FİKRİMİN İNCE GÜLÜ

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ..

Hüseyin MÜMTAZ

 

            “Fikrimin İnce Gülü” bana uzak gençliğimi anımsatan, herkesin de çok iyi bildiği Acemkürdî bir şarkıdır. Sonradan Adalet Ağaoğlu da aynı isimle bir roman yazmıştır ama ben yukarıdaki başlığı, şarkının bestekârı İsmail Hakkı Bey’den ödünç aldım..

            Türkiye’nin güncel sarmalında her gün bıçak sırtında yürüdüğümüz için işi şarkıya vurmak galiba en iyisi..

            “GÜLİSTAN”la başlamıştık (30 Ağustos 2010), yine allı güllü dondurmalarla devam edelim..

            İHA’nın 30 Ağustos 2010, saat  17.05’de abonelerine geçtiği bir habere göre Nazilli’de yapılan 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında kuru sıkı tabanca krizi yaşanmış. Haber şöyle;

            “İstasyon Meydanında yapılan tören sırasında Nazilli Halk Eğitim Merkezi Efeler ekibinin kuru sıkı tabanca kullanması gerilime sebep oldu. Büyük bir heyecanla izlenen efe gösterileri sırasında iki öğrencinin kuru sıkı tabancayla gösteriye aksiyon katması bir anda Kaymakam Caner Yıldız’ın tepkisine neden oldu. Oyunu durdurmayan Caner Yıldız, ekibin oyunu bitirmesinin ardından emniyet ekiplerine uyarıda bulunarak gereken işlemin yapılmasını istedi. Sivil ekipler tarafından ifadeleri alınmak üzere emniyete götürülen efeler büyük bir şaşkınlık yaşadı. Törenlerin ardından Kaymakam Caner Yıldız, Nazilli Milli Eğitim Müdürü Faruk Ercan’dan ekibi hazırlayanlar ve ekip hakkında bilgi aldı. ‘Kimseye ayrımcılık yapamayız nasıl düğünlerde havaya ateş açanlara işlem yapıyorsak onlara da yapacağız’ diyen Nazilli Kaymakamı Caner Yıldız, burasının bir hukuk devleti olduğunu, meskun bir alanda hiçbir kişinin silah kullanamayacağını söyledi. Bu silah kuru sıkı da olsa yasak olduğunu anlatan Yıldız, şöyle konuştu: ‘Efe ekibin de kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Buna göz yumamazdım. O anda Garnizon Komutanı, Cumhuriyet Savcısı, Belediye Başkanı ve protokol üyeleri eksiksiz alandaydı. Müdahale etmek durumundaydım. Gerekeni yaptım. Kimseye ayrımcılık yapamayız, nasıl düğünlerde havaya ateş açanlara veya sokaklarda ateş açanlar hakkında işlem yapılıyorsa bu efeler içinde gereken işlemi yapacağız. Yasalara göre silah atan efelere para cezası verileceği gibi onları çalıştıran idarecileri hakkında da soruşturma başlatacağız’..”

            ???

            Fesüphanallah…

            Beş altı yıl önce Denktaş’ın Giresun’daki karşılanmasında “Çandır Tüfek” oyunu oynanırken zamanın valisi kulağıma eğilmiş, “Söyleseniz de korkmasın, şimdi tüfekler atılacak, yaşlı ya..” demişti.

            Denktaş o zaman 80 yaşındaydı ve ömrünün net 50 yılı EOKA ile mücadeleyle geçmişti.

            Aynı vali bir süre sonra il hudutları dahilinde “Çandır Tüfek” oyununu “yasaklamıştı”.

            Çok vali geçti, şimdi ismini hatırlamıyorum ama yukarıda adı geçen Nazilli Kaymakamı ile tanışıklığı olup olmadığını da şiddetle merak ediyorum..

            Merak ettiğim konu şu; burada, ölüme sebebiyet verdiği için tehlikeli olan ve “halkı korkutan” sadece ateşli silahlar mı?

            Bıçak, hançer, kılıç?

            Bıçak Horonu, Hançer Barı,Kılıç-Kalkan?

            Onlar ne zaman yasaklanacak?

            AB sürecine daha uygun, daha “medeni”, daha “insancıl” çakma Külbastı’larla mı geçmişimizi hatırlayacağız?

            Tarih ve kültürümüze, sosyolojimize daha başka nasıl yabancılaşacağız?

            “Ayrışma-yabancılaşma-köklerinden uzaklaşma” en çok kimlerin işine yarıyor, biliyor musunuz?

