CIA’NIN TÜRKİYE OPERASYONU SÜRÜYOR


CEM RYAN
CEM RYAN

05.09.2010 15:15

ABD Başkanı Obama’ya yazdığı mektuplarda Türkiye ile ilgili kaygılarını dile getirmesiyle tanınan, eşi de Türk olan ve Türk vatandaşlığına geçen ve Turkish Forum Editorial Board uyesi , Amerikan Ordusundan Emekli Amerikalı yazar sayin James Cem Ryan, Cumhriyet gazetesinden Leyla Tavşanoğlu’na bir röportaj verdi.

Leyla Tavşanoğlu’nun James Cem Ryan ile röportajı:

– Siz Başkan Obama’ya dört mektup yazdınız. Bunları yazmaktaki amacınızı ayrıntısıyla anlatır mısınız?

J.R.- ABD Anayasası’nda vatandaşların hükümet üyelerine mesaj, mektup yazma gibi ifade özgürlüğünü destekleyen bir hak var. Bu mektupları yazmamın esas nedeni de bir süredir ABD’nin Türkiye’ye yaptıklarından ciddi rahatsızlık duymam. ABD Merkezi Haberalma Örgütü CIA mensupları tarafından yazılan pek çok yazı, kitap okudum. Vardığım sonuç pek çok kötülüğün yapıldığı. Ama dikkatimi çeken bu kitaplarda İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden bu yana Türkiye’de yapılanların hiçbir şekilde yer almamış oluşu. Internetten CIA’nın 1980 darbesindeki parmağıyla ilgili bilgiler alabilirsiniz. Ama CIA’nın nasıl bir fesat yuvası olduğunun anlatıldığı, Naomi Klein’in “Şok Doktrini” de dahil olmak üzere, bu kitaplarda bunlardan hiç söz edilmiyor. “Şok Doktrini”nde CIA’nın insanlara nasıl beyinsel işkenceler yaptığı anlatılıyor. Ama Türkiye’den, sadece 1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçirilmediği dışında, hiç söz yok. Bunun nedenlerini merak etmeye başladım.

– Bu konuda bir sonuca ulaştınız mı? Nedenleri ne olabilir?

– Bence Türkiye operasyonu sürüyor. Geçmişte olanları incelediğimde bugün Türkiye’de neler olup bittiğini anlayabiliyorum. 12 Eylül 1980 darbesinin mimarları AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması davası açıldığında bu sefer yargı darbesiyle ilgili yazılar yazmaya başladılar.

Hatırlayın, bu insanlar geçmişte “Bizim çocuklar başardı” ifadesini de kullanmışlardı. Bugün ABD’de artık komünizme karşı destek gereksinimi yok. ABD, bugün petrole gereksinim duyuyor. Bu petrolün boru hatlarıyla dağıtılması gerekli onlar için. Bir zamanlar Türkiye Anadolu’yu Avrupa’ya birleştiren köprü olarak nitelenirdi.

Bugün ise ona sadece boru hattı olarak bakılıyor. Başkan Obama da Türkiye’yi ziyareti sırasında Başbakan Erdoğan’a, “Türkiye bir enerji hattı olacak” demişti. Bu sözleri ikinci mektubumda Başkan Obama’ya hatırlattım. Bir ülke için enerji hattı olmak pek de övünülecek bir durum olmasa gerek. Herhangi bir hattan söz edersek lağım borusundan da söz edebiliriz.

Bakın, enerji hatları her zaman sabotaj tehlikesine açıktır. Birileri bu boru hatlarını rehin almak isteyebilirler. Rusya’da Başbakan Putin bunu her zaman yapıyor. Kendisine söylenen her şeyi yapan bir hükümet ve kuzu gibi uysal bir halk olunca da hiç sorun çıkmıyor ve petrol akışı sürüyor.

– Başkan Obama ya da yakın çevresinden bu mektuplarınıza herhangi bir cevap aldınız mı?

