V İ Z Y O N
Chicago’da iki sinagog, Yemen’den postalanan patlayıcı taşıyan paketlerin hedefiydi.
Son anda bir ihbarla İngiltere ve Dubai’de kargo uçaklarında bulundular.
ABD paketlerin El Kaide’nin Yemen’deki koluna ait olduğunu savunuyor…
*
Batı Medeniyeti ulaştığı Bilgi ve İletişim Çağındadır.
Mütemadiyen geliştirilen uluslararası ekonomik ve siyasi kriterlerle desteklenen,
Çağ’ın fotoğrafını; dünyanın dört bucağına yayılmış serbest piyasalar oluşturuyor.
Bu fotoğraftan yansıyan demokrasi,insan hakları ve özgürlükler;
İnsanlığın ve elbet toplumsal yapının niteliklerini yükseltiyor.
*
11 Eylül 2001’de El Kaide’nin İslami Cihad saldırıları,
Projektörleri 1979 İran İslam Devrimi üzerinde odaklamıştır.
İran’ın küresel İslami Cihad felsefesi insanlığın kazanımlarına açık tehdit oluşturuyor.
El Kaide terör örgütü, İran terör devleti sayılıyor.
Uluslararası çapta ekonomik,siyasi ve askeri caydırıcı tedbirler alınıyor.
Küresel terör tehditi karşısında Batı Medeniyeti yeni bir soğuk savaş yaşıyor.
*
İşte, Avrupa Birliği bir yanda çağın ekonomi ve siyasal gereklerinde yükselirken,
Öte yanda gelişimini korumak ve mütemadiyen gelişmek üzere,
Küresel islam cihadına karşı da tedbirler geliştiriyor.
AB’nin ya da başat ülkelerinin aldığı çerçeve ekonomik ve siyasi kararların bu anlamda değerlendirilmesi gerekiyor.
*
28-29 Ekim’de Brüksel’de AB Sonbahar Zirvesi toplanmıştır.
27 ülkenin lideri “Ekonomi Yönetişiminin Güçlendirilmesi” konulu toplantıda;
Bütçe açığı ve kamu borçları belirlenen ölçüyü aşan ülkelere ekonomik ve siyasi ceza verilmesini,
Belirleyen ” Ekonomik Davranış Kuralları Yönergesi”nin,
2011 yazına kadar hazırlanması kararı almış bulunuyor.
Bu suretle AB üyeleri arasında uzun vadeli finansal istikrarın güvenceye alınmasıyla,
Çağa uygun siyasi istikrar ve bütünlük amaçlanıyor.
Karar AB nin her tür tehdite karşı demokrasi,insan hakları ve özgürlüklerinin;
Ekonomiden yürüyerek teminat altına alınması anlamına geliyor.
*
Öte yanda 3 Kasım’da Berlin’de 4.Uyum Zirvesi toplanıyor.
İktidar ortağı Hristiyan Sosyal Birlik Partisi(CSU) kurultayında göç ve uyum politikalarına ilişkin,
Uyumu reddedenlere karşı sert yaptırım uygulanmasını öngören bir planı kabul edilmiştir.
“Paralel toplumlar oluşuyor,halk evini ve işini kaybetmekten korkuyor.
O nedenle pratik politikalar gerekiyor.” gerekçesi öne sürülüyor.
Esasen “uyum;yan yana değil, Alman Anayasa’sının değerler zemininde birlikte yaşamaktır.” deniyor.
Futbolcu Mesut Özil nitelikleriyle talep edilen uyumun simgesidir.
Elek üstü Türk ve Arap göçmenlerin Almanya’ya kabulüne karşı çıkılıyor!
*
AB; Maastricht ekonomi , Kopenhag siyasi kriterleri üzerinde yükseliyor.
İslami cihadtan korkuyor ve tedbirler alıyor.
Türkiye; AB nin ” Ekonomide Davranış Kuralları Yönergesi”yle geldiği bu aşamada ne Maastricht Kriterleri,
Almanya’dan tüm kıtaya genişlemesi beklenen göç ve uyum politikalarında ne Kopenhag Kriterlerinin,
Esaslarını dahi karşılamanın pek uzağında bulunuyor.