            DHA’nın Mehmet Halis imzalı, MİDYAT mahreçli haberine göre Mardin’in Midyat İlçesi’nde dün akşam partisinin düzenlediği etkinlikte 500 kişiye hitap eden BDP Mardin milletvekili Emine Ayna, kimlik mücadelesi verdiklerini, tanınmak ve bunu resmileştirmek istediklerini söylemiş. Ayna, “Anayasada ‘Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür’ dediği için karşı çıktık. Dedik hayır biz Kürdüz, ama bu ülkenin vatandaşıyız. Ama bu ülkede bu topraklarda yaşıyoruz. Siz bize Türk diyemezsiniz, Türklüğü dayatamazsınız dedik. Anayasada bu değişmelidir. Tekçilik değişmelidir dedik” diyor..

            Emine Ayna yalan söylüyor..

            Anayasa’nın hiç bir yerinde “Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür” demiyor.. “Görev icabı” uzun yıllar “Türkiye’de yaşayan” yabancı misyon görevlileri, yabancı şirket temsilcileri-çalışanları,ev almış yerleşmiş yabancılar, iş adamları, sanatçılar “Türk” mü diyor anayasa? Böyle saçma şey olur mu?

            Ya bunu düzenleyen 66’ıncı madde ne diyor?

            “MADDE 66. – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür”.

            Türkiye’de “yaşayan” değil, “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan”…

            İkisi arasındaki farkı bilmiyor mu Ayna ve onun gibiler?

            Buna göre sadece Ayna değil, “kültürel zenginliğimizi” teşkil eden “çiçek bahçemizin” mozaik azınlıklarından hiç biri ben filanım, falanım diyemez.. Bu madde, tam tersine birleştirici-bütünleştiricidir. Kapsayıcı ve kucaklayıcıdır. Bölücülüğü engelleyici bir sigortadır. Aksini söyleyen, Ayna dahil; anayasal suç işlemiş olur..

            Zorlanarak da olsa fikrimizin ince gül bahçeleri arasında gezinmeye devam ediyoruz..

            Hürriyet’ten Zeynep Gürcanlı, Arpaçay kenarındaki Türkiye-Ermenistan sınırında sıfır noktasından bildiriyor; “(Davutoğlu’na) sordum ‘Sayın Bakan bir mesajınız var mı?’ ‘Barış, istikrar, refah’ dedi. Ardından ekledi ‘Önce barış ve istikrar, barış ve istikrarın sağlanmasından sonra da refah’. Sadece Türkiye – Ermenistan sınırının değil bölgedeki tüm ülkelerinin sınırlarını açılmasını istiyoruz. Azerbaycan – Ermenistan sorununun çözülüp oradaki sorunun da çözümünü istiyoruz’ dedi”.

            Bugün 1 Eylül, “Dünya Barış Günü” ya, Davutoğlu herhalde onun için böyle barışçı bir mesaj vermiş olabilir..

            Ama aynı “Barış Günü”, aynı dakikalarda, hem de “konu ile ilgili” başka bir haber daha düşüyor ekranlara..

            “01 Eylül 2010 Çarşamba 11:43. Azerbaycan’ın Ermeni işgali altında bulunan topraklarındaki cephe hattında çıkan çatışmada 3 Ermeni askerinin öldüğü ve 2 Azerbaycan askerinin de şehit olduğu bildirildi.Azerbaycan internet sitesi APA’nın, Azerbaycan Savunma Bakanlığına dayanarak verdiği haberde, olayın dün öğle saatlerinde Tartar bölgesindeki Çaylı köyü yakınlarında meydana geldiği belirtildi.Ermeni askerlerinin cephe hattını ihlal ederek Azerbaycan tarafına sızma girişiminde bulunduğu ifade edilen haberde, çıkan çatışmada 3 Ermeni askerinin öldüğü ve 2 Azerbaycan askerinin şehit olduğu, bazı Ermeni askerlerinin de yaralandığı kaydedildi”.

            Davutoğlu’nun kalkmasını istediği Azerbaycan-Ermeni sınırı acaba Ermenilerin, Karabağ ve onun yanında işgal altında bulundurdukları diğer rayonların Azerbaycanla oluşturduğu suni sınır mı?

            O zaman varız, helâl olsun Davutoğlu’na..

            Şarkı nasıl devam ediyordu?

            “O gün ki gördüm seni/ Yaktın ah yaktın beni”.1 Eylül 2010

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

[email protected]

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ.. - huseyin mumtaz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir