Christian Action Network Baskani Martin Mawyer Gercek Yuzu?
ABD’de nerdeyse her seçim döneminde yeni bir korku kampanyasına dayalı provokasyonlarıyla gündeme gelmeye çalışan Hıristiyan Eylem Komitesi adlı küçük, marjinal ve provokatif grup, seçime 3 gün kala galasını yapacağı videoyla, Türkiye’yi de tartışmanın içine çekmeye çalışıyor. Provokasyona dik… ALI CINAR
==================================================
ANALİZ / Cemal DEMİR -Turkish Journal
Bir dönem dinden çok politika konuşmaya meraklı Evanjelik lider Jerry Falwell’e ait ‘Moral Majority Report’ta editörlük de yapmış ancak 1990 yılında ayrılarak Hıristiyan Eylem Ağı (Christian Action Network-CAN) adlı organizasyonu kurmuş, gerçekte Hıristiyan olup olmadığı bile belirsiz Martin Mawyer adında bir fanatik provokatöre dikkat.
Bu Mawyer’in en önemli özelliği, nerdeyse her Kongre ve Başkanlık seçimi öncesi ‘korku pazarlamacılığı’ yapan bir yalan videosu hazırlayarak, Amerikan halkını korkutup, makul Demokrat ve Cumhuriyetçi adaylar yerine tutucu ve marjinal adaylara oy vermeye yönlendirmek. Bunun için gerekirse, ‘provokasyonlar yapmaktan’ çekinmemek…
İşte bu Mawyer’ın bu yılki seçim için seçtiği korku pazarlama malzemesi ise New York’ta ‘Sıfır Noktası’na inşa edileceği gerekçesiyle tartışma yaratan cami. Bu proje ile ilgili birçok haklı haksız tartışma yürütüldüğü için dikkat çekmeyebilirdi. Ancak, Mawyer’ın kulağına bu sıralar Türkiye ile sorunları olan kim kar suyu kaçırdıysa, afişte Dünya Ticaret Merkezinin enkazı üzerinde Türk Bayrağı dalgalandırma çirkinliği yaptı.
Bu hakaret medyada yer aldıktan sonra binlerce Türk’ün CAN’a email yağdırdığı anlaşılıyor. Zira bugün web sitelerinden ‘’özrü kabahatinden büyük’’ sözüne tam uyan bir başka çirkinlikle ve alaycılıkla sözde bir düzeltme yapmışlar. Türk Bayrağını kaldırmak yerine, ‘’haklısınız Türkiye yalnız değil’’ diyerek, Suudi Arabistan, İran, Sudan, Pakistan ve Suriye’nin de bayraklarını ekleyerek ‘güya düzeltme’ yapmışlar.
Üstüne, Türkiye’yi ‘’takiye’’ ülkesi olarak lanse eden bu fanatik dinci grup, bir zamanlar ‘’Laik kimliğiyle sımsıkı Amerika yanlısı olan Türkiye’nin zıt istikamete yöneldiği, İsrail’e karşı provokasyonları yöneten ve Anti-Amerikanizmin odağı haline gelmiş bir ülke olduğu’’ gibi zırvalarda da bulunuyor. ABD ve İsrail’de kutsal kitapların anayasa olmasını isteyen bu dinci grup, Türkiye’de halkının büyük bölümünün üzerinde gönüllü olarak uzlaştığı laikliğe gerçekten değer veriyor değil elbette…
Yalanlarıyla ünlü bir provokatör
Bu güya sosyal bir organizasyon’ olan Virginia, Forest merkezli CAN’ın lideri Martin Mawyer hakkında bilgi arayanın eli boş kalır. Kendisi hakkında söyledikleri de dahil yalanlarıyla ünlü. Türkiye’yi ‘’örtülü cihatla’’ suçlayan bu adamın en önemli özelliği, ‘’Yalanın bir Hıristiyanın gerektiğinde yapabileceği birşey’’ olduğuna inanıyor olması. İşte bu provokatörün ‘’Hıristiyan değerlerine uygun diye iddia ettiği’’ birkaç davranışı:
Hillary Clinton’un aday olduğu 2000 yılı Senato seçimleri öncesi New York’ta Hillary Clinton’Un ‘lezbiyen’ olduğunu iddia ettikleri reklam filmini yayınlamak istemesiyle ABD gündemine girdi. Televizyon kuruluşlarının tamamının yayınlamayı reddetiği reklam filminde bu iddiayı detkeleyen tek bir delil bile yoktu. ‘’Dedikodulara göre’’ denilip hazırlanmıştı.
11 Eylül’den önce kullandığı en büyük korku malzemesi, ‘’gaylerin Amerikayı ele geçirmek üzere olduğu ve işgalin tamamlanmasına günler kaldığıydı’’. Bugün ise aynı şeyi 300 milyonluk ülkede 4-5 milyon nüfuslu Müslüman’ın yaptığını, ‘’ABD’nin şeriat ülkesi olmasına ramak kaldığını, Barack Obama’nın takiyyeci bir şeriatçı olduğunu’’ iddia ederek yapıyor.
Sadece politik provokasyonlarında değil parasız kaldığında da yalana başvurmaktan bir an çekinmeyen biri. 2000 yılı Ocak ayında yayınladığı mektupta CAN’ın iflasa gidebileceğini duyurdu. Kendisini destekleyen herkesten acilen 20 dolar bağış yapmaları istenen mektupta, ‘’Şerif her an içeri girip ekipman, masa, telefon ve hatta sandalyeleri haczdebilir’’ deniyordu. Yalan!
Aynı yılın Mart ayında bu kez Martin’in karısı Bonnie, Disney World’un, hem de tam okulların tatile girdiği ve çocukların Disney World’ü ziyaret ettiği Haziran ayında ‘’Disney Gay Günü’’ kutladığını iddia etti. Disney World’un böyle bir günü yoktu.
2000 yılı Şubat ayında, Amerikalıları birkaç ay sonraki seçimde tutucu adaylara destek vermeye çağırarak, Demokrat ve Cumhuriyetçi makul adayları, ‘’tek dünyacı aşırılar, radikal ve hastalık taşıyan homoseksüeller, aile karşıtı feministler, ateistler, ve anti-Amerikan BM küreselcileri’’ olarak lanse etti.
1998 yılı Eylül ayında, grup tarafından üyelerine yeniden mektup yollanarak Martin’in Virginia’daki Interstate 29 otoyolunda iki yıl önce kaza yaptığı gerekçesiyle acilen bağışta bulunmaları istendi. Giya yeni bir minivan alacaklardı. Ancak, Virginia’da Instate 29 diye bir otoyol bulunmadığını gözden kaçırmışlardı.
ABD Başkanı Bill Clinton hakkında, uyuşturucu satıcılığından, cinayete karışmaya kadar bir dizi iddiayı içeren bir video hazırladı.
İşte karşımızda böylesi bir adam var. Amerika bu adamı ve yaptıklarını ciddiye almıyor. Grubun ismine bakarak ciddi bir organizasyon zannedilmesi büyük hata olur. Neden? Çünkü o ölçüde verilecek tepkiyle bu adamın kendi reklamını yapmasına büyük katkı yapılır. Hollanda’da İslam ve göçmen karşıtıyla büyük tepkilere neden olan Hollandalı aşırı politikacı Geert Wilders bile grubu ‘’aşırı’’ bularak, Mayıs ayındaki toplantılarına katılmaktan vazgeçmişti.
Bu adama ve organizasyona, kendilerini ciddiye almalarına sebep olacak bir tavır alınmamalı. Hiçbir işe yaramayacağı gibi, kendilerini ciddi böyle alaycı ifadelerle daha küçültücü bir tavır içine girecektir. Ancak bu videoyu kullanacak ya da kullanması muhtemel üçüncü haber kurumlarına, ‘hakaret edici değil, açıklayıcı’’ email gönderilmeli.
Hepsinden önemlisi, bu adam 28 Ekim günü bu iftira videonun galasını New York’ta yapacak. Vatanseverlik iddiasıyla çizgidışı bir davranış, 3 gün sonra seçim yapılacak Amerika’da Türkiye’nin adını hiç hakketmediği bir gürültünün içine sokabilir. Üstelik, geleneksel Türk düşmanlıkları ya da son dönem politikaları sebebiyle, Türkiye’den hiçbir şekilde hazzetmeyen lobilerin de böylesi bir manzarayı, Amerikalıların gözünde Türkiye’yi, ‘’Amerikan karşıtı dinci ülke’’ diye damgalama amaçları için kullanacağını görmek için kahin olmaya gerek yok.
Bu nedenle, 28 Ekim de dahil yapılacak tüm protestoların, bir sonraki günün Cumhuriyet Bayramımız olduğu unutulmadan, sorumlu, yasalar çerçevesinde ve hepsinden önemlisi bu adamın Kongre seçimi provokasyon hedefine hizmet etmeyecek şekilde yapılması çok önemli.
Duyguların kontrolünde bir tepki değil, sorumlu hedefine ulaşan, provokayonu bozacak bir tepki olmalı. Bu konuda Amerikan Türk toplumunun derneklerine ve çatı kuruluşlarına çok iş düşüyor.
Bir yanıt yazın