İKTİDAR ALTERNATİFİ OLUNURKEN
CHP Ekonomi Politikasının Ekim ayında açıklanacağı bildiriliyor.
Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran,Türkiye’nin üretemediğini,sürekli dış ticaret açığı ve cari açıkla borcunun büyüdüğünü dolayısıyla daralırken işsizliğin büyüdüğünü,
Yenilenen politikayla üreten ve kalkınan Türkiye’nin hedeflediğini, söylüyor.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 1970 lerin sonunda Bülent Ecevit’in izlediği ekonomi politikasının yanlış olduğunu,
Açıklanacak ekonomi politikasıyla iş dünyası ile yaşanan kırıklığın da aşılacağına dikkat çekiyor…
*
70’li yılların Türkiye’sinin de bir dizi uluslararası gelişmeler sonucu olduğunun hatırlanması bugünün anlaşılması için gerekiyor.
Önce 44’te Bretton Woods Anlaşmasıyla ülke paralarının değerini altın cinsinden ya da belirli bir altın kalitesinin ağırlığı esas alınarak ABD Doları cinsinden ifade edilmesini sağlıyor.
Doların giderek uluslararası malî piyasalara egemen ve rezerv para olmaya başlamasıyla;
ABD hesapsız dolar emisyonuyla dünyanın altınını ülkesine taşıyor, zenginleşiyor ve dünya lideri olmasının temelini atıyor.
Ne ki sınırlı altın rezervleri, Vietnam Savaşının ağır faturası, Avrupa’da dolaşımda bol miktarda doların yeniden ABD ye dönmesi halinde oluşacak kriz ve Avrupa’nın başlıbaşına ekonomik bir unsur olmak çabası,
ABD nin Anlaşmayı 73′ te iptal etmesinin nedeni oluyor.
Ardından Arap-İsrail savaşı bahanesiyle Petrol İhraç Eden Ülkelerin (OPEC) ambargosu ve enerji fiatlarının yükseltilmesi,
Suudi Arabistan ile petrol ticaretini ABD dolarıyla yapılmasında anlaşmış ABD’i rahatlatıyor.
Tüm ülkeler petrol satın almak için ABD dolarını rezerv yapmaya başlarken,
Avrupa dolar stoklarının ABD ye geri dönüşü riski kalmadığı gibi ekonomik rekabet gücü de azalıyor.
*
İşbu konjonktür Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirdiği Ecevit’in ekonomik politikalarında da kendini gösteriyor…
70’lerin ikinci yarısında yoksul Türkiye IMF desteğiyle dünya gelirinden daha fazla pay almak, rekabet edebilmek için ücretleri düşük tutmaktadır.
Yüksek faiz oranlarıyla sığ finansal piyasalarına kısa vadeli sermaye çekerken,
Kamu harcamalarını kısılmış ve kayıt dışı ekonomisi büyümüştür.
Yüksek cari açık, Kıbrıs Harekatının bedeli, enflasyon ve işsizlik yanında enerji bağımlılığı;
Türkiye’yi 70 cent’e muhtaç etmiştir!
*
Kemal Kılıçdaroğlu’nun işaret ettiği CHP ye iş dünyasının kırgınlığı ziyadesiyle bu döneme rastlıyor!
TÜSİAD, CHP ekonomi politikasının pazar ekonomisinden uzaklaştığını,enflasyon ve artan işsizliği,
Gazetelere verdiği ilanlarla protesto ediyor!
Bülent Ecevit’in istifası ardından iş dünyasıyla CHP arasında açık güvensizlik başlıyor…
*
Ne ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun iş dünyası ile güven kurmak adına Ecevit politikalarını kurban etmesi,
Ayaküstü verilmiş bir demeç gibi yüzeysel kalıyor.
Çünkü açıklama o günlerin yukarıdaki konjonktürü gerçeğini yansıtmıyor.
Rağmen CHP nin yeni ekonomi politikası merak uyandırıyor?
