İRŞAT YÖNERGESİ

İRŞAT YÖNERGESİ

Öyle bir isim ki, “irşatı” anlayan “yönergeyi” anlamaz.

“Yönergeyi” anlayan “irşatı” anlamaz.
Her ikisini birden anlayana da pek rastlanmaz.
Anlaşılması bu kadar zor olan bu şeyin tamamı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinde “Aile İrşat ve Rehberlik Büroları Çalışma Yönergesi” olarak yer alıyor.
Yönergenin içeriğini anlamak, kelimelerinin anlamını çözmekten daha zor.
Yönergeye göre; her il ve ilçe merkezinde Aile İrşat ve Rehberlik Büroları açılacak ve büro girişlerinin “uygun bir yerine” bu ismi taşıyan bir tabela asılacakmış. Büroların tefrişi (yazarın notu: donatılması) müftülüklerce yapılacakmış. Bürolara; internet erişimi sağlanarak e-posta hattı ve “alo aile hattı” kurulacakmış.
Bürolarda; dini yüksek okul mezunları, vaizler, murakıplar, din hizmetleri uzmanları, Kuran Kursu yöneticileri ve kolay iletişim kurabilecek yeteneğe sahip, konuşma kurallarını bilen personel tercih edilecekmiş.
Büro personeli, başvuru sahipleriyle telefonla ya da “ev ve işyerlerine giderek” yüz yüze görüşmeler yapacak, görüşme sırasında, hem “kişinin” hem de “bölgenin” hassasiyetlerini dikkate alacaklarmış. Değişmeyen din kurallarının anlatımında, değişken kişi ve bölge hassasiyetinin nasıl bir rol alacağını anlamak gerçekten zor olsa gerek.
Büroya başvuran kişilerin sorunları dikkate alınarak gerektiğinde psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve avukat gibi uzmanlara yönlendirilecekmiş.
Dahası var…
Yapılan görüşmelere ilişkin bilgiler kartekse işlenecek, bu karteksler aylık periyotlarla müftülüklerce daire başkanlığına elektronik ortamda gönderilecek, ayrıca bu bilgiler büroda sistematik bir şekilde arşivlenecekmiş.
Kuruluşu yapacak olan yer sanki Diyanet İşleri Başkanlığı değil, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı, Kızılay Genel Müdürlüğü, Bölge Sağlık Polikliniği, Devlet Bakanlığı, Baro Başkanlığı gibi veya bunların toplamı gibi bir yer.
Eğer öyle ise diğer kurumlara hiç lüzum yok.
633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un, görevi belirleyen 1.maddesine bakıyoruz. Başkanlığın görevinin “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olarak gösterildiğini görüyoruz.
Yani yönergenin, yasada yer alan görev tanımı ile ilgisi yok. Bir dava konusu olması halinde iptal edilme olasılığı da yüksek.
Diyanet Aylık Dergisinin önceki sayılarından birinde, “cami dışı din hizmetleri” olarak tanımlanan ve yukarıda sayılan işler için, Din İşleri Yüksek Kurulunun bir Sayın Üyesinin şöyle yazdığını görüyoruz “Cami dışı din hizmetlerinin sunulmasında müftülüklerimizin plânlayıcı ve düzenleyici rolü asla göz ardı edilemez. Hizmetin etkili ve kalıcı olması, iyi bir plânlama ve özenli bir uygulama ile mümkündür. Nişan ve düğün törenleri gibi etkinlikler toplumsal hayatımızdaki önemli yapısal unsurlardan biridir. Başta ‘nikâh kıymak’ olmak üzere, dua ve hayırlı dileklerde bulunmak ve nasihat etmek üzere din görevlisi/imam bu törenlerin icra edildiği meclislerde yer alır. ‘Sünnet cemiyetleri’ ve ‘bebeklere isim koyma törenleri’ de bu tür dinî telkin ve yönlendirmelerin yapılabilmesi için bir fırsat ve ‘elverişli bir ortam’ sağlar.”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir diğer açılım projesini de, Sosyal Açılımlı Din Hizmetleri kapsamında “Aile ve Mahalle İmamlığı” denen çalışma oluşturmaktadır. Ankara dahil pilot olarak seçilen bazı il ve ilçelerde başlatılan bu proje ile artık her mahallenin ve giderek her ailenin bir imam’ı olacak ve bu imamlar ile halk arasında güzel bir bağ kurulmuş olacakmış.
Saygı duyduğumuz ve önemli bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığının bu gibi çalışmalar, söylemler ve yönergeler üzerinde daha özenle durması ve yeniden değerlendirme yapmasının yararlı olacağı görülmektedir.

Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı
erdemak@gmail.com

Öyle bir isim ki, “irşatı” anlayan “yönergeyi” anlamaz. - erdem bey11

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir