FÜZE KALKANI VE SENARİST VE AKTÖR
Pakistan’da temaslarda bulunan Başbakan Erdoğan,
“Pakistan,Afganistan,İran ve Türkiye’de bu kuşak niye böyle bir terör süreci yaşıyor?
Bu senaryonun elbet senaristleri var ve aktör olarakta ne yazık ki milletlerin içinden kendi aktörlerini seçiyorlar.
Bu kirli senaryonun aktörleri olmayalım” diyor!
*
2010 Mayıs’ta Dışişleri Bakanı Hilary Clinton ABD Ulusal Güvenlik Stratejisini,
ABD’nin küresel liderliğini şu ifadeyle ilan ediyor.
“Amerika’lıların ülkelerinde ve yurtdışında güvenlikleri,
Noksanlıkları olan uluslararası sisteme rağmen,
Küresel İşbirliği sayesinde yaratılacak barışcıl ve istikrarlı dünya ile sağlanacaktır!”
Ulusal Güvenlik Stratejisine göre bu gücün kaynağını;
ABD’nin askeri kapasitesi,dünya çapında erişim olanakları ve üstün kaynakları,
Diplomasi, angajmanları, ekonomik kalkınma ve etki sağlamaya yönelik gücü oluşturuyor…
*
ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi barışcıl bir dünya için nükleer silah ve malzemelerin yayılmasının önlenmesi ve güvenceye alınmasını esas alıyor.
Küresel ortak çıkarlarla yapılan işbirliğinde,
İran ve Kuzey Kore; nükleer yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle çoklu araçlarla uyarılıyor!
Mesela İran’a ekonomik ambargo uygulanıyor,
Ya da muhtemel saldırısına karşı güvence amacıyla Füze Kalkanı Savunma Sistemi oluşturuluyor.
Bölgesindeki istikrarın takibinde geniş çapta hedefler üzerinde Türkiye ile temasta olunacağını belirleniyor.
*
Küresel Güvenliğe yönelik işbirliğinde,
NATO; üye ülkelerin kollektif savunmasını temel misyon kabul etmektedir.
Sorunların sadece askeri değil yeniden yapılanma,kalkınma,yetki devri,eğitim gibi insan odaklı yöntemlerle de çözüleceğini,
Farklı coğrafyalarda ve üye olmayan ülkelerle işbirliği yapılmasının yöntemini,
İklim değişikliği ya da siber saldırı gibi tehditlere karşında yapılacakları belirlemeye yönelik,
Yeni Strateji Belgesini 19-20 Kasım’da Lizbon’da üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının onayına sunuyor.
*
Lizbon öncesinde NATO üyesi ülkelerin Dışişleri ve Savunma Bakanları Brüksel’de toplantıdadır.
Rusya-NATO ilişkileri ve Avrupa füze savunma sisteminde işbirliği perspektifi görüşülüyor.
Avrupa Füze Savunma Sistemiyle ilgili projeye Rusya’nın katılımı isteniyor.
Rusya; NATO’nun yeni Strateji Belgesinin omurgasını oluşturan,
“Her ülkenin bağımsızlığına saygı ve kendi güvenlik ittifakını seçme hakkına saygı ” temel hakkını kullanıyor.
Bu projeyle ilgili ne NATO ülkeleri arasında ne de NATO-Rusya arasında diyalog kurulmadığını,
Füze saldırısı tehditinin anlaşılamadığını,
O nedenle NATO ülkelerinin alacağı sonucu beklediğini ilan ediyor!
*
ABD Savunma Bakanlığı NATO politikalarından sorumlu yetkilisi Jim Townsend,
“Türkiye’nin coğrafi konumuyla Füze Kalkanı Savunma Sistemine ev sahipliği yapabileceğini” açıklıyor.
Ankara kararını Lizbon Zirvesine kadar belirlemelidir.
Towsend, Türkiye’nin NATO’nun bir kapasitesi olan savunma sistemin bazı unsurlarına ev sahipliği yapmada isteksiz kalmayacağını söylüyor!
*
Bu noktada Türkiye’yi NATO Lizbon Zirvesinde Füze Kalkanı Savunma Sistemi konusunda iki misyon bekliyor.
Savunma sisteminin ittifakın bir kapasitesi olduğu yönünde vereceği oy,
Savunma sisteminin yerleştirilmesinde alacağı rol!
*
NATO üyesi 28 ülke arasında Türkiye’nin vereceği oyun belirleyiciliği bulunmuyor.
Fakat Türkiye’nin Savunma Sisteminin yerleştirilmesinde alacağı rol;
Orta Doğu’da kurulu dengeleri çok ilgilendiriyor!
*
İran uzun menzilli balistik füzelerinin rotası;
Ermenistan,Gürcistan,Rusya Federasyonu,Ukrayna hava sahasından geçiyor!
Türkiye semaları Kuzey Kore’yi de ilgilendirmiyor.
O nedenle Füze Savar Sistemi Romanya ve Bulgaristan’da planlanıyor.
Romanya ve Bulgaristan’da kurulacak Füze Savar sisteminden fırlatılacak füzelerin İran füzelerine engel olması düşünülüyor.
Bu durumda Türkiye’ye ancak Füze Savar Sistem radarlarının yerleştirilmesi söz konusudur.
Ne ki teknik olarak radar sisteminin Türkiye’den başka komşu ülkelerin birinde mesela Yunanistan’da olmasında bir sakınca bulunmuyor!
*
Çünkü Türkiye Büyük Orta Doğu ve Medeniyetler İttifakı Projeleriyle insan odaklı bir hizmet yürütmektedir!
Türkiye söz konusu İsrail-İran olduğunda,
Birincisi, İsrail karşısında Arap-İslam halklarının gazını alıyor.
İkincisi, İsrail ile İran’ın küresel tehdit boyutuna ulaşmış din kaynaklı soğuk savaşında,
İran’a barış vaadeden batı ile diyaloğunu sağlıyor.
Üçüncüsü, savaşın ısınması halinde İran’ı caydırmak görevinde bulunuyor.
Bu durumda da Türkiye’nin Füze Savar Sisteme ev sahipliği yapmasının kimseye bir avantajı olmuyor.
Olsa olsa Türkiye’ye teklif edilerek rol kesiliyor!
*
Başbakan Erdoğan Pakistan konuşmasında,
“Pakistan,Afganistan,İran ve Türkiye’nin yaşadıkları sürecin senaryosundan sorumlu senaristler var.
Ve aktör olarak da ne yazık ki milletlerin içinden kendi aktörlerini seçiyorlar.
Bu kirli senaryonun aktörleri olmayalım.” diyor!
*
NATO Lizbon Zirvesinde yeni Strateji Belgesinde,
“Her ülkenin bağımsızlığına ve kendi güvenlik ittifakını seçme özgürlüğüne saygı” ana pespektiftir.
Karşılıklı bağımlılık asla ulusal bağımsızlıktan vaz geçme anlamına gelmiyor.
Ulusal bağımsızlığın rencide edilmesine neden olan kirli senaryolar ülkeleri kavgaya,savaşa,parçalanmaya götürüyor.
Bunu en fazla Başbakan Erdoğan biliyor!
Bir yanıt yazın