*
Nasıl bir Ekonomi Politika sorusunun cevabı için, 1980 ler sonrasının da bilinmesi gerekiyor.
ABD; petrol piyasalarını ABD dolarına bağlaması ardından,
Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde bölgesel, çok taraflı, ikili bir çok ekonomik ve siyasi anlaşmayla,
Günümüzde oluşmuş küresel serbest piyasalarının liderliğini yapıyor.
Ülkelerin küresel piyasalara katılımı belirli siyasal ve ekonomik kriterlere uyumu gerektiriyor.
*
Türkiye’nin 70’li yılların iş dünyasında yegane örgüt TÜSİAD’ın,
Pazar ekonomisinden uzaklaşma, enflasyon ve işsizlik konularında şikayetini gösterir gazete ilanları;
Sermaye gruplarının 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine yol vermesi anlamına geliyor.
Nitekim tarihi,demokrasisi,coğrafyası, dinsel yapısı ve hitap ettiği nufusla Türkiye’nin;
Hazırlanmakta olan Küresel Serbest Piyasalara katılımı için gerekli anayasa, yasalar,yönetmelikler, organizasyonlar ve kurumlaşmasını teminen;
ABD’nin onayıyla 12 Eylül Askeri Darbesi yapılıyor!
*
12 Eylül’ün ekonomik ve siyasal mayasının tutması ardından,
Bugün Türkiye Büyük Orta Doğu Projesi ile İslam ekonomisinin dünyaya yeniden dönüşümünde,
Medeniyetler İttifakı ile islam medeniyetinin batı medeniyetine ilişiklendirilmesi rolünü oynuyor.
Türkiye’nin Küresel piyasalara entegrasyonunda uygulaması gereken ekonomik ve siyasi kriterleri, bu projelerdeki aidiyeti sağlıyor.
*
Dolayısıyla Türkiye’ye bu çap ve bu anlamda ekonomik politikalar gerekiyor.
Hedefi enflasyonla mücadele, mali hesapların güçlendirilmesi ve yapısal bozuklukların giderilerek büyümenin istikrarlı temele oturtulmasını amacı elbette ekonomi politikalarının temelini oluşturuyor.
Döviz Kuru Politikası, İç ve Dış Borçların Büyüklüğü, Reel Ekonomi , Faiz Oranları ve İstihdam Politikasının,
Özellikle gelirler politikasının bir bütün olarak Sosyal Devletin yeniden inşasını sağlayacak;
“Sosyal Diyalog Programı” ile sunulması gerekiyor.
Bu programın kamu sektöründe ücret ve fiyatların oluşturulması,enflasyon hedefi,çalışanların hakları, sendikalizm ve verimlilik politikalarında toplumsal anlaşmayı sağlayarak;
Uzlaşma temelinde yeni bir Anayasaya yol göstericilik yapması bekleniyor.
*
70 li yılların ekonomi politikasının eğrisi doğrusunun anlaşılması bir yana,
Bugünün farklılaşmış uluslararası ekonomik ve siyasal kriterlere uyum sağlamak gekiyor.
İş dünyası ve temsilcileri çeşitlenmiştir.
Tarımdan hayvancılığa,enerjiden sanayiye, turizmden hizmet sektörüne ekonomik faaliyetlerde,
TÜSİAD,MÜSİAD,DİSİAD(Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği)yanında,
Bölgesellik,gelişmişlik,eğitim,sermaye benzeri farklılıklar içinde milyonlarca insanın;
Sisteme uyumunun sağlanması gerekiyor.
*
Küreselleşme etkilerinin olumlu ve olumsuz algılanabilecek hususları ihtiva etmesi nedeniyle,
Ulusal çıkarlar doğrultusunda yönetilmesi gereken bir süreç olduğu savında,
CHP ve MHP nin de; Ekonomi Politikaları,
Koşulsuz teslimiyet politikalarında AKP iktidarına alternatif olunduğu şu günlerde büyük önem arz ediyor…
Bir yanıt yazın