– Mektupların ABD’ye ulaştığına dair posta alındısını aldım. Ama şimdiye kadar hiçbir cevap çıkmadı. Bakın, dış basında Türkiye ve Atatürk’le ilgili inanılmaz dezenformasyon yazıları yayımlanıyor. Geçenlerde “The Economist” dergisinde Türkiye’yle ilgili bir yazı vardı. Yazıda Atatürk’ten “acımasız bir diktatör” olarak söz ediliyordu. Başkan Obama’nın, Hıristiyan demokrasisinden söz eder gibi Müslüman demokrasisiyle ilgili sözlerini de hatırlayınca ona son mektubumu da yazdım. Bir kere demokrasinin dinle ne ilgisi var. Laiklik olmadan demokrasi olmaz. Öbür dünyaya gitmek istiyorsanız size bol şanslar. Ama biz bu dünyada yaşıyoruz.

Din metalaştı

– Sizce yakın geçmişte ve bugün ABD yönetimleri neden din üzerinden siyaset ve diplomasi yapıyor?

– Kapitalizm her şeyi ürün haline getirdi. Buna din dahil. Din ABD için çok iyi bir ürün. ABD Başkanı her konuşmasını, “Tanrı sizleri ve ABD’yi kutsasın” diye bitirir. ABD dolarının banknotları üzerinde “Tanrı’ya iman ederiz” (In God we trust) yazar. Oysa ABD, bir şeriat devleti değil. Ancak şeriat devletinde bu ibareler kullanılabilir. Bugün Türkiye’de dini bütün olduğunu söyleyen bir hükümet var. Bu hükümet döneminde ponpon kızlara basketbol milli takımının maçında gösteri yaptırılmadı, Başbakan ve bakanlar kurulu üyeleri maçı izledikleri için… Bugün kadınlar otomobil ve çeşitli ürün reklamlarında meta olarak kullanılıyor. Gördüğünüz gibi artık günümüzde her şey metalaştırıldı. Din de bugün çok rağbet görüyor. Çünkü herkes cennete gitmek istiyor. ABD’de de bu böyle. Üstelik Amerikalılar kendileri gibi olan insanları severler. Pazar günleri herkesin kiliseye gitmesi onları çok rahatlatır.

– Peki, ABD’nin hızla Hıristiyan köktendinci bir devlet haline gelmekte olduğu duygusu sizde uyanıyor mu?

– Oldu bile. Bugün Amerikan seçmeni dini eğilimlerine göre oy veriyor. Çalışma hayatının nasıl olduğu, kadının kürtaj olup olmama konusunda tek başına karar verme hakkı olup olmadığı hiç kimsenin umurunda değil. George W. Bush böyle seçmenlerin oyuyla başkan seçildi zaten. Diyebilirsiniz ki, Bush Harvard’da, Yale’de okumuştu. Evet, ama Harvard’da, Yale’de okumuş ondan çok daha kaliteli bir sürü insan var ABD’de. Bush birinci dönem seçildiğinde Florida Eyaleti seçimlerinde işe hile karışmıştı. Florida ABD’nin en dinci eyaletlerinden birisidir. Orada Bush, mahkeme kararıyla seçildi. Bir anlamda ABD’de yargı yoluyla darbe yapıldı. Beni en çok şaşırtan da Demokrat Parti Başkan Adayı Al Gore’un işin üzerine gitmeyişi oldu. Herhalde o kadar ağır bir görevi pek üstlenmek istemedi. Hakkını arayarak belki de istenmeyen tartışmalara çanak tutabileceğini hesapladı. Bilmiyoruz tabii. Ama tercihinin küresel ısınmayla uğraşarak Nobel Ödülü almak yönünde olduğu kesin. Öyle de oldu zaten. Demin de dediğim gibi bugün artık her şey metalaştırıldı.

– Siz Obama’ya o dört mektubu yazdınız. Bu Türkiye’de duyuldu. Merkez basından kimse sizi arayıp söyleşi yapmak istedi mi?

– Aydınlık ve Bütün Dünya dergileri buna dikkat çeken yayınlar yaptılar. Ama konuya en çok dikkat çeken Yeni Şafak gazetesinden Taha Kıvanç (Fehmi Koru) oldu. Taha Kıvanç benimle ilgili bir makale yazdı. Ancak benim gibi geçmişi olan birinin neden böyle davrandığını anlayamadığını ve şaşırdığını da ekledi. Yazının ikinci bölümünde bir CIA ajanından söz ediyordu. Bunun ilgisini pek anlayamadım. Belki benimle CIA arasında bağlantı kurmaya çalıştı. Bunun üzerine ben de kendisine o geçmişime karşın neden böyle davrandığımı anlatan bir cevap verdim. Merkez medyadan beni aramamalarının nedeninin belki de hükümetle başımı derde sokmamak olduğu gibi iyimser bir düşünceye de kapılmadım değil.

Ergenekon ‘Alice Harikalar Diyarında’ya benziyor

– İyi de, şimdi tam da hükümetin boy hedefi halinde olan Cumhuriyet’e konuşuyorsunuz…

– Merkez medyanın beni aramamasının nedenini düşünürken benim gibi birisi kendi internet sitesine Obama’ya yazdığı o mektupları açıkça koyduğuna göre beni neden korumaya çalışsınlar diye düşündüm. Belki de kendilerini korumak için benim gibi askeriyeden gelme birinin yanına yanaşmaktan çekinmişlerdi.

Evet, ben hiçbir zaman subay olmadım. Ama orduda yetişen herkes daha sonra ülkesine hizmet etmeye devam ederken bir noktada hâlâ orduyla bağlarını sürdürür. Ben, o mektuplarla bana yanaşmaya çekinip kendilerini tehlikeye atmak istemeyen kişilere kıyasla ülkeme en iyi şekilde hizmet ettiğimi düşünüyorum.

Başkan Obama Türkiye’yi ziyaret ettiğinde bir arkadaşım bana “aydın” olduklarını düşündüğü 14 kişinin listesini vermişti. Onlara mektubumun Türkçe çevirisini gönderdim. Birkaçı bana geri döndü. Birisi de benim yapmak istediğimi anladığını ama mektubu gazetesinde basamayacağını, gazete yönetiminin buna izin veremeyeceğini söyledi.

– Ergenekon davasını izlemek için altı kez Silivri’ye gittiğinizi biliyorum. Ergenekon davasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

– Ergenekon davası ABD’de sözünü ettiğim örtülü istihbarat savaşlarıyla ilintili diye düşünüyorum. Yani bundan amaç ABD’nin yüksek çıkarlarına tehlike olarak kabul edilen hükümetlerin ya da kurumların ya da kişilerin istikrarsızlaştırılması ve karalanması.

Ergenekon davası Alice Harikalar Diyarında’ya benziyor. Alice’i Kupa Kızı yargılıyor. Mahkemeye “Önce mahkeme karar alacak sonra deliller toplanacak” diyor. Bunun üzerine Alice Kupa Kızı ve maiyetine, “Siz oyun kartlarından başka bir şey değilsiniz,” diye bağırınca kartlar yerlere saçılıyor, Alice de karabasanından uyanıyor.

Bakın, Silivri’de sanıklar sürekli yargıçlara ifade veriyor. Ortada savcı yok. Zaman zaman yargıç sanıklara kızıyor. Ama o yargıç aynı zamanda davada karar vermekle yükümlü. Bu durumda yargıç baştan önyargılı olmaz mı sanıklara karşı? Ben oraya ilk gittiğimde o insanların böyle bir şova dönüşmüş bir mahkemede ifade vermek zorunda olduklarını görünce dehşete kapıldım.

Ergenekon çetesinden söz ediliyor. Bana Ergenekon çetesinin nerede olduğunu gösterecek biri var mı? Ha, belki bir Ergenekon barı vardır. Ben İrlanda asıllı olduğum için bir gün gidip orada iki tek atabilirim.

– Sizce Ergenekon fikri nereden çıkmış olabilir? Bir tahmin yürütüyor musunuz?

– Tabii. ABD’de. Gladio türü bir oluşum. Sovyetler Birliği’ne karşı NATO ülkelerinde kurulmuştu. Toprağa gömülü silahlardan söz ediliyor. Onlar NATO silahı. ABD Genelkurmay Başkanı Mullen Türkiye’ye geldi. Bilirsiniz, Nâzım Hikmet her zaman gülen Amerikalı Amiral Williams’ı yazmıştı. Belki birileri Amiral Mullen’e 2003’te Kuzey Irak’ta Türk subayların başına çuval geçiren General Ray Odierno’yu sorar. Mullen neden ABD silahlarının Türkiye üzerinden çekilmesi için buraya geldi. Bunu da sormak lazım. Ona Kürtlerin elindeki silahları da alırsan hepsini Türkiye’den geçirebilirsin demek lazım.

