YAN YANA YAŞAM
Başbakan Erdoğan,”Kadının Güçlendirilmesi ve Beşeri Güvenliğin İnşası” konulu,
Küresel Eylem İçin Parlamenterler Forumundaki konuşmasında;
Kadınların yan yana yaşamasına yönelik kendi aralarındaki eşitsizliğe dikkat çekiyor.
*
“Başı örtülü bayan başı açık bayan için ben senin haklarını savunacağım,
Seni mahalle baskısından kurtarmak için her türlü mücadeleyi vereceğim diyor.
Ama öte taraftan başı örtülü olmayan bayanlar kılık kıyafetinden dolayı eğitim özgürlüğünü kaybetmiş,
Bunu yaşayamayan hanımlara,ben de senin için bu mücadeleyi vereceğim, diyemiyor.
İşte işin sırrı bu.” diyerek sitemde mi bulunuyor?
*
Bir kısım kadın feyzini,
“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı,asıl zafer kazanılması gereken alan; biçim ve kılıkta başarıdan çok,
Işıkla,bilgi ve kültürle,gerçek faziletle süslenip,donanmaktır.
Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak,aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde,
Işıkla,bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.” düşüncesinde,
Mustafa Kemal’in ışığından alıyor.
*
Onlar cumhuriyetin sağladığı Eğitim ve Öğretim Birliği,Medeni Yasa,Seçme ve Seçilme haklarıyla,
Türkiye’nin aydınlanmasında öncülük ediyor.
Lâik ilkeyi özgürleşmenin güvencesi sayıyor.
Birey olmak,yönetimi paylaşmak,temel hak ve özgürlüklerde yükselmek,
Cinsiyet ayrımını kaldırmak,
Öylece kendine yeten, topluma hizmet edebilecek yeterlikte daha çok birey yetiştirmek mücadelesi veriyorlar.
“Türbanlı kadın” konsepti üzerinden yürütülen politikaların kadınları bu vasıflardan alıkoyan,
Esaret politikası olduğuna inanıyorlar.
*
Nitekim dini siyasete alet eden politikacının,
Ya da tarikatın, cemaatin,
Ya da erkek egemen feodal toplumun kadına türban dayatmasıyla;
Kadının en temel seçme ve seçilme hakkında;seçilme hakkı elinden alınıyor!
Kadın seçilemiyor,yönetimi paylaşamıyor,temel hak ve özgürlüklerinde mücadelesini yapamıyor.
Öylece kendine yeten,topluma hizmet edebilecek yeterlikte daha çok birey yetiştirmenin,
Çağdaş mücadelesi içinde olamıyor,erkek egemen toplumda ve kurumuş bir demokraside,
“Kadının adı” en az üç çocuk yapmanın ötesinde, bulunamıyor!
*
“Türban” Türkiye’nin esareti yolunda bir diğer gelişmeyi de kamufle etmektedir!
Bakınız bir kesim Kürt kadın nasıl bir konseptte gelişiyor?
*
Ayrılıkçı Kürt Hareketi stratejisini ardışık üç unsur oluşturuyor.
Birincisinde devletin ulus bağlantısının koparılması isteniyor.
İkincisinde devletin ulusla bağlantısı kesildiğinde toplum dinamiklerinin devletçi ve milliyetçi duruşu yokediminin sağlanacağı düşünülüyor.
Üçüncüsünde birey özgürleşmesi hedefleniyor.
Kadın bu üç unsurun oluşturulmasında materyalist bir rolde;
Her türde egemenlikçi ve şiddet içerikli saldırıya karşı,
Bireyin özgürleşmesinde esas rolü üstleniyor.
*
MÖ 3.asrın Akad Devletinin tanrıçası İştar,-ki; aşk,seks,bereket ve savaşı temsil ediyor!
Ve günümüz Kürt kadın konseptine model oluşturuyor…
Kadının beşbin yıllık eril iktidardan ya da tecavüz kültüründen zihnen kopması halinde;
Özgürleşeceği, eşit toplum oluşmasıyla giderek toplumun demokratikleşme özgürlüğünün sağlanacağına inanılıyor.
Kadının insan olmak, güzelliği ve özgürlüğünün İştar’laşmadan geçtiği savunuluyor.
Pratiği hızla yürütülüyor.
İşte dağda elinde kalaşnikofla kayalar üzerinde sekiyor,
Ya da parlamento kürsüsünde kadın öfkesini saçıyor…
*
Türk Kadını türban kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlik tanımayı,
Kamu hukuku alanında bir düzenlemenin dinsel esaslara dayandırılmasını,
Güvencesi saydığı devrim yasalarına ve lâik ilkeye aykırı bulmaktadır.
Yıllarını verdiği kadın özgürlüğü mücadelesinde kazanımlarını kaybetmek istemiyor…
*
Türk Kadını; ayrılıkçı Kürt kadınının özgürleşmesi yolunda İştar’laşması sürecinde,
Kadını eril iktidar ya da tecavüz kültürü toplamının artığı eden,
Bir tecavüz sonucu doğmak bahtsızlığını da reddediyor!
*
Bir ülkede üç konseptte üç kadın;kadının parçalanmışlığını gösteriyor…
Edinilen yeterli deneyim AKP iktidarının çoğunlukçu olmadığını yönündedir.
Çoğunlukçu olmayan anlayış Türkiye’nin din,dil,etnisitede derin farklılıklarında,
Yan yana yaşamın oluşmasına yönelik demokratik olgunluğu başaramıyor.
İşte cumhuriyet döneminde görülmemiş bir ayrışma yaşanıyor!
Üstelik referandumla gücünü arttıran AKP,
“Kamusal alanda türban” tartışmalarında giderek demokratik gücü dayatmacı güce tahvil ediyor!
*
Yan yana bir yaşam için bireylerin demokrasi kültürü, farklılıklara saygı duyması ve
Herkesin “önce insan” anlayışında olması gerekiyor.
Bakınız Mustafa Kemal bu duyarlılığı şöyle açıklıyor;
“Türk Milleti milli duyguyu,insani duyguyla yan yana düşünmekten zevk alır.
Vicdanında milli duygunun yanına insani duygunun şerefli yerini daima muhafaza etmekle iftihar eder.
Çünkü Türk Milleti bilir ki,bugün uygarlığın yüce yolunda bağımsız ve fakat kendileriyle paralel yürüdüğü,
Bütün uygar milletler ile karşılıklı insani ve medeni ilişkide bulunmak elbette gelişmemizin devamı için gereklidir.
Türk Milleti insaniyet aleminin samimi bir ailesidir.”
Bir yanıt yazın