Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkede yaşayan Türklerin ve Arapların topluma uyum sağlamakta diğer göçmenlere oranla daha fazla zorluk çektiğini ve farklı kültürlerden göçe artık ihtiyaç olmadığını söyleyen Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Horst Seehofer’e destek verdi
Alman hükümetinin sözcü yardımcısı Sabine Heimbach Berlin’de yaptığı açıklamada, Merkel’in Seehofer ile ayrıntılı bir telefon görüşmesi yaptığını belirterek, Seehofer’in görüşlerini anlayabildiğini, bu nedenle bu konuda bir görüş ayrılığının bulunmadığını ifade etti.
Heimbach, göçün durdurulmasının sözkonusu olmadığını ve farklı kültür çevrelerinden gelen insanların da memnuniyet ile karşılandığından şüphe duyulmaması gerektiğini söyledi.
Vasıflı insanlar konusunda Başbakan Merkel’in de öncelikli olarak Almanya’daki potansiyelden istifade edilmesi gerektiğine inandığını ifade eden Heimbach, Almanya’da halen yaklaşık 3 milyon işsiz bulunduğuna işaret etti.
CSU Federal Meclis (Bundestag) Grubu Başkanı Hans-Peter Friedrich, sadece Seehofer’in değil tüm parti grubunun, ülkedeki vasıflı eleman açığının öncelikli olarak Almanlar tarafından giderilmesi gerektiğini savunduğunu belirterek, bunun yeterli olmaması durumunda Avrupa’da büyük bir pazarın mevcut olduğunu, Avrupa ülkelerinden gelecek insanların Alman toplumuna farklı kültür çevrelerinden gelen insanlardan daha kolay uyum sağlayabileceğini söyledi.
KOLAT: ”SEEHOFER ÖZÜR DİLEMELİ”
Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer Seehofer’in açıklamaları karşısında şok olduğunu ifade ederken, Almanya Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger Seehofer’in bilinçli olarak basite indirgenmiş bir popülist tartışma ortamı yaratmaya çalıştığını ifade etti.
Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkanı Kenan Kolat da, “Berliner Zeitung” gazetesine yaptığı açıklamada, Seehofer’in sözlerinin aşağılayıcı ve kabul edilemez olduğunu belirterek, Seehofer’den ülkede yaşayan Türklerden ve Araplardan özür dilemesini istedi.
Seehofer’in belli halk grupları hakkında önyargılar yaratmaya çalıştığını ifade eden Kolat, CSU Genel Başkanının ülkede yaşayan Müslüman göçmenleri karalamaya çalışan Almanya Merkez Bankası’nın eski Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Sarrazin’i çabalarında geçmeye çalışmakla eleştirdi.
Seehofer ise Münih kentinde yaptığı açıklamada, sözlerinden dolayı özür dilemeyi düşünmediğini, gelecekle ilgili bazı sorunları ve aşılması gereken zorlukları dile getirmeyi bir görev olarak kabul ettiğini söyledi.
Focus dergisine verdiği demecinde söylemlerinin tümüyle göz önünde bulundurulmadığını savunan Seehofer, göçün tümüyle durdurulmasından hiç bir şekilde söz etmediğini kaydetti.
Demecinde sadece vasıflı göçmenlerin Almanya’ya gelmesinin kolaylaştırılması konusunda görüş belirttiğini ifade eden Seehofer, diğer ülkelerden vasıflı insanların ülkeye çağrılmasından önce Almanya içinde bu sorunun çözülmesi konusunda henüz yapılacak çok iş olduğunu sözlerine ekledi.
“GÖÇMENLER DEĞERLER SİSTEMİMİZİ KABUL ETMELİ”
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, göçmenlerin Alman toplumuna uyum konusunda talepleri olması gerektiğini söyledi.
Westerwelle, “Frankfurter Allgemeine Zeitung” gazetesine yaptığı açıklamada, talepkar bir uyum politikasından yana olduğunu belirterek, “Göçmenler değerler sistemimizi kabul etmeli” dedi.
Eşcinsel kimliğiyle kendisi de bir azınlığa mensup olduğu için bu konuda yoğun şekilde çaba harcadığını ifade eden Westerwelle, uyumun romantik bir şey olmadığını, aksine talep edici olduğunu savundu.
Almanya’daki düşünce özgürlüğünün ters görüşlü kitapları da kaldırabilecek güçte olması gerektiğini, liberal bir politikacı olarak, ülkede yaşayan Müslüman göçmenleri eleştiren Thilo Sarrazin’in “Almanya Kendini Yok Ediyor” adlı kitabını da lanetleyenlerden biri olmadığını kaydeden Westerwelle, yıllar önce göçmenlerin Almanca öğrenmeleri gerektiğini söylediğinde kendisini sağcı olmakla eleştirenlerin bulunduğunu söyledi.
Westerwelle, Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un, İslamiyet’in Almanya’ya ait olduğunu söylemesini nasıl karşıladığı şeklindeki bir soruya karşılık da, “İslamiyet Almanya’nın toplumsal gerçeğinin bir parçası. Bizim kültürel kökenimiz Hristiyanlık ve Musevilik geleneğine dayanıyor” şeklinde yanıt verdi.
“ALMAN DÜŞMANLIĞI” UYARISI
Öte yandan, Almanya Aile Bakanı Kristina Schröder ve Yeşiller Partisi, ülkede yayılmakta olan “Alman düşmanlığına” karşı uyarıda bulundu.
Bakan Schröder, ülkede yabancı ve İslam düşmanlığına karşı en sert şekilde mücadele edilmesi gerektiğini, ancak Alman düşmanlığının da yabancı düşmanlığı ve ırkçılık olduğunu, bu nedenle buna karşı da mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir de, benzer görüşleri savunarak, Alman düşmanlığının da önüne geçilmesi ve buna izin verilmemesi gerektiğini ifade etti. (aa)
Evren AYDEMİR – Berlin
Yazıları posta kutunda oku