ABD’NİN İSTİKRARSIZLAŞTIRMA FAALİYETLERİ

– Demin ABD’nin ülkelerde istikrarsızlaştırma faaliyetlerinden söz ettiniz. Buna örnekler verir misiniz?

– Birinci istikrarsızlaştırma İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Irak’ta olanlardı. Bunun ardından Güney Amerika ülkelerinde benzer olaylar tezgâhlandı. Buna en güzel örnek Şili’de Pinochet darbesidir. Bütün bu olaylar aynı model üzerine kurgulanmıştır. “Şok Doktrini” adlı kitabında Naomi Klein bunu bütün çıplaklığıyla anlatır.

Eski kullanılan kaba saba yöntemler bugün artık terk edildi. Baba Bush dönemiyle birlikte şoklar daha inceltilmiş olarak insanlara yaşatılmaya başlandı. Örneğin hedef seçilen ülkeler IMF’ye ve Dünya Bankası’na muhtaç hale getirildi. Özelleştirmeler aldı başını gitti. Bu ülkeler ekonomik olarak bağımlı hale getirildi. Türkiye’de yapıldığı gibi sendikasızlaştırma hareketleri olağanlaştırıldı. İnsanlar toplum içinde itibarsızlaştırıldı.

Geçen yıl eşimle Tayland’a gitmiştik. Bir tarafta bakıyorsunuz harika, bembeyaz gökdelenler, alışveriş merkezleri. Öte yandan üç kuruş paraya yaşamaya çalışan insanlar… Türkiye’de de böyle oldu. Şok programı Türkiye’ye mükemmel biçimde uygulandı. İnsanların hafızalarında Türkiye’nin kuruluş ilkeleri silinmeye çalışıldı. Atatürk insanlar için kabul edilemez hale düşürüldü. Başarılı da olundu. Bakın, 2007 seçimlerinden önce milyonlarca insan ellerine Atatürk posterleri, bayraklar alıp yürüdü. Bugün bu insanlar nerede? Şili’de Pinochet’nin yaptığı ilk icraat sokakları çöplerden yani ona muhalefet edenlerden temizlemek olmuştu.

Onları stadyumlarda öldürerek yok etti. CIA, Pinochet’ye milyarlarca dolar para verdi. Ama Pinochet en azından süresinin sona erdiğini görünce sürgüne gidip kendini yok etme yürekliliğini gösterdi. Ama bu yürekliliği ve saygınlığı bile gösteremeyecek pek çok insan ortada dolaşıyor. Bunlar belki de hükümetlerin bordrosundan para alıyordur. Ama zamanı gelince öldürülmeleri gerekmektedir, tıpkı Saddam Hüseyin gibi…

ÜLKEMİN FETHULLAH GÜLEN’E KUCAK AÇMASI AKIL ALMAZ BİR DURUM

– Peki, siz AKP hükümetinin ve Gülen hareketinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

– Pennsylvania ABD’nin en güzel eyaletlerinden birisidir. Quaker’ların önderi, barışçı bir insan olan William Penn’in kurduğu bu eyaletin günün birinde Fethullah Gülen gibi birisinin karargâhı haline gelmesi inanılmaz bir şey.

CIA’nın Gülen’in yeşil kart alabilmesi için imza vermesini hiçbir zaman düşünemezdim. Ülkemin böyle bir insana kucak açması benim için akıl almaz bir durum.

Bir zamanlar Humeyni’ye kucak açtığı için Fransa’ya çok kızmıştım. Ama günün birinde benzer bir işi ülkemin yapacağı aklımın ucundan geçmezdi. Ayrıca ben herkesin önünde ağlayan insanlardan da hiç hoşlanmam.

Bakın, CIA nereye bulaştıysa her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Bugünkü ABD Savunma Bakanı Robert Gates CIA’nın Rusya macerasının büyük beyniydi. Ama Rusya’nın ekonomik olarak çökeceğini hesaplayamadı.

– 12 Eylül’de yapılacak Anayasa değişikliği referandumunun sonuçları sizce ne olur?

– Bu referandum George Orwell’in ‘1984’ isimli kitabının Türkiye’deki bir denemesidir. 1984’te “Savaş barıştır, barış da savaş” cümlesi vardır. Dilin politikleştirilmesi. İşte, burada da böyle oluyor şimdi.

