Son Güncelleme 8:21
23/09/2010 2:00
Türkiye, Ahtamar Kilisesi’nde yaklaşık bir asır sonra düzenlenen ayinle dünyayı kandırmayı başaramadı. Zira Erdoğan’ın referandum öncesi oy kaygısıyla kiliseye haç yerleştirmekten çekinmesi sayesinde, Türk liderlerinin asıl derdinin siyasi bir şov yapmak olduğu görüldü
Harut Sasunyan (Arşivi)
Türk hükümetinin, yaklaşık bir asır sonra Ahtamar Adası’ndaki Kutsal Haç Kilisesi’nde 19 Eylül’de düzenlenen ilk ayine dünyanın dört bir köşesinden binlerce kişi çekme beklentisi boşa çıktı. Çoğu İstanbul’dan birkaç yüz Ermeni ayine katıldı sadece.
Türkiye, dünya kamuoyunu kandırıp Ermenilere karşı hoşgörülü davrandığına inandırma çabasında acınacak derecede başarısız oldu. Neticede Türk liderlerin derdinin, bin yıllık bir Ermeni mabedinde dini bir törene izin vermekten çok siyasi şov yapmak olduğu açıkça görüldü.
Üç yıl önce Türk hükümetini Kutsal Haç Kilisesi’ni devlet müzesine çevirdiği için eleştirmiştim. O dönemde Türk yetkililerden kilisenin kubbesine bir haç yerleştirmelerini, burayı müze yerine kilise olarak tasarlayıp din adamlarının düzenli ayin yapmasına izin vermelerini ve kiliseyi Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlamak yerine sahipliğini İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne geri vermelerini istemiştim.
‘Teknik’ mazeret saçmaydı
Bu yılın başında Türk hükümeti kilisenin kubbesine haç koyma ve orada ayin yapılmasına izin çıkarma sözü verdi. Ermenileri o ayine katılmamaya çağırdım, zira Türk yetkililerin gerçek niyetinin dini ayin kisvesi altında bir siyasi şov sergilemek olduğunu biliyordum.
Ermeniler arasında ayini boykot mu etmek, yoksa katılmak mı gerektiği konusunda yoğun bir tartışma yaşandı. Türkiye’nin sinsi planlarını teşhir eden yazılar tartışmayı çözüme ulaştırmanın uzağında kaldı. Kilikya Katolikosluğu’nun katılmayı reddetmesine rağmen, Ecmiadzin ve Kudüs Ermeni patrikhanelerinin Ahtamar Kilisesi’ne temsilci gönderme planlarını açıklamaları işleri daha da kötü hale getirdi.
Sonra şans yüzümüze güldü! Zira Türk hükümeti imdada yetişti. Ayinden birkaç hafta önce bir yetkili kilisenin tepesine söz verilen haçın konmasının mümkün olmayacağını açıkladı ve ‘teknik sorunlar’ şeklinde saçma sapan bir mazeret gösterdi.
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan bir ikilemde sıkışıp kaldı. Kubbeye haçın konmasına izin verdiği takdirde dünya kamuoyunun gözünde puan kazanacak, fakat heyecanlı tartışmalara yol açan 12 Eylül anayasal değişiklik referandumunda hayati önemdeki oyları da kaybedecekti.
Haç sonunda günü kurtardı! Ecmiadzin Patrikliği temsilci gönderme planlarından vazgeçti. Keza Kudüs Ermeni Patrikliği de. Tur operatörleri ayine katılacak çok sayıda Ermeni’yi Van Gölü’ne götürecek rezervasyonları iptal etti. Sonuçta Türkiye propaganda kampanyasını ve hatırı sayılır bir geliri kaybetti.
Erdoğan’ın ofisi, katılımı artırma yönünde bir son dakika çabasıyla, 19 Eylül’den birkaç gün önce Ermeni medyasına davetiyeler gönderip Ahtamar’a yapılacak ziyaretlerin uçak biletleri, otel masrafları ve yemekler dahil bütün giderlerini karşılamayı önerdi. 50 Ermeni yorumcu da benzer davetler aldı, Türkiye’nin haçı koymama kararı nedeniyle hiçbiri gitmeyi kabul etmedi.
Türkiye adeta kendi ayağına kurşun sıktı ve Ermenilerin büyük çoğunluğunu doğrusunu yapıp kiliseye ziyaretlerini iptal etmeye mecbur bırakmış oldu. İlginç bir biçimde, Türk hükümeti Ermenistan-Türkiye protokollerini onaylamayı reddederek Ermenistan’ın çıkarlarını koruduğunda da benzer bir davranış sergilemişti.
Ermeni kamuoyu, sivil örgütler ve bazı siyasi partiler Türkiye’nin Ahtamar planlarına karşı çıkarken, Erivan dikkat çekici bir sessizlik sergiledi. Bilinmeyen nedenlerden dolayı Türkiye Kutsal Haç’taki ayine Ermeni yetkilileri davet etmedi. Ermenistan liderleri de Ankara’nın protokollerle oynadığı utanç verici oyunun ve ‘futbol diplomasisinin’ bunun ardından çöküşünün gölgesinde, yeni bir komploda Türklere katılmak istememiş görünüyor.
Üzüntü verici olan, Ermenilerin Ahtamar’a gidip gitmeme tartışmasıyla enerji ve vakit heba etmeleriydi. Bu dikkat çarpılması Ermenileri, dünyanın belli başlı başkentlerinde Türkiye’nin uzun zulüm tarihini, binlerce kilisenin yıkılmasını ve Ermenilerin tarihsel topraklarının işgalini dünyaya anlatacak protestolar örgütlemekten alıkoydu.
Patrikhane’ye geri verilmeli
Ne var ki ayinin haçın konmaması nedeniyle boykot edilmesi uluslararası medyanın dikkatini çekti. İronik olan şu ki, Türk yetkililer haçı Kutsal Haç Kilisesi’nin yanına, insanların ve kameralarının tam gözü önüne koyarak kendi davalarına daha da fazla zarar verdiler.
Türkiye hükümeti şu an haçı altı hafta içinde kilisenin kubbesine yerleştirmeye söz verdi. Türkiye haçla ne yapmaya karar verirse versin, Ermeniler Türk yetkililerin küçük oyunlarına tepki vermekle yetinmek yerine kendi eylem planlarını izlemeli. Bu noktada Ermeniler Ankara’dan tek bir açıklama işitmekle ilgileniyor: Kutsal Haç Kilisesi’nin Türkiye Ermeni Patrikhanesi’ne geri verilmesi. (21 Eylül 2010)
Bir yanıt yazın