övülse de kapsamlı bir planın olmaması nedeniyle Türkiye’deki Romanların hala toplumdan dışlanma, eğitime erişimde marjinalleşme, sağlık hizmetlerinde ayrımcılık, istihdam piyasasından dışlanma ve kişisel belgelere erişimde zorluklarla karşılaştığı iddia edildi.
Türkiye’de Kürtçe televizyon ve radyo yayınlarının daha da serbestleştiği ve 24 saat Arapça tv yayınının başladığı anlatılan raporda, Türkçe dışındaki dillerde, siyasette, eğitimde ve kamu hizmetlerinde kullanılmasında kısıtlamaların devam etmesi de eleştiri konusu yapıldı.
Taslak raporda, yetkililerin kararlılık ifadelerine rağmen demokratik açılımda sınırlı ilerleme sağlandığı belirtilerek, Kürt meselesinin çözümüne yönelik çabaların ısrarla sürdürülmesi talep edildi. Aralık 2009’da DTP’nin kapatılmasının ve 2 milletvekili dahil 37 parti yöneticisine siyaset yasağı getirilmesinin demokratik açılım çabalarına ciddi bir engel oluşturduğu savunuldu.
Raporda, Alevi açılımı kapsamında gerçekleştirilen 7 çalıştaya rağmen ilköğretimde zorunlu din kültürü ve ahlak derslerinin seçmeli hale getirilmemesi eleştirildi, gayri Müslim toplulukların ve Alevilerin hiçbir baskı altında kalmadan dini faaliyetlerini sürdürebilmelerine imkan verecek yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu dile getirildi.
Başarılı kampanyalara rağmen özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çoğunluğu kız, yaklaşık 200 bin çocuğun okullara gönderilmediği hatırlatıldı ve kadınların siyasette yeterince temsil edilmemesi, kadınlara yönelik şiddetin sürmesi, namus cinayeti vakalarındaki artış ve kız çocuklarının erken yaşta zorla evlendirilmeye devam edilmesi eleştiri konusu oldu.
-KIBRIS SORUNU-
İlerleme Raporu taslağında, Türkiye’nin, Kıbrıs’taki kapsamlı çözüm müzakerelerine destek açıklamalarına devam ettiği belirtilerek AB’nin Türkiye’den “aktif destek beklediği” kaydedildi.
Türkiye’nin Ek Protokol yükümlülüklerini hala yerine getirmediği Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerlemediği not edilerek AB Komisyonu’nun bunu yakından izlemeyi sürdüreceği dile getirilen taslak belgede, Türkiye’nin dış politika hamleleri ve özellikle Balkanlar’da barış için gösterdiği çabalar ise övüldü.
AA
Bir yanıt yazın