Milyonlarca eğitimsiz insanın gözünün boyanması amaçlanıyor. Referandum çok önemli. Çünkü bir anlamda hükümet için güvenoylamasına dönüştürüldü. Demokratik süreç öylesine manipüle edildi ki tabii ki referandumda oyum hayırdır. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Başbakan Erdoğan’ın TÜSİAD’a referandumdaki oyunu açıklaması için baskı yapmasından sonra şöyle söyledi: “Seçmenin sandık başına gidip oy vermesi demokrasidir.”

Yani demokrasi sadece verilen oya mı indirgenmiş oluyor? Demokrasi bir kurumdur

DEMOKRASİNİN ANLAMINI BİLMEYEN ‘DEMOKRATLAR’

-Unutmayın ki Erdoğan daha Başbakan olmadan, “Demokrasi bir araçtır. Gereken anda o araçtan inilir” dememiş miydi?

– Evet, demokrasi bir araçtır, tıpkı “Alice Harikalar Diyarında” kitabında olduğu gibi… Kitapta Humpty Dumpty, “Söylediğim söz tam da ne demek istediğimdir. Söylediğim her söz neyi kastettiğimi anlatmaktadır” der.

Evet, kimi demokrasiyi araç, kimi sistem, kimi de özgürlük olarak tanımlar. Çoğu da demokrasinin ne olduğunu bilmez. Bildikleri kelimenin sadece “demo” hecesidir.

Bakın, Atatürk 1920’lerin başında büyük zorluklarla demokrasiyi uygulamayı hedeflemiş, halkın iradesi fikrini kullanmış, karşısındaki muhalefete rağmen barışçı orta yol bulmaya çalışmıştır. Sonunda da Cumhuriyet’i kurmayı başarmıştır. Kadın-erkek eşitliğini sağlamıştır.

Bugün Türkiye’de yapılan sadece ülkeyi istikrarsızlaştırmak, Atatürk’ü silmek değil neredeyse yüz yılı bulan demokrasi tarihini silmektir. Ben zaman zaman hatalar yapıyorum.

Obama’ya sadece mektup değil, Niyazi Berkes’in ve Yaşar Kemal’in kitaplarını da göndermeliydim. Çünkü bunları okursa bu ülkenin nerelerden nerelere geldiğini anlayacak.

Bugün Türkiye’de olanlara bakın. Halka evet oyu verdirmek için buzdolapları, torba torba erzak, kömür dağıtılıyor. Bu rüşvettir. Rüşvet vermek de ağır suçtur.

– Eminim Hanefi Avcı’nın kitabını biliyorsunuzdur. Kitapta Gülen hareketinin yargı ve polise iyice sızdığını yazmasını nasıl karşıladınız? Ne biçim bir Türkiye’ye doğru gidiyoruz?

– Ne biçim bir Türkiye’ye doğru gittiğimizi referandum sonuçları bize gösterecek. Ama hükümet kanadının mitinglerde kullandığı dile bakıp şaşırıyorum. Birisinin boyunun uzun ya da kısa oluşundan kime ne? Yani, uzun boylu birisi karşınıza çıkınca toparlanıp kendinize çekidüzen vermek zorunda mı kalacaksınız?

Yorumlar:

=================  ilk yorumlar- ==============================

şems

”our boys”bu sefer başaramayacak,merak etmeyin.Bu millet titrer ve kendine döner.Ve gereğini yapar oyuna sahip çıkar.(İNŞALLAH)

2010-09-07 05:18:41


Misafir – bozsenol82bizi uyardığınız ve uyuşmaktan sürekli kurtardığınız için sitenize editör arkadaşlara binlerce binlerce teşekkür.iyi ki varsınız.