*
Besbelli AB; Türkiye ile niteliği yüksek ilişkileri sürdürme kararındadır.
Fakat siyaseten akıllarındaki AB kapılarını Türkiye’ye kapatıyor…
Türkiye Batının İslami Cihad tehditini yaşadığı yeniSoğuk Savaş’ta; ileri karakol olmaya dikiliyor!
Bu göreve uygun daha az demokrasi,daha az insan hakları, daha az özgürlükler biçiliyor.
Peki ama ya siyasi islam?
*
Türkiye’de iktidar Büyük Orta Doğu ve Medeniyetler İttifakı Projelerinde üstlendiği;
İslam Medeniyeti ile Batı Medeniyeti arasında ekonomik ve kültürel köprü kuruyor.
Elbette Batı Medeniyetinin amacını ve siyasetini biliyor!
Ne ki iktidar sahipleri din vesvesesiyle donanımlı akıllarıyla esasen o amacın içten düşmanıdırlar!
Önce içeride cumhuriyet ve aydınlığından rövanş almak, kurucusu iradeyi mahkum etmeyi düşlüyorlar.
O nedenle şimdilik küresel İslami cihadçı fanatizmin ancak bir radde gerisine düşüyorlar!
Bu kısır zihniyetle ilgili projelerin kapsama alanı Doğu ve Batı arasında çağcıl eşgüdüm sağlayamıyorlar…
*
İktidarın mesela kadınlar da türban ısrarı; herşeyin önünde duruyor!
Kadını kullanarak çağdaş demokrasi,insan hakları ve özgürlüklerin burcunda gedik açmak;
İslami cihad yolunda yumuşak bir çıkarma sayılıyor.
Bu uğurda dalga dalga toplumlara yansıyan mesaj;
Biriktirdiği hırs ve öfke; şimdilik bireysel ya da örgütsel İslami cihadı besliyor.
Yahu zaten İran; islami cihad için nükleerini parlatıyor!
*
Yemen’den postalanan patlayıcı taşıyan paketler;
Batının mütemadiyen süren alarmında yeniden sinyal vermektedir;
Flaş,flaş,flaş..İslami Cihad sürüyor!
Batı İslam ülkelerinin en gelişmişi Türkiye’nin köprü olmak görevinde,
“Batılı bir doğulu” ya da “doğulu bir batılı” olması gereğini henüz anlamaktadır.
Bu bağlamda “iktidarın” Türkiye’yi yüklediği misyondan rahatsız oluyor.
Türkiye için habire yapılan “lâiklik” vurgusu bu anlama geliyor…
*
Türkiye’nin de çağdaş seviyede olmasını engelleyen bu tehdite tavır alması gerekiyor.
Ne ki herşeyin bireyleştiği günümüzde üstelik görev halka düşüyor!
Off, Ne zor şey!
Fakat başlangıç olarak bir millet olunduğunun hatırlanması gerekiyor.
Türk Milletinin duruşunu belirleyen Mustafa Kemal;
“Milliyet davası siyasi bir mücadele konusu olmadan önce şuurlu bir ülkü meselesidir.” derken,
O ülküye ulaşmanın yolunu da göstermektedir.
“Hepimiz eşitiz ve dinimizin kanunlarını, hükümlerini ve emirlerini birbirine eşdeğer öğrenmeye mecburuz.
Her fert dinini,diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır.
Orası okuldur ” diyor ve işaret ediyor:
“Dünyada herşey için,medeniyet için,hayat için,başarı için en gerçek yol ilimdir,fen’dir!”
*
Başlangıçta ikinci olarak, AB’den otlakçı ajan siyasetçi,akademisyen, yazar ve televizyoncu takımının,
Önce patronlarını ardından Türk halkını kandırmalarının önüne geçilmesi,
Bu suretle AB bağlamında Türkiye’nin konumunun aydınlatılması,mutlaka gerekiyor…
*
Hepsine sebep, şimdilerde Türkiye dinde vesveseye düşmüş siyasetçilerinden çekiyor!
Vesvese!… bilgisizlikten kaynaklanıyor ve çağa uyumu engelliyor…
Bir yanıt yazın