Referandum ile neden karşı kaşıya kaldık, neden referandum hayatın merkezine oturdu bunu anlamamız gerekir.
Anayasamızın halktan yana bir anayasa olması talebi elbette ki halkımızın talebidir. Ancak, Batı merkezlerinin işbirlikçi iktidarlardan talep ettiği, hatta dayattığı anayasalar Türkiye Cumhuriyetinin anayasası olamaz.
Anayasa’da yapılan değişiklikler Batının Büyük Ortadoğu Projesinin gereği olan değişikliklerdir. Federasyon anayasasına giden yolun kilometre taşıdır.
Şunu demeye çalışıyorum. Referandumu bizim için icat eden de Amerika’dır kazanan da Amerika’dır. Kitleleri aritmetiğe hapsedici toplum mühendisliğinden geçirip kitleleri yönetmek onun uzmanlık alanıdır.
Referandumun önümüze konuluşu da kitlelerin toplum mühendisliği ile yönlendirilip imal edilmesi de onun eseridir.
Çünkü onun sistemi; parçaladıkça hükmetmek, hükmettikçe parçalamak esasına bağlıdır.
Referandum sonuçları da bu parçalanmayı çok net bir şekilde ifade etmektedir.
Referandum oyunu gözümüzün önünde açıkça oynanırken, güç odaklarının organize ettiği hile merkezi tüm hızı ile çalışırken, muhalefet partilerinin bu duruma sessiz kalması anlaşılır bir şey değildir.
Sistem içi çözüm arama mantığı, ya da Amerika’dan icazet arayışı biçimi, oyunu Amerika’nın istediği biçimde oynamaya yaramaktan başka bir iş görmemektedir.
Referandum çok önemli bir işlevi de olmuştur. Fethullah’ın on yıl önce ifade ettiği gibi söylersek, hayatta birbirleri ile yan yana gelmeyecek toplum katmanları, yurtsever bir eksende bir araya gelmişlerdir.%42’lik bu çoğunluk onların korkulu rüyası olacaktır.
Hile merkezinin ürettiği şaibeli halk oylaması sonuçlarını Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nun tartışmasız hemen kabul etmesi doğru olmamıştır.
Düzen içi çözümlere mahkûm olan bu anlayışlar, ileride verilecek sert mücadelelere zarar vermektedir.
Sistem içi çözümlerin tükendiği yerde yeni fikrin zamanı gelmiştir. Yeni fikir devrimci bir öz taşımak zorundadır.
Oylarla devrim de olmaz, karşı devrim de olmaz. Olsa olsa çürümeye giden yolda bir adım olur.
Yeni Osmanlı olma yolunda alınan bu mesafeler, Amerika’nın sömürgesi olma yolunda alınan mesafelerdir.
Referandum sonuçlarına bakarak, moralleri bozmaya hiç gerek yoktur. Yurtsever güçler, şimdi daha kararlı ve devrime daha yakındır. Bu işlerin sandıkla olmayacağını anlamaya daha yakındır.
Sandığı önümüze, Tayyip koyduğu müddetçe sandıktan Amerika’nın çıkacağı bellidir.
Irak’ta sandığı halkın önüne Saddam koyunca içinden Saddam çıkıyordu. Amerika geldi sandığı Amerika koydu içinden hep Amerika çıkıyor.
Amerikan demokrasisinde sandığı önünüze kim koyarsa içinden o çıkar.
Sandığa bakarak ah vah etmenin ülke kurtuluşuna hiçbir yararı yoktur. Mücadeleye aynı hızla devam etmeliyiz.
Amerika bizim kaderimiz değildir.
Yazıyı Paylaş
Bir yanıt yazın