2010-09-06 05:34:47


Misafir – tetralojiSayın Ryan, Alis Harikalar Diyarında adlı masaldan bahsetmişsiniz. Ülkemizde ” Paranın Gücü Operası ” daha çok sevilir. ( G.Verdi, La forza del destino)

2010-09-06 01:45:35


Misafir – mucurmanBiiiir, Türkiye’de, Devletin çatısını oluşturan bütün kurumlar(TSK Kurmay kadrosu dahil) kritik durumlarda ABD’nin iznini ve onayını almadan hareket edemezler.Etmeye kalkışanlar için bakınız Silivri’ye. İkiii, Türk Devleti’nin çatısını oluşturan kurum ve kuruluşlar ABD’nin yönlendirmesinden ne zaman kurtulursa; işte o zaman Türkiye kardeşlik ve huzur ortamına kavuşur. Üüüüç,bunu sağlayacak tek varlık Türk Halkı’nın ta kendisidir. Türk Halkı mutlaka geleceğine sahip çıkmalı ve bunun için de ilk adım olarak referandumda mutlaka sandığa gidip “HAYIR” oyu kullanmalıdır.

2010-09-06 01:34:45


drareTürkiyede hala CIA Şok doktrini uygulaması devam ediyor, Bu misyonunda hedefe ulaşır mı; Mission Impossible……

2010-09-06 00:33:35


ahmet cinarNe zaman bitti ki?

2010-09-05 23:10:16


Misafir – SSelimGerek içeride gerekse dışarıda görmek isteyen gözler dönen dolapları görüyor.Ama görmek istemeyen kör olası gözler de görmüyor.Bu sınırı aşmak ve toplumun büyük kesimin uyanmasını sağlamak için gürültülü eylemler şart olmaya başlıyor.Efendilikten dolayı emeklilik kazanan yok.Birilerinin ensesinde boza pişirilince yandım allah diyen gözünü açacaktır.Hayır yetmez,hesap sormak için her gün eylem!

2010-09-05 21:50:31


Misafir – hocamSayın ODA TV.. Cuma günü AKP Diyarbakır’da miting düzenledi, bugün de BDP…İstanbul’da aynı gün hem AKP, hem BDP miting yaptı..Yani son haftaya büyük bir kayıkçı kavgasıyla girdik…Şimdi biraz fikir jimnastiği yapalım…BDP’nin “boykot”u , sadece güneydoğunun bazı yerlerinde uygulanacak ve BDP bu “boykot” oylarıyla rüştünü ispatlayacak..Batı illerinde ise verecekleri oy yüzde 80-90 civarında “evet” olacaktır..Çünkü işin doğası ve siyaseti bunu gerektirir..BDP, bu referandumun kilit partisidir ve bunu da çok iyi kullanmak istemektedir..AKP de bu gerçeği görmüştür. Ancak BDP ile aynı saflarda görünmeyi de istememektedir..İşte son haftaya taşınan kayıkçı kavgasının aslı budur…Çünkü, BDP hem referandumda hem de 2011 seçimlerinde en az 6-7 milyonluk bir oy kitlesini yönlendirecek konumdadır.. Kısaca, AKP bu oylara karşı, en azından, bu referandumda cephe alamaz…Boykot boykot diye nara atanlar, sadece kamuoyunu uyutuyorlar…Ne dersiniz ?İsterseniz biraz empati yapın…Bence son haftada söylenecek ve yazılacak çok şey var..Bu “boykot” palavralarına inanacak kadar saf mıyız?

2010-09-05 21:30:24


Misafir – umutbu yazıyı milyonlara ulaştırıp ve her fırsatta ATATÜRK’Ü hala tanımamış olanlara anlatmalısız

2010-09-05 21:04:22


Misafir – Murat KemalGladio/Süper Nato hakkında ağzımıda tüy bitti ,anlatamadık.Ergenekon tertibinin ABD kaynaklı olduğunu defalarca söyledik ,anlatamadık.ABD ,ekonomik sorunları aynında dinci yapılanması nedeniyle çöküyor,çöktü dedik,anlatamadık.BOP bitmedi,devam ediyor dedik,anlatamadık.Elin adamı söyledi,bakalım anlatabilecek mi?

2010-09-05 20:10:14


Misafir – KADERIMAdamin en cok sevdigim sözu DEMOKRASI BIR KURUMDUR.” Iste bu sözunu bir anlasak ne olur!! ATATURKU UNUTTUKCA DEMOKRASIDEN UZAKLASTIGIMIZIN FARKINA VARMALIYIZ.

2010-09-05 18:56:58


Misafir – TEOMuhteşem bir röportaj gerçekten.James Cem Ryan,analizleri ve tespitleriyle hislerimize tercüman oldu.Türkiye’deki kendine aydın diyen pekçok aymaza da kapak olsun bu.Kendisine sonsuz teşşekkürler…

2010-09-05 18:56:11


1071malazgirtSayin© Misafir – turkolog.. “Meeevet” Allah iyiliginizi versin…. Nereden de akliniza geldi…. Ortama “Cuk” oturdu.. Selamlar..

2010-09-05 18:43:38


Misafir – MeymanSovyetler yıkıldığında kgb’nin diğer ülkelerin parklarına vs diğer alanlarına gömülmüş olan silahların yerleri ve diğer istihbari gizli bilgilerin para karşılığı kgb ajanlarca satıldığını o dönemde basında da yer bulduğunu hatırlatmakta fayda var. Sonuçta kepçeyi vurdukları yerden fışkıran bu silahlarla amerikan çıkarları doğrultusunda kimi vuruyorlar düşünmek lazım…

2010-09-05 18:26:29


1071malazgirt(..)”ABD silahlarini Türkiye`den geçirmek istiyorsa, bu Kürtlerin elindekileri de alirsa olur..”(..) demis, ben ayni fikirde degilim, aksine,dag köpeklerinin kullanacagi cinsten hafifi silahlari bunlara hibe ederler..ABD için yeni bir sey degil.. Diger bir satiri; (..)” bunlarin öldürülmesi gerekir, Saddam gibi”(..) Bu satirlar, Türkiye`deki yardakçilarin eteklerinin tutusmasina sebeb olur. Ben de ayni fikirdeyim. Su Testisi su yolunda kirilir, suya götürenin bilmesi lazim.. Türkiye`de Atatürk`ü gönüllerden silmek mümkün degildir. Kusaklarin beyni yikanarak bu mümkün olur gibi olur ama bu fakir milltin gönlünde Atatürk`e baglilik Phöenix gibi herzaman küllerinden dirilmesini bilir.Toprak çok müsaittir. CIA ve AB ve Israil, geçmisi birakalim, son sekiz yildir canlarini dötlerine takmis Türkiye`de ugrasiyorlar, geldikleri noktaya bakin, Pennsylvania, Ankara düz gitmisler. arkalarina baktiklarin da ne görsünler? Bir Mergenekon yol gitmisler, o yol da çikmaz sokakmis….Sonuç? Bu ülkede Hayir`dan korkar haldeler..Haydi cesaret halkim..Omuz omuza 1968`deki gibi..

2010-09-05 18:23:40


Misafir – ApachiBu söyleşiyi bugün Cumhuriyet’te satır satır okudum. Ve okurken Ryan’ın kimi cümlelerini birilerine yüksek sesle bağırmak istedim. Ama çevremde kimse yoktu. Oda Tv’yi bu söyleşiyi buraya taşıdığı için bir kez daha kutluyorum. Ama ah, bir de şunu asıl okuması gerekenler okusalar!

2010-09-05 18:07:11


Misafir – turkologJames Cem Ryan gerçekten bir türkten daha iyi analiz yapmış. Aynı durumu ben romen bir arkadaşımla otururken yaşadım bana dediki ; Yahu sizin bu başbakanınız ne kadar basit konuşuyor sadece populist söylemlerden başka bir şey söylemiyor, buna insanlarınız nasıl inanıyor siz Türkler anlaşılmazsınız.Bu cümleleri siyasetten uzak sadece bir kaç kez haberlerde başbakanın mitinglerini kısa süreli izlemiş bir romanya vatandaşı sarf ediyor, bizim koyunlar ise hala meeevet diyor.

2010-09-05 18:00:06


Musa ErgenekonGünlerdir Tv’lerde demokrasi adına evet propagandası yapan kendine aydın ,demokrat ,sanatçı ,gazeteci,yazar diyen vicdanları kör ve sağır omurgasızlar ,daha çok demokrasi,12 eylül ile hesaplaşma yalanlarını utanmadan sıkılmadan evet oyuna çevirmeye çalışırken ABD li yazarın sözleri ve dile getirdiği gerçeği görmemeleri bilmemeleri için mankurtlaşmış olmaları gerekir.Başka türlü izahı yok bunun

2010-09-05 17:11:18


Misafir – ÖLÜMÜNE BIKKINSözün bittiği yer.

2010-09-05 16:14:42


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir